Sudan bölünüyor, sıra kime geliyor ?
- GİRİŞ18.01.2011 07:28
- GÜNCELLEME18.01.2011 07:28
Mısır valisi Mehmet Ali Paşa zamanında 1821'de Osmanlıya katılan Sudan 1899'da sömürgeci İngilizler tarafından işgal edildi. Sömürgecilere karşı 30 yıl süren savaştan sonra 1 Ocak 1956’da Sudan bağımsızlığını kazandı.
Sömürgecilerin gayesi; sömürü düzenlerinin devamıdır. Bu, bazen resmen işgalle olur, bazen de tayin ettikleri kuklaları vasıtasıyla.
Bunların, faşist, kominist, sosyalist, demokrat, diktatör, sivil, asker, Müslüman, Hıristiyan, Budist, ateist olması, hangi dinden, mezhepten, hangi renkten ve millete ait oldukları onlar için fark etmez.
İşgalci, sömürgeci güçler; bazen kralları, bazen diktatörleri, bazen din adamlarını sömürü aracı olarak kullanırlar. Medenileşmek onların ağızlarında yıllardır çiğnedikleri çürümüş birer sakızdır. Demokrasi memokrasi, özgürlük mözgürlük sömürü düzenlerine, giden yolda adi birer aldatmaca ve vahşi bir kurt kapanıdır.
Sömürdükleri ülkelerin başına yerleştirdikleri yerli münafıklar vasıtasıyla her işlerini kolayca yaptırırlar. Bir çok işgal edilmiş İslam ülkesi gibi Sudan, bu sınavlardan geçmiş, İngiliz emperyalizmine karşı ayaklanarak kendi özgürlüğünü kazanmış alnı ak, yüzü pak bir millettir.
Emperyalizme, sömürgeciliğe karşı savaştıkları için, sürekli batılı sömürgecilerin hedef tahtası olmuşlardır. Sudan da ayrılık tohumları İngiliz sömürgecileri döneminde başlatılmıştır.
Bağımsızlık ilanının hemen ardından Anyanya ayaklanması 1972’ de imzalanan bir anlaşmayla 11 yıl kadar sürdü. İkinci ayaklanma Kenya’nın arabuluculuğu ile, bir barış anlaşması yapılarak durduruldu. Bu anlaşmayla yarı özerk statüye kavuşturulan güney Sudan beş yıl sonra da referandumla kendi kaderini tayin etme hakkına sahip oldu.
***
Bütün bunlar ve 1983- 2005 yılları arasında 22 yıl süren ve iki milyon insanın hayatını mal olan iç savaş güney kuzey arasındaki ayrılıkçı Hıristiyan ve ataist gurupları harekete geçirdi.
Sudan'da petrol bulunduktan sonra, dünya enerji kaynaklarını ve koridorlarını işgal eden ABD, ya direkt kendisi veya İsrail gibi taşeronları vasıtasıyla Sudan'ın bölünmesi için her imkanı seferber ettiler.
Hıristiyanların yaşadıkları ve petrol kaynaklarının bulunduğu güney Sudan'da her türlü fitneyi, terörü, huzursuzluğu sömürgecilerin geride bıraktığı çatışma mirasını bizzat İsrail’in kışkırttığı bilinmektedir.
İsrail bu taşeronluktan, büyük kazançla çıkmakta, Filistin'de, Lübnan'da, Suriye'de işgal ettiği toprakları gasp etmek için ABD’den sınırsız destek ve yardım almaktadır.
Güney Sudan'ı destekleyen sadece İsrail ve ABD değil, misyonerlerin desteğindeki batıdaki insani ayardım kuruluşları ve Kızılhaç bile ayrılıkçı gerillalara silah ve lojistik destek sağlamaktadır.
Güney Sudan’ın Hıristiyan, ateist ve Marksist liderlerinin Çin, Hindistan, İsrail ve ABD ile yaptığı anlaşmalar güney kuzey arasındaki diken üzerindeki fay hatlarını tetiklemiştir.
Haçlılar, Siyonistler İslam ülkelerini bölmek, parçalamak için ele ele, gönül gönüle dünyanın her yerinde harıl harıl bunun için çalışmaktadırlar. Somali, Irak, Afganistan, Pakistan, Lübnan, Mısır bölünüp parçalanmak ve yutulmak istenen hedefteki İslam ülkeleridir.
Şimdi namlunun ucunda Sudan var. Referandumdan sonra tetik çekilecek, Sudan parçalanacak ve kanlı bir iç savaşın cehennemine sürükleneceği kuvvetle ihtimal..
Sudan’ın parçalanması;1948’de İsrail’in kuruluş ilanından sonra İslam dünyasında yaşanan ikinci bir şok olacaktır.
Sudan'dan sonra, topun ağzında nüfusunun % 20 Hıristiyan olan, Müslümanlara zulüm ve baskı yapmaktan başka bir mahareti olmayan, diktatörlükle yönetilen Mısır vardır. Mısır, içten içe kaynatılan bir cadı kazanıdır.
Daha sonra Lübnan’ın bölünmesi İsrail’in işini kolaylaştıracaktır.
İsrail’in sınırları işgal ettikleri topraklardan ibaret değil, hayal ettikleri Siyonizm imparatorluğunun sınırları; Habeşistan’dan, Sudan’dan, Mısır’dan başlayarak Anadolu’nun içlerine kadar uzanır. Kimse, İsrail-Sudan ne alaka demesin
***
İsrail’in potansiyel düşmanı olan İslam ülkelerinin bölünüp parçalanması, iç savaşa sürüklenmesi en çok İsrail’i memnun edecek ve İsrail’in işine yarayacaktır. Müslümanların ağladığı kadar, İsrail güler, üzüldüğü kadar sevinir.Bunu unutmayalım.
Eğer; referandumdan bölünmek çıkarsa Güney Sudan 9.Temmuz.2011 de bağımsızlığını ilan edecek…
Sudan'ın bölünmesiyle savaşın son bulacağını zannedenler yanılıyorlar .Savaş yeni başlıyor. Petrol ve Nil sularını paylaşma savaşı…
Sudan ve Mısı'rın şah damarı olan Nil nehri de bundan sonra istikrarlı akmayacaktır. Nil sularının paylaşımı bölge ülkeleri arasında sürekli bir sorun ve savaş nedeni olarak kalacaktır.
Sudanın bölünmesinden sonra, tüm Afrika ülkelerindeki ayrılıkçı hareketlerin mağma gibi kayanayan ateşi de harekete geçirilecek, Afrika bir daha kanlı savaşların arenası olacaktır.
Nil sularının, bundan sonra kana bulanmayacağını kimse garanti edemez.
Mısır ve diğer Arap ülkelerinin başlarındaki emperyalizmin kukla diktatörleri, ülkelerindeki Müslümanlara imha ededursunlar.
Siyonizm ve Haçlı koolisyonu bir bir İslam ülkelerini bölüp parçalayıp, kuşatmaya devam ediyor.
Arif Altunbaş - Haber 7
arifaltunbas@hotmail.com
Yorumlar40