Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ve etkileri

Son zamanlarda Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerji kaynaklarının, Türkiye’nin jeopolitiğini ve bölge ülkeleri arasındaki ilişkileri nasıl etkileyeceği konusu, önemli tartışma konularından birisidir.

  • GİRİŞ05.02.2016 10:14
  • GÜNCELLEME05.02.2016 10:14

Doğu Akdeniz’de varlığı tahmin edilen enerji kaynaklarının miktarları ile varlığı ispatlanan miktar arasında önemli farklar bulunmaktadır. Bu nedenle, havzadaki potansiyel enerji kaynaklarının parasal değeri hakkında 1 trilyon dolardan 3 trilyon dolara kadar farklı tahminler yürütülmektedir.

BÖLGESEL BARIŞ VE İSTİKRARA ETKİLERİ

Doğu Akdeniz’de keşfedilen yeni enerji kaynakları aralarında siyasi sorunlar bulunan en az yedi farklı ülkeyi ilgilendirmektedir. Bu ülkeler arasındaki ilişkiler ve bölgesel barış ve istikrarın sürdürülebilirliği yüksek maliyet gerektiren yatırımların karlı olabilmesi için çok önemlidir.

Yapılan yatırımların en az 20 yıl süreyle aktif olarak çalışmasını sağlayacak güvenli bir uluslararası ilişkiler ortamına ihtiyaç vardır.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), 2003 yılından itibaren Doğu Akdeniz’deki bazı sahildar ülkelerle, ikili anlaşmalar yapmak suretiyle, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırmasında bulunmuştur. Mısır, Lübnan ve İsrail ile yapılan bu anlaşmalarla, petrol ve doğal gaz yataklarının aranmasını ve çıkarılmasını hedefleyen girişimleri olmuştur.

Hukuki açıdan netliğe kavuşturulmamış bu alanlarda, tek taraflı girişimler nedeniyle olumsuz gelişmelerin yaşanması muhtemeldir. Daha büyük krizlerin doğmasına neden olmamak için Doğu Akdeniz’deki yetki alanı sınırlandırması sorunları ile Kıbrıs Adasında devam eden siyasi sorunların birbirini olumsuz yönde etkilemesine izin verilmemelidir.

Aksi takdirde her iki sorun da çözümsüzlüğe mahkûm olacak ve kaybedenler Kıbrıs Adasında yaşayan Türk ve Rum toplumları olacaktır. Ayrıca, Arap Baharı nedeniyle bölge ülkelerinin yaşadığı sorunlar ortadadır. Doğu Akdeniz’deki çözüme kavuşturulmamış deniz yetki alanı paylaşımı, mevcut anlaşmazlıkları ve sorunları daha da karmaşıklaştırarak içinden çıkılmaz bir hale getirebilir.

TÜRKİYE’NİN JEOPOLİTİĞİNE ETKİLERİ

Tarafların bölgede mevcut olduğuna inanılan enerjiden ekonomik olarak maksimum fayda sağlamaları bir araya gelip ortak projeler geliştirmeleriyle mümkündür. Şu ana kadar yapılan keşiflerde Türkiye’nin potansiyel MEB alanında ciddi sayılabilecek bir enerji kaynağına rastlanmamıştır. Ancak bölgede keşfedilen enerji kaynaklarının tüketici pazarlara ulaştırılmasında tercih edilebilecek en ekonomik yol Türkiye’den geçmektedir.

Örneğin GKRY’nin Afrodit sahasında bulduğu doğal gazı tüketici pazarlara ulaştırabilmesi üç yolla mümkündür.

Birinci yol çıkarılacak gazın deniz altından döşenecek bir doğal gaz boru hattıyla önce Girit’e, oradan Yunanistan’a ve nihayet İtalya üzerinden Avrupa’ya ulaştırılmasıdır.

İkinci yol gazın Kıbrıs’a taşınması ve burada inşa edilecek bir doğal gaz sıvılaştırma santralinde işlenip sıvılaştırılarak tankerler yolu ile tüketim pazarlarına taşınmasıdır.

Üçüncü yol ise gazı doğrudan Türkiye’ye ulaştırmak ve burada mevcut boru hatlarıyla tüketici pazarlara aktarılmasını sağlamak şeklindedir.

Tercih edilebilecek ilk yol için yapılması gereken toplam yatırım yaklaşık 19,5 milyar dolar, ikinci yol için yaklaşık 12,6 milyar dolar, üçüncü yol için ise sadece 4,7 milyar dolar civarındadır.

Diğer bir ifadeyle gazın Türkiye üzerinden taşınması ilk yola göre yaklaşık 15 milyar dolar, ikinci yola göre ise yaklaşık 8 milyar dolar daha ucuzdur.

Bu rakamlar bile Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin önemini ve tarafların neden işbirliği yapmaları gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.  

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat