Suriye’ye müdahale Rusya ile savaş riski

  • GİRİŞ11.02.2016 10:03
  • GÜNCELLEME11.02.2016 10:03

Mesele artık, Türkiye’nin Suriye’ye müdahalede bulunup bulunmayacağından çok bunu ne zaman yapacağında düğümleniyor.

ABD ve Rusya, Ankara’nın kararlılığını yok etmek için son bir yıldır her tür önlemi aldı.

Önce Patriot savunma sistemleri geri çekildi.

Sonra IŞİD ve PKK’yı aktifleştirerek Suruç ve Ankara saldırıları ile gözdağı verildi.

Ardından jet krizi bahanesiyle Suriye hava sahası kapatıldı.

Şimdi ellerindeki son iki kozu oynuyorlar.  

İlki “PYD/Suriye Kürdistanı” kozu.

İkincisi de Kafkasya sınırlarımızı belirleyen 1921 tarihli Moskova ve Kars anlaşmalarının tartışmaya açılması.

Şunu unutmayalım ki Kürt aşkı yeniden depreşen ABD ve Rusya’nın amacı ne PYD’yi savunmak ne de bir “Suriye Kürdistanı” kurmaktır.

Kürtlerin siyasi bir statüye kavuşmasını engelleyenler, 1945’ten sonra Ortadoğu’yu dizayn eden ABD ve Rusya’nın bizzat kendisi değil miydi?

Kürtleri savunsalardı, Türkiye’nin yüzyıllık projesi olan barış sürecini baltalamaz; Kürtlerle ittifak yaptığı için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmeye kalkmazlardı. 

Ancak Kürt kartı ve Rusya tehdidi ile Türkiye’yi istedikleri çizgiye çekemeyenler Erdoğan’ın emperyal ittifaka karşı verdiği mücadeleyi, “Kürtlerle savaş” diye pazarlıyorlar şimdi.  

Oysa Türkiye Kürtlerle değil İran, ABD, Esad ve Rusya’ya hizmet eden piyonlarla savaşıyor. 

Paralel Yapı ile mücadele nasıl “Müslümanlarla savaş” değilse işgalcilerin tetikçiliğine soyunan PKK ve PYD ile mücadele de Kürtlerle savaş diye lanse edilemez.

***

Bu nedenle ABD’nin kozları da Rusya’nın tehditleri de kar etmiyor artık.  

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, neye mal olursa olsun Türkiye’nin kırmızı çizgilerini çiğnetmeyeceğini dün bir kere daha yineledi.

Çünkü Suriye’nin kuzeyinde Rusya ile İran denetiminde bir PYD kantonunun kurulması ve Halep’in bu iki ülkenin eline geçmesi, Türkiye’nin Arap Dünyası ile sınırlarının tamamen kapanması ve Ortadoğu’dan koparılması demek.

Bu, bir ülkenin jeo-politik ölümü; hayat damarlarının kesilmesidir.

Hiçbir devlet buna izin vermez.

***

Türkiye de buna izin vermiyor ve itirazını açıkça dile getiriyor.  

Türkiye liderliğindeki Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, İngiltere, Fransa ve Almanya bloku, Suriye’ye askeri müdahale taraftarı.

ABD’nin stratejisi ise bu müdahalenin NATO şemsiyesi altında gerçekleşmesi.

Bu yaklaşım haliyle Rusya’yı korkutuyor.

Türkiye ile muhtemel bir savaş, Rusya’yı NATO ve İslam dünyası ile de karşı karşıya getirecektir.

Dolayısıyla Suriye kısa sürede Rusya için II. Afganistan’a dönüşebilir.   

Burada Rusya’nın Ortadoğu’da tuzağa düştüğünü söylemek yanlış olmaz.

Sonuçta Suriye, Rusya’nın kilit cephesi değildi.

Türkiye’yi karşısına alan Rusya, artık kötü ile çok kötü arasında bir seçimle yüz yüze.

***

ABD ve Rusya karşısında Türkiye’nin elini güçlü kılan bir faktör de küresel sistemin geçirdiği yapısal dönüşüm.

Şu an sistemdeki karmaşa, Henry Kissinger’ın da işaret ettiği gibi tarihte daha önce hiç görülmemiş cinsten bir şey.

Eskiden tehditler, egemen bir devletin elinde toplanan güçle tanımlanıyordu.

Bugün ise daha çok devlet gücünün dağılmasından ve yönetimsiz toprakların artışından kaynaklanıyor.

Sürekli yayılan bu güç boşluğuyla artık hiçbir devlet tek başına mücadele edecek konumda değil.

İşte Suriye kriziyle baş edemedikleri için ABD ve Rusya mecburen yeni bir işbirliği sürecine girdi.

Fakat Türkiye’yi bu oluşumun dışında tutma gayretleri ters tepti.

Geleneksel bir askeri çatışmaya girmekten korktukları Türkiye’nin taleplerini eninde sonunda asgari düzeyde de olsa kabul edecekler.

Hâsılı kelam, yeni bir güç dengesi için işbirliği yapan ABD ve Rusya’nın tek başlarına dünyayı istedikleri gibi şekillendirdiği günler geçmişte kaldı.

Yoksa Türkiye’nin müdahale ihtimali karşısında bu kadar paniğe kapılmazlardı.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat