Başkanlık sistemi küresel bir hamledir

.

  • GİRİŞ26.05.2016 09:53
  • GÜNCELLEME26.05.2016 10:09

Yeni bir sistem arayışındaki Türkiye artık son viraja girdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki ülkemizi frenlemek isteyen küresel aktörlerle onların içerideki maşaları Gezi ile başlayan dört yıllık kirli savaşı kaybetti.

Yeni Türkiye'ye diz çöktüremediler.

Son olarak PKK, DAEŞ, FETÖ gibi terör örgütleriyle müstemlekeci muhafazakârlar arasında 'post-Erdoğan dönemi' için varılan Batı destekli ‘Entente Cordiale/Dostluk Anlaşması' teşebbüsü de akamete uğradı.

Bu anlamda 4 Mayıs Deklarasyonu, Türkiye'nin Batı'ya gösterdiği bir kırmızı karttır.

Tarihi bir misillemedir.

22 Mayıs'taki AK Parti kongresinde Binali Yıldırım'ın Başbakan seçilmesiyle, 20 aylık fetret dönemi de kazasız belasız aşıldı.

Yeni sürecin kodları ise Başbakan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenişindeki şu vecizede kristalleşti: “Yolun yolumuz davan davamızdır!”

Bu manifesto, “Erdoğansız AK Parti” veya “Erdoğansız Türkiye” projelerine destek veren iç ve dış odakların suratına bir Osmanlı tokadı gibi nakşedildi.

AK Parti'deki son değişim bize, siyasi seferberlik sürecindeki Yeni Türkiye'yi dışarıdan veya içeriden dizayn etmenin artık sona erdiğini de gösterdi.

Post-Erdoğan dönemine şartlandırılan Pavlov'un muhafazakâr elitlerinin 7 Haziran'dan sonra kirli koalisyonlarla Türkiye'yi vesayet altına alma tezgâhı nasıl 'milli irade'nin 1 Kasım'daki duvarına tosladıysa, ikinci hamleleri de bu sefer Beştepe'nin müdahalesiyle tuzla buz oldu.

Bir kez daha sığ çıkarlarının derin çukuruna yuvarlandılar.

***

Aslında Atlantik İttifakı'nın bu saatten sonra ülkemize istikamet verecek gücü kalmadı.

Bu son kurşunlarıydı.

Çünkü sistemin bizzat kendisi çıkmazda.

ABD'nin ittifak yönetimi neredeyse felç olmuş durumda.

Almanya, Fransa, İsrail, Japonya, Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye gibi müttefiklerle Washington'un arasında soğuk rüzgârlar esiyor.

Sistemin merkez ülkesi ABD, Pasifik'te Çin'e Orta Asya'da Rusya'ya Avrupa'da Almanya'ya ve Ortadoğu'da ise Türkiye'ye karşı her geçen gün mevzi kaybediyor.

ABD dünyanın her yerinde boy gösterse de artık hiçbir bölgede belirleyici güç olamıyor.

Büyü bir kere bozuldu.

ABD hem içindeki hem Avrupa'daki yükselen faşist dalgayı kontrol etmede hayli zorlanıyor.

Bu açıdan ırkçı partilerle Donald Trump gibi neo-faşist figürlerin yükselişi sürpriz değil.

Bush ve Obama'nın meyvesi olan Trumplar bir bakıma krizdeki Batılı kültürün kristalize halidir.

Batı'nın bilinçaltındaki gerçeğin gün yüzüne çıkmış sembolleridir.

***

Peki bundan sonra ne olacak?

Paradigmaları iflasın eşiğindeki Batı'nın bir çıkış bulması çok zor.

Çünkü 'Parmenides Yanılgısı' içindeler.

Bu yüzden hiçbir stratejileri dikiş tutmuyor.

‘Parmenides Yanılgısı' ikilemindeki temel hata ‘geçen zaman'ın hesaba katılmamasıdır.

Değişen dünyayı ve bu dünyaya bıraktıkları acılı mirası okumakta zorlanan paslanmış bir Batı zihniyeti var karşımızda.

Siyasi ihtilafların tek bir savaşla çözüldüğü 'düello sistemi' geride kaldı.

Osmanlı'nın 400 yılı aşan nizamı yerine Sykes-Picot'ların kabile, etnik ve mezhebi ayırımlarla beslenen Batılı güç mimarisi her yerinden çatırdıyor.

***

Fakat emperyal sistem çökmeden bir uzlaşma da olmayacak!

Çünkü 'üst aklın' huyundan vazgeçmesi imkânsız.

Şimdiye kadar çıkarlarına hizmet etmeyen her ülkeyi önce Balkanlaştırıp sonra da dış müdahaleye açık hale getirerek işgal ettiler.

Ya da hedef ülke etnik, mezhebi ve siyasi çatışmalarla emperyal ihtiyaca göre dizayn edilerek vesayet altına alındı.

Boyun eğmeyen liderler ise ya Mursi ya Musaddık veya Allende gibi darbeyle devrildi.

Ya Menderes, Kaddafi, Saddam ve Kongolu lider Lumumba gibi öldürüldü.

Ya Chavez veya Özal gibi ‘doğal yollarla' tasfiye edildi.

Ya da Castro gibi ehlileştirildi.

Bu bağlamda şu ana kadar bir tek Recep Tayyip Erdoğan'a diş geçiremediler.

***

Fakat deşifre olsalar da halkından yüzde 52 oy almış Erdoğan'ın meşruiyetine hâlâ arsızca dil uzatabiliyorlar.

İşte bu yüzden, Erdoğan'ı hedef seçen Batı ve onun Mesihçi köleleriyle bir uzlaşıya varılabileceğine inanmıyorum.

Çünkü bu despot zihniyet, Müslümanlara ve diğer Ötekilere asla hayat hakkı tanımaz.

Sandıktan zaferle çıksanız da sömürgeci akıl sizi reddeder ve saldırır.

Tıpkı Alman soytarısı Böhmermann gibi bunda bir ahlaksızlık da görmez.

Çünkü ahlakı budur.

Bu nedenle, Latinlerin ‘quid pro quo' deyişindeki gibi bundan sonra her şey karşılıklı olmalı.

Artık kısasa kısas dönemindeyiz.

Dışa bağımlı dış politika çağı kapanıyor.

Bu anlamda, ‘weltinnenpolitik/küresel iç politika' aşamasında olan bir Türkiye var karşımızda.

Yani dostluğa dostluk, zorluğa zorluk, işbirliğine işbirliği ile karşılık verilecek.

Kimsenin kuşkusu olmasın!

Türkiye'nin girdiği ‘Başkanlık süreci' bu gerçeği hem de küresel düzeyde herkese fazlasıyla gösterecektir.

Yorumlar21

  • adnan 7 yıl önce Şikayet Et
    30 yaşındayım ilkokuldan beri dış mihrak, terör, abd, israil laflarını siyasetçilerin ağzından düşürdüğünü görmedim. artık bunlara pek inanasım gelmiyor. siyasetçiler kendi beceriksizliğini başkasının üzerine yıkıyorlar. siyasetçi zihniyeti değişmedikçe dünyanın en iyi yönetim sistemini de getirsen yine fayda etmez bu ülkeye.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • abdullah 7 yıl önce Şikayet Et
    biraz okursan kimin doğru söylediğini anlarsın. Dünyada en iyi sistem hangisi.
    Toplam 1 beğeni
  • vekil 7 yıl önce Şikayet Et
    Madem öyle küresel fırıldaklar diş geçiremedi vs.iç politikamız saydıgımız Iraktan geçtik suriyede büyüsü bozulanlar PKK/PYD adına operasyon çekerken meşhur Azez/Ceraplus hattının Rakka operasyonu ile gidişatının nerede ise belli olduğu ortamda biz ne yapıyoruz?somut olarak laf salatası degil.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • ahmet 7 yıl önce Şikayet Et
    zaman zaman yazılarınızı okumasam eksik kalır kaleminize sağlık...haşhaşilerin tepkisine bakıyorum hemen belli ediyorlar kendilerini...arkadaş anlamadıysan yazıyı bir kez daha oku...bizim için Türkiyenin bekası önemli örgütlerin değil........
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • 16spor 7 yıl önce Şikayet Et
    başkanlık bu ülkenin emperyal güçler karşı 5 in yanına İslam coğrafyasını koyma çabasıdır,ALLAHIN izniyle bunu başaracak bu millet,yani tekrar bir cihan devleti olmak için sadece ilk adımdır.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • çç 7 yıl önce Şikayet Et
    başkanlık küresel felakettir
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • elhekim 7 yıl önce Şikayet Et
    hasan sabaahin muridi???
  • ado 7 yıl önce Şikayet Et
    o zaman başkanlıkla yönetilen ülkeler felaketi yaşıyor biz birtürlü göremedik vah zavallılar
    Toplam 5 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat