Yakın geleceğe dair

  • GİRİŞ29.05.2015 09:50
  • GÜNCELLEME30.05.2015 12:21

Haziran’ın başında bu toplumun vereceği karar, önümüzdeki en az bir kaç yılı nasıl geçireceğimizi belirleyecek.

Benzer durum başka yerlerde de var. Türkiye’yi yakından ilgilendirmesi bakımından AB’nin de önümüzdeki bir iki yılının kader dönemine işaret ettiğini belirtmek gerekiyor. Şu sıralar seçim ortamı söz konusu, ancak bir kaç ay sonra Türkiye’nin gündeminde yeniden ve belki çok daha baskın biçimde dış dünyanın yer alacağına kuşku yok. Bu nedenle şimdiden gelişmelere yön verecek bazı tartışmaları takip etmekte yarar bulunuyor.

İngiltere’de Cameron’un yeniden başbakan olmasını sağlayan seçimlerden sonra, iki gün önce, Kraliçe II. Elizabeth yeni Parlamento’nun açılışını yaptı; bu arada yeni hükümet programını da açıkladı. Program, işsizliğin azaltılması, emeklilerin durumunun düzeltilmesi, devlet borçlarının azaltılması, KOBİ’lere destek sağlanması ve yasa dışı göçün engellenmesi gibi ana başlıklar taşıyordu.  Programın gerçekleşmesi için bir dizi yasa çıkarılması gerekiyor; zira ele alınan tüm başlıklar ekonomik ve insani konularda “devlet”i ciddi bir oyuncu haline getiriyor.

İngiltere’nin ‘yeni’ politikası

Birleşik Krallık’ta devletin ekonomik oyuncu olarak daha fazla iş görecek hale gelmesi, dünyanın nereye doğru evrildiğini göstermesi bakımından önemli. Ancak yakın vadede, bu politikaların AB politikalarıyla uyumlu olmayacak bir yöne işaret ettiği belirtmek gerekiyor.

Tam da bu nedenle açıklanan hükümet programına göre İngiltere 2017’de AB’den ayrılma referandumuna gitmek için parlamentodan yasa çıkarmayı amaçlıyor.

Meselenin bir tarafında İngiltere var. Her ne kadar Kraliçe’nin beyan ettiği bir program olsa da son kertede kararı halk verecek. Meselenin karmaşık tarafı ise AB.

AB içinde bu bağlamda iki düzeyde tartışmalar yürütülüyor. Bunlardan birincisi, İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı alması halinde, bunun nasıl olacağı ve başka üyelerin de ayrılma isteğini körükleyip körüklemeyeceği. Bu çerçevede Yunanistan AB’den çıkmak isteseydi daha kolay çözüm bulunurdu dendiğine bakılırsa, demek ki AB’nin büyük bir kan kaybına uğrayacağı endişesi hakim. Kabaca “fakir gidebilir, ama zengin kalsaydı” kaygısı taşınıyor.

Tamamını okumak için tıklayınız...

Yorumlar1

  • YasinBaba 8 yıl önce Şikayet Et
    beril hanım çok kıymetli bir akedemisyen, parelelciler ile beraberdi daha öncesinde umarım ki doğru taraftadır şimdi, saygılarımı arz ediyorum kendisine kendisini çok seviyorum.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat