Kılıçdaroğlu ve Baykal takozları

.

  • GİRİŞ19.02.2017 09:35
  • GÜNCELLEME19.02.2017 09:35

Kral çıplak... 16 Nisan referandumu, CHP-Deniz Baykal'ın eseridir. Başbakan Binali Yıldırım, Malta-Almanya ziyaretlerine başlarken, hatırlattı: "2007'de Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında CHP-Deniz Baykal'ın vesayet dayatması olmasa bugün Cumhurbaşkanlığı Sistemi değişikliği Türkiye'nin gündeminde olmayacaktı.

367 kararı ile Abdullah Gül'ün Meclis'te Cumhurbaşkanı seçilmesi engellenince AK Parti, sistem krizini aşmak için Anayasa değişikliğine gitti.
Milletimiz doğrudan Cumhurbaşkanı seçmeyi 21 Ekim 2007 referandumunda yüzde 68.95'le kabul etti. O zaman Meclis'te Cumhurbaşkanlığı seçimini kilitleyip Anayasa Mahkemesi'ne müracaat eden CHP'nin Genel Başkanı olan Deniz Baykal, Meclis'te bugünkü değişikliğin de aleyhinde konuşuyor." Başbakanımız çok haklı. Kral çıplak...
2007 yılında, TBMM'den AK Parti'nin Cumhurbaşkanı seçmesini, CHP-Deniz Baykal, askeri ve bürokratik oligarklar yani eski Türkiyeciler engellemeseydi, Meclis'te Cumhurbaşkanı seçilseydi, Türkiyemiz 16 Nisan anayasa değişikliğine gitmeyecekti. Türkiyemiz Baykal'ın başrolünde olduğu krizler nedeniyle 367 garabeti ve e-muhtıra ile boğuşmuştu. Referanduma gitmek zorunda kalmıştı ve şimdi yine bir dönüm noktasına gelindi. 2007 yılı bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Güya tarafsız Cumhurbaşkanı olduğu söylenen aslında ruhen CHP'li Ahmet Necdet Sezer'den sonra TBMM Cumhurbaşkanı seçecekti. Başı örtülü eşli AKPartili Cumhurbaşkanı seçemesin diye eski Türkiye'nin minumum vesayetçi parti ve kurumları harekete geçmişti.
Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal askeri ve bürokratik oligarkların sesi olarak kürsüden bas bas bağırıyor, demokrasiyle yönetilen bir ülkede görülmeyecek utandıran bir çağrı yapıyordu. Hedefinde Başbakan olan Tayyip Erdoğan vardı. "Sakın ha Cumhurbaşkanı adayı olma" diyordu.
Lider Erdoğan geri adım atmadı.
Hakkı, hukuku hiçe sayan taktikler başladı. CHP-Baykal'la ittifak içinde olan Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu "367 garabetini" ortaya attı. Deniz Baykal 367 dümenini Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. Bununla da yetinilmedi. Demokrasiyi boğmak üzere ordu da devreye sokuldu. 27 Nisan gecesi Yaşar Büyükanıt darbe e-muhtırası yayınlandı. Genelkurmay gözdağı verdi.
Gerekirse demokrasiye müdahale edileceği açıklanıyordu. Açık bir darbe girişimiydi bu. Ve... O dönemlerdeki Anayasa Mahkemesi vesayetçilere destek çıktı. CHP, zinde güçler ve vesayetçi azınlık cumhurbaşkanlığı seçimini iptal ettirdiler. Tayyip Erdoğan liderliği o güne kadar görülmemiş bir kararlılıkla önemli bir adım attı. 'Cumhurbaşkanını halk seçsin' kararıyla referanduma gitme kararı verdi.
21 Ekim 2007'de yapılan referandumdan cumhurbaşkanını milletin seçmesi kararı çıktı. O gün Aziz Millet, egemenliğine sahip çıktı. Çankaya'nın prangalarını kırmaya başladı. O kararla aslında fiili başkanlık sistemine geçilmişti artık. 2014'te milletimiz ilk kez Tayyip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı seçti. İkinci ayak da tamamlandı. 16 Nisan'da, Aziz Milletin seçtiği Cumhurbaşkanının anayasal zemini tahkim edilecek. Şimdi de, Güçlü Millet-Güçlü Devlet sistemi tamamlanacak.
16 Nisan referandumuna, Aziz Milletin egemenliğine vesayetçi odakların bir daha elini uzatmasına ebediyen engel olacak EVET kararına en sert karşı koyan kim?
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, yanında Kemal Kılıçdaroğlu... Pes vallahi.
SORUYORUZ; CHP-Baykal- Kılıçdaroğlu niçin PKK-HDP-Marksistlerle, FETÖ sevicilerle aynı kulvarda? Deniz Baykal tecrübesine rağmen ısrarla milletin sesine neden kulak vermiyor? Kemal Kılıçdaroğlu, niçin bir kez olsun demokrasinin önünü açmak için mücadele etmiyor?
Güçlü Millet-Güçlü Devlet-Dinamik Yönetim yolundaki yürüyüşe takoz koydurmak için Hayır'cılık kampanyası yapan Baykal ve Kılıçdaroğlu, herhalde bu sorulara cevap vereceklerdir. Bu sorulara, Kahire'deki DERİN REKTÖR Eski ABD Ankara Büyükelçisi Ricciardone de cevap verebilir.

Bülent Erandaç-TAKVİM

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat