Esed Demokratik Suriye Güçleri terörist bir yapı

.

  • GİRİŞ18.09.2019 10:28
  • GÜNCELLEME18.09.2019 10:28

16 Eylül’de Astana sürecini oluşturan garantör ülke liderleri 5’inci zirve için Ankara’da bir araya geldiler. En önemli gündem maddesinin İdlip olacağı kuvvetle muhtemel. Zira, Suriye ordusunun, tek taraflı olarak ilan ettiği 30 Ağustos’ta ateşkesi dahi ihlal ederek muhaliflerin elinde olan İdlip’e Rusya destekli gerçekleştirdiği şiddetli saldırılar Astana sürecinin bittiği yönünde değerlendirmelere neden olmuştu. ’Gerilimi Azaltma Bölgeleri’, askeri gözlem noktaları, İdlib’i terör örgütlerinden arındırma hedefiyle Soçi Mutabakatı ve Anayasa Komitesi çalışmaları Şubat 2019 ‘da Soçi Mutabakatı’nda garantör ülkeler tarafından karar altına alınmıştı. Bu mutabakata rağmen HTŞ ve El Kaide türevi terör örgütlerinin elindeki ağır silahları bırakmaması, Türkiye’nin gözlem noktalarının rejim tarafından çevrelenmesi bu süreç ile ilgili bitti mi iddialarını güçlendiren önemli nedenler arasında yer almıştı. Üstelik İdlib’te 4 milyonluk bir nüfus yoğunluğunun oluşması ve sivilleri hedef alan herhangi bir saldırıda buradaki insanların sığınacağı ilk yerin Türkiye sınırı olması Türkiye’yi oldukça endişelendirmişti. Başkan Erdoğan başta AB ülkeleri olmak üzere göçmen veya sığınmacı sorununun yalnızca Türkiye’nin sorunu olmadığını bu nedenle böyle bir durum olması halinde sınır kapılarını açacakları konusunda başta Avrupa ülkelerini ikaz etmişti.

16 Eylül Astana Ülkeleri Ankara Zirvesi’nde 2’nci önemli konu da Fırat’ın doğusunda Türkiye ile ABD arasındaki Güvenli Bölge Müzekkereleri, ABD’nin YPG/PYD terör örgütüne verdiği destek, Türkiye’nin buradaki endişeleri, herhangi bir olumsuz durum karşısında alınacak tedbirler konularının konuşulması öngörülüyordu. Suriye’de hükümetin ateşkes ilan ederek hava saldırılarını durdurduğu İdlib’i bu kez Amerika Birleşik Devletleri savaş uçakları vurdu. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), İdlib’in kuzeyinin “El Kaide militanları için güvenli bölge” haline geldiğini belirterek bu noktaya yönelik hava saldırısı düzenlendiğini duyurdu. CENTCOM Sözcüsü Yarbay Earl Brown açıklamasında, “Bu operasyon ABD vatandaşlarını, ortaklarımızı ve masum sivilleri tehdit eden saldırılardan sorumlu El Kaide liderlerini hedef aldı” ifadelerine yer verdi. Ancak bu saldırıda kaç DEAŞ militanının öldürüldüğü açıklanmadığı için bilinmez ama 40’tan fazla sivilin hayatını kaybettiği Suriyeli yetkililer tarafından açıklandı.

Ankara zirvesinde Rusya ile ABD’nin diplomatik ve askeri harekat atakları ve istihbarat savaşları zirve öncesinde ve sonrasında devam etti. Örneğin Suriye Ankara’daki üçlü Rusya-Türkiye-İran zirvesi öncesinde Birleşmiş Milletler’e bir mektup göndererek Demokratik Suriye Güçleri’ni (DSG) ilk kez bu kadar sert eleştirdi. Mektupta DSG ‘terörist’ bir yapı olarak tanımlandı, ‘ABD ve İsrail ile paralel hareket etmekle’ suçlandı. Resmi devlet ajansı SANA tarafından duyurulan ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne yazılan mektupta, Suriye, DSG’yi ‘ayrılıkçı terörist milisler’ ABD ve İsrail’in komploları ile paralel hareket etmekle’ suçladı. Terör örgütünün kontrolündeki her bir kilometre karenin geri alınacağını belirtti. Örgüt ayrıca ABD’den askeri, ekonomik ve siyasi destek almakla da suçlandı. Rejime bu mektubu yazdıran azmettirici şüphesiz Putin.

Ankara Astana Zirvesi’nin garantör ülkeleri yaptıkları ortak açıklamada ‘’Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün muhafazası, sahada korunması , ihtilafa kalıcı bir siyasi çözüm bulunması noktasında tam bir mutabakat içindeyiz” denmişti. Türkiye’nin son dönemde Fırat’ın doğusunda baskısını artırması, güvenli bölge konusunda yaşanan aksaklıklar, Amerika’nın bu süreci oyalamaya çevirmesi Türkiye’yi tek taraflı bir askeri müdahaleye doğru yönlendiriyor sanırım. Esasen Eylül’ün sonuna kadar ABD’ye verilen mühlet de doluyor. Rejimin geçmişte onbinlerce insanı mezhep farklılığından işkencelerle katletmesi, kadın çoluk çocuk demeden kendi halkına kimyasal silah kullanması, ÖSO’yu terörist olarak nitelemesi, Suriye’nin geleceğinde Türkiye’nin Esed’e şans tanımaması, Esed’in Afrin, Fırat Kalkanı bölgeleri ve İdlip’te Türkiye’yi işgalci olarak nitelemesi, YPG konusunda Esed’e güvenilemeyeceği nedenleriyle Türkiye-Suriye ittifakı neredeyse imkansız görünüyor. Ankara Astana Zirvesi’nde Türkiye’nin tezlerinin kabul edilmeyeceğini iddia eden çevreler yanılmış görünüyorlar. Zira Türkiye’nin tezlerinin büyük bir bölümü Rusya ve İran tarafından kabul gördü ve desteklendi.

Türkiye Başkanı Erdoğan 21 Eylül’de New York’ta olacak ve burada BM toplantısı için gelen bir kısım devlet ve hükûmet başkanlarıyla görüşmeler yapacak. 24 Eylül’de BM 74. Genel Kurulu’nda dünya liderlerine hitap edecek. Burada yapacağı konuşmada 16 Eylül Astana Ankara Zirvesi’nde alınan kararlar içinde Suriye’de Anayasa Komisyonu’nun kurulmasındaki pürüzlerin tamamen giderilmesi nedeniyle kısa sürede Anayasa’yı revize etme çalışmalarının başlayacağını Fırat’ın doğusundaki Barış Koridoru’nun sığınmacılar için korunaklı bir liman olması yönündeki alınan kararları dile getirecek. Daha sonra ABD Başkanı Trump ile bir görüşme yapması durumunda S-400’lerin yanında Patriot’ların da makul şartlarda alınabileceği, İdlip,Güvenli Bölge ve F35 savaş uçakları konuları ele alınacak.

Yenişafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat