Gözleri öylesine kör ki...

  • GİRİŞ04.07.2015 11:08
  • GÜNCELLEME05.07.2015 09:39

Burada, gelişmekte olan ülkeler dışında kalan, üç “hegemonya” cephesine bakmalıyız. Avrupa, ABD ve Britanya... Artık Avrupa’yı İngiltere’den ayrı konumlandırmak ve değerlendirmemiz gerekir. ABD’yi ise yine iki temel eksende değerlendirmek gerekir. Birinci eksen, 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan ve büyük ölçüde gücünü militarist yapılanma ve müdahaleden alan Pax-Amerikana hegemonyası... İkinci eksen ise, daha çok Obama ile siyasal güç arayışına giren, bilgi iletişim teknolojileri temelli yeni ekonomi üzerinden yukarıya çıkmaya çalışan eksen. Bu eksen, esasında ABD’de 2008 yılında hem siyasi hem de ekonomik olarak kendisini gösterdi. Bu yıl Obama iktidara geldi ve finansal kriz patlak verdi. Bu kriz, bir mortgage krizi olarak başlasa da, köklerini 1973 krizinden alan, petro-kimya, demir-çelik gibi geleneksel sektörlerin kar oranlarının düşüşü ile kendini gösteren sistemik ve köklü bir krizdi. 

İki temel eksen ve kurumlar ve AB  
ABD’de bu iki eksenin mücadelesini çok somut olarak gördüğümüz yer, ABD Merkez Bankası’dır. ( Fed) Fed’te şu sıralar faiz artıralım diyen bütün çevre, (periferi) Fed birimleri, askeri-sınai kompleks de diyebileceğimiz, bir önceki yüzyıldan kalma savaş sanayi ve onun finans yapısının kontrolündedir. Yani Fed’deki faiz tartışması hayli politik bir tartışmadır. 
Buraya geleceğiz ama Avrupa ile devam edelim; Kara Avrupası denilen ve Almanya’nın da merkez ülke konumunda olduğu bölge, tıpkı 2. Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi, İngiltere ve ABD’nin, pazar, enerji ulaşımı ve teknoloji olarak gerisine düştü. Almanya’nın, doksanlı yılların başında başlayan ve Yugoslavya’nın parçalanması ile devam edip bugün Yunanistan üzerinden Euro Bölgesi’nin yeniden dizaynına kadar varan süreç, bu sayfalarda hep yazdığımız gibi, Almanya için yeni bir Reich arayışıdır. Burada Türkiye’yi ilgilendiren husus, Almanya merkezli bu arayışta, Türkiye’nin buradan bağımsız, pazar ve enerji alanlarında, hareket etmesidir. Türkiye’nin, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi, hiç şüphesiz ki, Almanya için çok önemli bin handikaptır. 
Şu sıralar merkez Alman medyasının Türkiye’ye karşı “düşmanlığa” varan dezenformasyon kampanyasının nedeni budur ve bu, artık diplomatik bir sorun değil, doğrudan bir ekonomik paylaşım savaşının parçasıdır

Devamı için tıklayın >>>

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat