Yeni bir anayasa istiyorum!

Çok iyi biliyorum ki, bunu siz de istiyorsunuz.

  • GİRİŞ01.09.2014 09:45
  • GÜNCELLEME01.09.2014 09:45

Son anayasamızı 1980 askeri darbesi bize dayattı. 

Karşımızdaki, günün şartları içinde adeta "evet" ile "peki" arasında sıkışan seçenekler arasında kabullendiğimiz bir anayasaydı. 
Sonrasında, onu bile Nasrettin Hoca'nın leyleği kuşa benzetmesine benzeyen müdahaleler ile ucubeye çevirdik. 
Bugün anayasa dediğimiz tam bir yamalı bohçadır. 

Bugüne kadar, farklı bir kanaatte olana rastlamış değilim. 
Türkiye, özellikle son 1,5 yıl içinde çok yoruldu. 
Bunu geçmişi tartışmak amacıyla yazmıyorum. 
Tam aksine gelin artık geleceği konuşalım istiyorum. 
Karşımızda böylesi bir fırsat duruyor. 

Demokrasilerde esas olan seçimle ortaya konan milli iradedir. 
Son beş ay içinde 77 milyon kişi 2 kez sandığa gittik. 
Sonuçlar ortada. 

Beş ay önceki yerel seçimlerde oyunu % 7 artıran AK Parti oldu. 
Üç hafta önce yapılan seçimde ise Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bu kez partisinin son seçimdeki oyunun da % 7 üzerine çıkarak % 52 ile seçildi. 

Seçildiği gece, sonucun mağrurluğu içinde değil, makamın birleştiriciliğine yakışan bir mütevazılıkla, seçimin mağlubu olmadığını, toplumsal uzlaşı adına yeni bir sayfa açmanın doğru olacağını açıkça ifade etti. 

Mazbatasını alacağı gün CHP grubunun TBMM'deki saygısız eylemini parti içi dengeler için atılmış talihsiz bir adım kabul edersek, ülkemiz için karşımızda yepyeni bir fırsat var. 

Seçim sonrasında, Devlet Bahçeli de, Selahattin Demirtaş da son derece olgun bir tavır içinde oldular. 
Aynı gün artık Başbakanımız olan Ahmet Davutoğlu'nun önce muhalefet liderleri ile tokalaşması, son derece sevindiriciydi. 
Hatta şunu da ekleyelim: 30 Ağustos resmi kutlama programında, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun tokalaşamamasına kasıt yükleyen yorumlar, belli ki maksatlı olarak yapılıyor. 

Görüntüleri dikkatle izleyince açıkça görüyorsunuz ki, sadece tokalaşamamışlar, o kadar. 
Çözüm süreciyle kanayan bir yaramız kabuk bağlamaya başladı. 
Artık hiç kimsenin bu yarayı yeniden kanatmaya hakkı yok. 

Bu süreçte bölgeye her gittiğimde görüyorum ki, o günkü iklim içinde terör baskısı ile hayattan koparılan insanlar yeniden hayatla tanışmışlar. 
Diyarbakır'da akşamları ardı ardına kapanan kepenklerin yerini, sabahlara kadar sokakları yaşam sevinci ile dolduran insanlar almış. 
Dünyada ya da çevremizde, yaşadıklarımıza gıpta eden o kadar çok ülke var ki... 

Dünyanın en büyük on ekonomisi içinde ve insani gelişim endeksinin çok daha yukarı sıralarında olmayı da hedefleyelim. 
Bizim neyimiz eksik dendiğinde, demokrasimizin eksik olduğunu bilelim ve giderme çabası içinde olalım. 
Bilelim ki, bütün bunların temelinde anayasa var. 

Öyle kudsiyet atfederek falan değil, bu ülkede yaşayan 77 milyonun rahatlıkla altına imza koyacağı bir toplumsal sözleşme metnini yeni anayasa yapalım. 
Anayasa dediğimiz, bir arada yaşamak için olmazsa olmaz olan toplumsal uzlaşının bir sözleşmeye dökülmüş hali değil midir? 

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat