Üç Şehrin Hikâyesi

200 yıl önce Selanik'in ve Şam'ın valileri İstanbul'dan atanıyordu.

  • GİRİŞ07.07.2015 10:29
  • GÜNCELLEME07.07.2015 10:29

 200 sene önce Suriye'de ve Yunanistan'da yaşayan insanlar aynı imparatorluğun tebaası idi.
İmparatorluğun ve Cumhuriyet'in uzun yüzyılları ile yollar epey ayrıldı.

Bugün Yunanistan ve Suriye dünyanın manşetlerinde. İlki sosyal ve siyasi sonuçları epey ağır olacak bir ekonomik kriz, diğeri ise bütün ülkeyi tarumar eden bir iç savaş nedeniyle.

Ve ortada Türkiye. İki komşusundaki gelişmeleri üzülerek ve kaygıyla izleyen Türkiye.

Yunanistan'da hafta sonu gerçekleşen referandum sonucu tüm dünyanın en önemli gündem maddesi. Bir yandan bu referandum sonucuna öfkelenenler (hemen evetçiler), diğer yanda sevinenler (zinhar hayırcılar) ve beri yanda başka çare yoktu diyenler (şimdi değil ama sonra evetçiler) şeklinde özetlemek mümkün gibi görünüyor farklı siyasi duruşları.

Öfkelenenler zımnen Yunan halkını, daha keskin şekilde ise sorumsuz siyasetçileri, yani aslen Çipras'ı suçluyor. Referandumdan çıkan sonucun bir nevi intihar olduğunu savunuyor. Acı reçete dışında çıkışı olmayan bir krizde kolaya kaçıldı diyor. Almanya'nın ve Troyka'nın bu kararı affetmeyeceğini ve Yunanistan'ın sert bir şekilde cezalandırılacağını söylüyor.

Sevinenler, Yunanistan'ın "borcumu ödemem" resti ile onurunu koruduğunu, emperyalizme direndiğini ve hatta sosyalist devriminin aranan fitilinin bulunduğu kanaatinde.

Başka çare yoktu diyenler ise Yunan halkının zaten yutacağı acı reçetenin dozunu ayarlamanın tek yolunun 'hayır'dan geçtiğini savunuyor. Bu referandumun Yunanistan açısından epey çetin geçen müzakere sürecinde bir pazarlık kozu olduğunu söylüyor. Öyle ya da böyle uygulanacak kemer sıkma tedbirleri konusunda bu referandum sonucu Yunanistan'a etki gücü kazandırdı diyor.

Yunanistan referandum sonucuna sevinenler ve buradan sosyalist hülyalara dalanlar arasında pek ciddiye alınan isimler mevcut değil. Zira zinhar hayırcıların önerdiği elle tutulur bir çözüm yolu yok.

Lakin 'evet'çiler ve şimdi değil sonra 'evet'çiler aslında aynı şeyi demekle beraber belki de nüanslarda ayrılıyorlar.
Yunanistan hiçbir ülkenin sahip olmadığı bir ayrıcalık isteyemez. Avrupa'nın diğer kırılgan ekonomileri olan İspanya, İrlanda ve Portekiz'e kötü örnek olmasına, “bizim başımız kel mi” argümanını miras bırakmasına müsaade edilemez. Bu hem mantık olarak, hem de adil olma prensibi açısından doğru. Yunanistan, 2001 yılında Türkiye krizden nasıl çıktıysa öyle çıkmalı: Sorumluluk alarak, yapısal reformları uygulayarak ve kemer sıkma paketlerini uygulayarak.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat