Şehadet ve merhamet üzerine!

  • GİRİŞ21.04.2019 09:26
  • GÜNCELLEME21.04.2019 09:26

Şehitlik, inancımızda nübüvvetten sonra gelen en yüce mertebedir. Vatanımızı, Milletimizi, Namusumuzu, Ezanımızı… canları pahasına koruyan, bağımsızlığımızı tehdit eden, birlik, bütünlük ve iç huzurumuzu bozmaya çalışan dahili ve harici düşmanlara karşı çıkıp bu uğurda İsmail gibi feda-i can, İbrahim gibi feda-i canân eden tüm şehitlerimizi rahmet ve minnet ile anıyorum.

Şehadet;

Ammar bin Yasir ve Hz. Sümeyye’den kaynamaya başlayan bir rahmet membaının adı, Peygamberlerin gıpta ile baktığı makam, anadolu analarının evlatlarını kınalayarak yolladıkları; şerbeti iman ve vatan sevgisi olan lezzetini sadece istikamet ehlinin alabileceği muazzez bir rütbedir.

Medeniyetimizin asil evlatları asırlardır bu muazzez rütbeye ulaşabilmek için toprağa düşmeyi ve her düştüğü yeri yeniden vatanlaştırmayı bir “hubbül vatan (vatan sevgisi ) imandandır” şiarı ile her fırsatta göstermektedir.

Bu muazzez rütbe uğruna Malazgirt’ten Çanakkale’ye, Kurtuluş Mücadelesinden 15 Temmuz’a… milli sabrımızın sınırlarını test eden düşman, oluşum, darbe ve yapılanma tehditleri iman dolu göğsümüz gibi kavi serhaddimize çarpmış ve müsebbiplerin hadsizlikleri yüzlerine bir tokat gibi vurulmuştur.

Yeri ve zamanı geldiğinde her ferdi ile vatan müdafaasına hazır olduğunu ispat eden, her biri; Ömer Halisdemir, Fethi Sekin, Eren Bülbül olduğunu ve dahi olmaktan çekinmeyeceğini cümle aleme gösteren Aziz Milletimiz, kahramanlık mefhumuna muhteşem bir hacim ve boyut kazandırmıştır.

Elbette bu topraklar kolay kazanılmadı ve kolaylıkla da gelecek nesillere aktarılmayacak!

Ama bizler hiç şüphesiz kazanılan şey vatansa, bedeli ölüm dahi olsa ne yazar diyen ve ölümü şehadetle öldüren bir kahramanlık anlayışının devamı olarak, vatan nimetinin kadrini elimizden geldiğince yaşayarak ve ayakta dimdik durarak yeri geldiğinde de gözümüzü budaktan sakınmayacağımızı dünyaya hissettirerek uğruna nice bedeller ödenmiş bu ecdat mirasını muasır medeniyetler seviyesinin üstünde hakkettiği noktaya ulaştıracağız.

***

Dünya İnsaniyet Forumu’nca (World Humanitarian Forum) Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Sn. Emine Erdoğan Hanımefendiye, insani yardımlara ilham verici çalışmalarından dolayı “Changemaker” (Fark Yaratan) ödülü, Londra’da Excel Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen törenle takdim edildi.

Törende konuşan Saygıdeğer Hanımefendi, “Bu ödülü, ağlayan bir çocuk gördüğünde yüreği kabaran, yabancıya kuşkuyla değil, Tanrı misafiri diye bakan cömert Türk halkı adına kabul ediyorum.” sözleriyle göğsümüzü kabarttı. Kendilerinden Allah razı olsun.

Medeniyetimizin kadın tasvirinin son zamanlardaki müşahhas bir numunesi olan Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi’ye sadece aldığı ödülden dolayı değil Sayın Cumhurbaşkanımızın yükünü omuzlayan bir eş, yerküredeki mazlum ve mahzun çocuklara anne ve bin yıllık devlet geleneğimizin terbiye ve ahlak timsali hanımefendiliği ile gelecek nesiller adına oluşturduğu rol modellik için sonsuz şükran ve tebriklerimi sunuyorum.

Merak Ediyorum;

Dünyanın yönetimini bir seneliğine annelere bıraksak bu kadar vahşete tanık olur muyuz?

Sağlık ve afiyet içinde kalınız.

AKŞAM

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat