Müslümanlar varlıkla sınavda...

.

  • GİRİŞ16.10.2017 07:26
  • GÜNCELLEME17.10.2017 07:17

Yerde yürüyen karıncanın hayallerinde hep “ah bir uçabilsem” duygusu yatar. Zavallı karıncanın pek de kabahati yok, çünkü ömrü hep yerde, alt seviyelerde geçmektedir. Oysa o, uçan kuşları, böcekleri, kelebekleri gördükçe içi geçmektedir. Ne var ki, zaman içinde kanat getirir ve havalanır. Çok mutludur, yerde yürüyen arkadaşlarına sükse yapar, onlara karşı böbürlenir. Fakat tam da ıslık çalacakken, ansızın çıkagelen bir kuşa yem olur! Zavallı karınca, ardından bir ağıt yakacak dosttan bile mahrumdur.

            Elbette insan hayatı karınca gibi değildir. İnsan düşünen, akleden, karar veren ve kararını uygulayan bir varlıktır. Karınca gibi hep yerde sürünecek değildir, ilmini geliştirecek ve daha mutlu bir hayat yaşamayı hedef edinecektir. Başardığı zaman sevinecek, başarısızlığında da üzülecek, sıkıntıya düşecektir. Kaldı ki sıkıntı, sadece insana ait bir duygudur; hiçbir hayvan sıkıntı çekmez. İnsanı hayvanlardan ayıran birçok özellikler arasında belki de en ilginci, insanın sıkıntı çeker bir varlık oluşudur.

            Bir zamanlar (düne kadar) Müslümanlar çok sıkıntı çektiler; horlandılar, dışlandılar, zulüm gördüler. Ancak bu olumsuz şartlar onları yıldırmadı, bilakis daha bir bilinçlendirdi, davalarına daha bir bağlı kıldı. Allah’tan bela istenmez, fakat geldiğinde de ona dayanma gücü, yani sabır, insanda tavan yapar. Bu, bir eğitim sürecidir aynı zamanda. Hep bolluk içinde yaşayan bir insanın, “hayatın zevkini aldım” demesi yalandan veya bilgisizlikten ibarettir. Hayatında zıtları dolu dolu yaşamamış insan, mutluluğun tepelerine çıkamaz. Işık bile artı eksi kutup olmadan yanmaz; nur, zıddın çocuğudur.

            Fakat;

            Kuşu uçuran kanatlarıdır ve bu, onun hayatıdır. Lakin kanatlar çamura bulanırsa ağırlaşır ve sahibini uçamaz hale sokar, yere düşürür.

            Acaba bugün, Müslümanların bazıları manevi kanatlarını çamura mı buladılar? Bundan dolayı mıdır, bunca nimet arasında mutsuzluk, yeis, buhran? Bunun için midir, sahip olunan varlığa karşı Rabbe şükürsüzlük? Şükürsüzlüğün getirdiği zillet?

            Yokluk ve sıkıntılı dönemde “en baş mücahit” olanların bazıları, varlığı gördüklerinde nasıl da tökezliyor ve dağıtıyorlar! Dün, başörtüsü için uykusunu kaçıranlar, bugün ikinci baharlarını, tam zıddını yaşayan birini tercih etmede hiç zorlanmıyor ve çekinmiyorlar! Dün, başkalarının kızlarını kıyasıya eleştirenler, bugün kendi kızları, dün onların davranışından daha ileride bir “olumsuz” davranış sergilemelerinden hiç rahatsız olmuyorlar!

            Acaba diyorum, dünkü Müslümanlık anlayışında, dünya nimetlerine kavuşamamanın kompleksi mi vardı da, karşı çıkışlar buna göre mi oluşmaktaydı? Nimet, beyni ve kalbi sulandıran bir şey miydi? Faiz müessesesidir diye bankanın önünden bile geçmeyenler, bugün bankaları adeta mesken edinmişler ve oralarda yatıp kalkar olmuşlar! Acaba o zaman paraları olmadığından mı “muhalif” düşüncelerle kendilerini avutmaya çalışıyorlardı?

            Dünün “mücahitleri” bugün “müteahhit” oldular ve bu “mücahit/ müteahhitler” arada bir de camilere yardım ediyorlar, bazı kurumlara bağışta bulunuyorlar. Hımm, bundan mıdır acaba, bazı camilerde kıldığımız namazların hûşudan, deruni zevkten uzak oluşu? Bundan mıdır dersiniz, hayır kurumlarında yetişen bazı gençlerin zıvanadan çıkış hareketleri? Haram mal kime yaramış ki, onlara yarasın?

            İnsan, derunu gözünü kör ederse, onun maddi gözü sadece dünyayı görür. Halk genelde peşin çalışır ve dünya peşinciler marketidir. Oysa ahiret, veresiye ve ortada gözükmeyen bir yerdir. Beş duyularıyla hareket edenlerin dünyayı tercih etmeleri pek yadırganmamalıdır; fakat duyular ötesine geçildiğinde bunun adının iflas olduğu da unutulmamalıdır.

            Dünya, gönlü kirletendir; gönlü olmayanlar da boş davula benzer; can bayramında onların payı ancak tokmak yemek olacaktır.

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Yorumlar6

  • ibrahim kartal 6 yıl önce Şikayet Et
    mükemmel... Rabbim şuur nasib etsin
    Cevapla
  • tarık akın 6 yıl önce Şikayet Et
    tencere dibin kara...
    Cevapla
  • atçeken 6 yıl önce Şikayet Et
    Kalemine sağlık hocam Bende bizzat şahidim Parayı bulan Beş vakit namazlı abilerimiz milenyum erkeği oldukar
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mahruki 6 yıl önce Şikayet Et
    Peygamber ve izinde gidenler bozuk düzeni eleştirirken yerine konuşlandıracak adil düzeni anlatmışlar,uygulamışlar uygulayacak yeni nesiller yetiştirmişler geçmişte mücahit olanlar dava ve takva gömleğini çıkarıp iktidar.gömleğini giymeyi davaya ve takvaya tercih etiler hak dava olmayınca batıl gemisine binildi sonuç ortada. selam dava ve takva gömleğini çıkarmiyanlara.Tevbe erdemliktir ah ah o REFAHLI ve HOCALI günler.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • şimşek 6 yıl önce Şikayet Et
    hocam ellerinıze sağlık ,harika tespitler.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat