Deprem müsibet mi, nimet mi?

  • GİRİŞ27.01.2020 09:32
  • GÜNCELLEME28.01.2020 09:23

Her afet elbette ürkütücü ve korkutucudur. Ne var ki sonunda o afetten dolayı başa gelen müsibetlerden ders çıkarılırsa, müsibet nimet olup çıkar.

 

 

Elazığ depremini ülke olarak yaşadık. Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa ve depremde yakınlarını kaybedenlere de sabır diliyorum.

Deprem anında ve deprem sonrasında enteresan olaylar yaşandı. Yaşanan bu olayları televizyonlardan seyrettikçe zaman zaman göz yaşlarına boğulduk, kimi zaman da gönüllülerin ve görevlilerin depremzedeleri kurtarma çalışmaları bizlere ümit verdi. İnsanlar düştüklerinde, yanlarında duranları asla unutmazlar.

 

 

Bu duruma en güzel örnek, enkazın altında kalan Dürdane Aydın ve eşi Zülküf Aydın’ı tırnaklarıyla kazıyarak toprağın altından kurtaran Suriyeli Mahmud El Osman’ın bütün Türkiyeyi duygulandıran o kardeşlik çabasıdır.

Halkımızı bu duyarlılığa getiren bazen bu tür afatlar da olabiliyor. Bizi birlikteliğe, kardeşliğe sevk eden bu tarz olayları musibet olarak değil, nimet olarak okumamız gerektiğine inanıyorum.

Beni en çok duygulandıran, hatta gözlerimden yaşlar akıtan olay şu oldu;

Depremden 16 saat sonra enkazdan kurtarılan Hatun teyzenin duruşu ve anadolu kadınının imanı beni göz yaşlarıma boğdu. Hatun teyze, enkazdan kurtarılma esnasında önce görevlilerden baş örtüsü istiyor ve ardından da baş örtüsünü örterek dışarıya örtülü çıkıyor. Bunun için azami gayret göstermesi, adeta çırpınması, sadece bu olaya duyarlı insanları değil, melekleri bile ağlatmıştır. (28 Şubat’ın bin yıl değil bin saat devam etmemesi, bu imanın eseridir.)

Bir başka gururlandırıcı olay, ‘UMKE’ adı verilen ve tamamen gönüllülerden oluşan bir ‘Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi’ var. Bu ekibe mensup Emine Kuştepe adlı  gönüllü sağlık  çalışanlarından birinin; ‘Azize... Azize...’ diye Türk insanının gönlünü sarsan telefon konuşmasına şahit olduk.

Azize’nin, eşinin ve çocukalrının kurtarılışı Emine Kuştepe sayesinde Türk insanına rahat bir nefes aldırıyor.

Bütün bunlar, bu milletin felaket gibi görünen şeylerden nasıl nimetler devşirdiğinin somut görüntüleridir.

Bu milletin fertlerinin hassasiyetlerini gözardı ederek, hatta onlara düşmanca davranarak, bu ülkede hiçbir olumlu adım atılamayacağının göstergesidir bu olaylar.

Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı bakiyesi bir devlettir. Dolayısıyla devletimizin içerisinde farklı etnik guruplar vardır. Fakat bu etnik gurupların büyük çoğunluğunun dini İslam’dır. Bu tür olaylarda insanlar ölümü ve ölüm ötesini daha çok hatırlarlar. Camiler de dolup taşar.

Bizi felaket anında birleştiren (cem eden) camilerimizi ve inançlarımızı, mutluluk anımızda da bilinçli olarak hatırlar ve yaşamaya çalışırsak bu milletin sırtı yere gelmez.

Milletimizin ortak paydası İslam’dır. Bunu göz ardı ederek hiçbir yere varamayacağımızı bilmemiz gerekir.

D.Ali TAŞÇI

(dalitasci@hotmail.com)

 Twitter:@DAliTasci

Yorumlar3

  • Ali29 4 yıl önce Şikayet Et
    Müslümanlar kardeştir. Bizler insanlığımızı ve kardeşliğimizi unuttuğumuz yerde Allah bize hatırlatır. Bizler vurdum duymaz olup tedbiri elden bıraktığımız zaman Allah bize hatırlatır. Bizler tembelleştiğimiz zaman Allah bize çalışmamız gerektiğini hatırlatır. Yer küre de bir canlıdır. Tıpkı yaşayan bir insan gibi o da hareket eder. İşte onun hareketleri devinimlerinin adı depremdir. Bunlardan bir ders alıp ona göre hareket edersek kendimizi geliştirirsek deprem bizim için bir nimet. Ama hala bildiğimizi okursak yaşanan her deprem acı ve göz yaşı olacaktır. Allah ülkemizi vatanımızı tüm Müslümanları afetlerden korusun.
    Cevapla
  • izzet kirişçi 4 yıl önce Şikayet Et
    kimsenin elini tutmam diyenin eli boş kalır. sevdiğinin elini tutanın eli üzerinde ALLAH cc hz.nin eli vardır( yedullahi fevka eydihim) fetih suresi
    Cevapla
  • eren 4 yıl önce Şikayet Et
    azize ve emine ikilisinden sonra oluşan kardeşlik zehiri bala çevirmiştir. ölenlere allahtan rahmet diliyorum kalanlara sabır
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat