Her şeye rağmen Bayram...

Bugün Ramazan Bayramı... Ramazan Müslümanların bayramı, ama Müslümanların nerdeyse tamamı hüzün içerisinde.

  • GİRİŞ28.07.2014 09:25
  • GÜNCELLEME28.07.2014 09:25

Filistin şu andaki en sıcak mesele. Bizler çoluk çocuğumuzla olabildiğince rahat ve huzur içerisinde bir bayram yaşıyorken, Gazze belki de Bayramın ilk günün saat 14.00'ten sonra tekrar kan ve ateşle karşı karşıya kalacak.

Sadece Filistin mi böyle?.. Yakından başlayıp ülkeleri bir bir gözden geçirin: Irak, Suriye, Mısır ve diğer birçok ülke. Azıcık uzaklara doğru bakalım: Myanmar, Doğu Türkistan... Hangisindeki durum, 'Müslümanlar bir vücudun uzuvları' olduğuna göre, bizleri memnun edebilecek bir durumda ki?.. Nerdeyse hiç birisi...

Dolayısıyla acı, kan ve ateş dolu; hüzünlü, buruk... Ama Bayram...

Aklımız başımızda yaşadığımız yılları bir düşünelim ve acaba en son hangi Ramazan veya kurban Bayramı'nı şöyle dolu dolu mutlulukla karşıladığımızı hatırlamaya çalışalım... Nerdeyse öyle bir zaman dilimi yok gibi, değil mi?..

Bayramlar, rahat ve huzur içerisinde geçirmemiz gerektiğini düşündüğümüz  bir zaman dilimi, tamam. Ama Peygamber Efendimiz'in (sav) hepimizin bildiği 'La rahate fi'd-dünya' (Dünyada rahat yoktur) şeklindeki Hadis-i şerifi de, yaşadığımız hayatın bir başka önemli gerçeği.

Ramazan Bayramı üç, Kurban Bayramı dört gün. Bu günlerde, dünyanın artık normal gibi gözüken kan, barut, ateş ve daha da acısı adaletsizliklerle dolu haline bir ara verilmesini bekler gibiyiz. Ama tecrübeyle sabittir ki, olmadı, olmuyor, olmaz.

Yaşadıklarımız Hak-Batıl mücadelesinin günümüzdeki yansımaları.  Batıl, İslam aleminin çeşitli yerlerindeki hükümranlığının sürmesi ve ama daha çok, Müslümanların öncelikle kendi coğrafyalarını ve sonrasında bütün dünyayı daha iyi yaşanabilecek hale getirmemeleri için mücadele ediyor.

'Bu böyle gitmez!' diyen ve bu halden kurtuluş için yollar arayanların en büyük problemi, kendileri ile beraber hareket etmesi gerekenlerdeki müthiş atalet.

Hak tarafında bulunması gerekenlerin çoğu, ne ile karşı karşıya bulunduklarını  anlamaktan bile aciz durumdalar. Zaten boylu boyunca belaya bulaşmış olduklarının farkında bile olmadan,  modern dünya adına anlatılan bütün hikayelere inanıyor ve bir gün mutlaka her şeyin düzeltileceğini hayal ediyorlar. Bütün dünyanın gözleri önünde, akıl durduracak bir haksızlık ve adaletsizliğin hüküm sürdüğünü bile bile, hem de...

Kardeşlerini katledenlere ses çıkarmayı bile düşünemeyen ve bu haliyle sanki: 'Uslu uslu dur, katledilme sırasının sana gelmesini bekle' diyen bir güruh...

Evet, bir yönüyle mükafat bayramlar. Ama aynı zamanda bir tür görev ve dolayısıyla ibadet de. Sıla-i rahim yapıp büyüklerin hayır dualarının alınması, eşin dostun ziyaret edilmesi, dargınların barışması, bütün bunların yanında bayram günlerinin bir tür muhasebe ile geçirilmesi.

Özellikle de bu günler. muhasebeye en çok ihtiyaç duyduğumuz günler. Güya Dünya Barışını sağlamak için var oldukları söylenen Uluslararası kuruluşların ve görünüşte  büyük olan devletlerin, herkesin gözleri önünde işlenen bir katliama suskun kaldığı günlerdeyiz.

Bunun böyle gitmeyeceği, gitmemesi gerektiği, açık. Bunun böyle gitmesinden memnuniyet duyanların herhangi bir problemi olmadığına göre, meseleyi çözmek, 'bu böyle gitmez' diyenlere düşüyor...

Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, Cenab-ı Hakk'tan cümle Ümmet-i Muhammed için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.

Ekrem Kızıltaş - Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat