Denetim; mesele tam da bu işte!..

.

  • GİRİŞ03.09.2014 08:38
  • GÜNCELLEME03.09.2014 08:38

Yargıtay Başkanı Ali Alkan'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yani 'Devletin Zirvesi' katılmadığı için sönük geçen Adli Yıl Açılış töreninde yaptığı konuşmada dile getirdiği: "Önümüzdeki yıl Cumhurbaşkanı'nı da aralarında görme" arzusunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini görmek için beklemek gerekecek.

Dönemin Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun'un 1998-1999 Adli Yıl Açılışı'nda sarf ettiği "Türkiye'de hukuk, yargıcın vicdanı ile cüzdanı arasına sıkışmıştır" sözü kadar olmasa da, Yargıtay Başkanı'nın törendeki konuşması bazı tartışmalara konu edilecektir ve edilmelidir de.

Yaşananlar düşünüldüğünde, tartışılması gereken bazı konuların kesin doğrularmış gibi sunulması ile karşı karşıyayız çünkü.

Başkan'ın: "Anayasa’ya göre “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir”. Egemenliği Türk milleti adına doğrudan kullanma yetkisi yalnız yasamaya hasredilmiş olmayıp yargı da bu yetkiyi bağımsız mahkemeler aracılığıyla kullanmaktadır" şeklindeki sözleri, mesela.

İlk bakışta doğru imiş gibi gelse de, en azından eksik bir söz bu. Yargı, Yasama tarafından çıkarılmış kanunlar muvacehesinde yetki kullanmak durumundadır, malum.

Yargı'nın Yasama faaliyetleri üzerindeki denetimi hesaba katıldığında, 'tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?' tartışmasını akla getiren bir durum ortaya çıksa da, Yargı'nın bu tür faaliyetlerinin, Yasama'nın Millet Adına oluşturduğu metinlerle sınırlı olduğunu hatırlamak gerek.

Yargı'nın, özellikle de üst yargının denetimi, aslında bütün tartışmaların kilitlendiği husus.

Yargıtay Başkanı: "Hukuk devleti, (...) faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı, denetlenebilen, (...) yönetimde keyfiliği engelleyen ve kendisini hukukla sınırlayan devlettir" demiş konuşmasında.

Sıradan bir vatandaş olarak soruyorum o halde: Yürütme'yi, hatta Yasama'yı denetlemek bile mümkünken; HSYK nasıl denetlenecek?..

Önce olup bitenleri boş verelim ama, UYAP'a bile girilmemiş dosyalar üzerinden yürütülmeye çalışılan 17 Aralık soruşturmaları sırasında, HSYK'nın yaptıkları normal miydi?..

'Yapılmamalıydı, ama ne yapalım; yaptılar, o halde uyacağız' şeklindeki bir mantığın, Hukuk Devleti'nde yeri var mıdır?..

'Yüksek Yargı denetlenemez' denilemeyeceğine göre, -denilebilir mi yoksa?- şunu da soralım: Anayasa Mahkemesi nasıl denetlenecek?..

Eski duruma nazaran ciddi gelişmeler olduğu; RP ve FP başta olmak üzere partilerin kapatılması, 367 kararı gibi olayların eskide kaldığı, doğru. Ancak 'Bireysel Başvuru' kapsamında, 'olağan hukuk yolları tüketilmeden' kabul edilen ve alelacele karar verilen Twitter meselesi, henüz yeni.

Yani,  'AYM'nin yanlış yapabileceğini düşünmek mümkün değildir, dolayısıyla denetlenmesine gerek yoktur'  diyebilme şansımız olmadığı, açık.

Yasama ve Yürütme'yi denetleme konusunda kendisinde sınırsız yetkiler görme eğilimindeki Yargı, HSYK ve AYM'nin denetlenmesi konusunda bir açılım getirmeli. Tabii ki, 'bu Anayasal kuruluşların kendi kendilerini denetledikleri' şeklinde olmamak kaydıyla.

Bu açıdan, Yargıtay Başkanı'nın konuşmasında yaptığı: "Denetim, ileri demokrasinin teminatıdır" vurgusu, çok önemli. Ancak bu durumun Yüksek Yargı için de söz konusu olması kaydıyla.

Her nasıl yapılacaksa, özellikle de Yüksek Yargı'nın 'Anayasa'ya ve kanunlara aykırı' davranışlarda bulunması engellenmelidir.

Yargıtay Başkanı Sn. Ali Alkan'ın da dediği gibi: " Denetim, ileri demokrasinin teminatıdır."

Denetim; mesele tam da bu işte...


Ekrem Kızıltaş - Haber 7
ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat