Haksızsınız; alacağınız da yok!

  • GİRİŞ10.10.2014 08:22
  • GÜNCELLEME14.10.2014 08:31

‘Her yer Kobani’ diye bağırarak ve bu arada geçtikleri her yerde, özellikle işaret edilen yerleri yakıp yıkarak yürüyenler; iyi, doğru, güzel gibi kavramlara ne kadar uzak olduklarını ortaya koydukları gibi, akıl denilen nimetten hakikaten mahrum olduklarını bir kez daha anlamamıza vesile oldular.

Kobani’de zor duruma düşen iki yüz bine yakın insanın sığındığı ülkenin kamu düzenini hedef alan eylemlere imza atarken; o düzen olmasaydı şayet, IŞİD’den kaçarak ülkemize sığınanların aç ve açık kalabileceği ihtimalini zerre kadar hesaba katmadılar.

Türkiye’nin uluslararası hukuku hiçe sayarak Suriye topraklarına girmesi ve kuşatma altında bulunan Kobani’ye sahip çıkabilmesinin, hayal bile edilemeyecek bir şey olduğunun, herkes farkında aslında.

Ancak, ‘bunun mutlaka böyle olması gerektiğini’ düşünenler çok. Böyle düşünenlerin bir kısmının sebebi çaresizlik olsa da, gelişmeleri bu yönde kurgulayanların hesapları çok daha derin.

İçeride ortalığı karıştırmak için yollara dökülenler de, belli ki bu derin hesap sahiplerinin işbirlikçisi olmak için dünden razı durumdalar.

Belli ki önceden yapılan birtakım hazırlıklar sonrası sokaklara döküldüler.

Kim olursa olsun, ‘Türkiye Kobani’ye müdahale etmeli’ diyenler, haklı değiller ve alacakları da yok.

Haklı değiller. Kobani denilen yer, halen Suriye sınırları içerisinde. Türkiye’nin de, tıpkı birileri gibi, Kobani’yi Suriye sınırları dışında kabul etmesi, anlamsız. Dışarıdan ‘yürü’ diyenlerin yapması gereken belli: Uluslararası bir girişim…

Alacakları yok; Suriye’de yaşanan gelişmeler sırasında, Kobani ve benzeri oluşumların, Türkiye’nin taleplerine kulaklarını tıkadıkları ve halkının kanını döken rejimin yanında yel aldıkları gerçeği unutulacak bir şey değil. İstikbalde başımızı ciddi şekilde ağrıtmaya aday oldukları da keza…

Kobani ve etrafındaki ‘Kantonların’ ortaya çıkışı, birileri açısından romantik olsa da, Türkiye açısından öyle değil.

Akıl ve mantığın tatile çıktığı, daha doğrusu düpedüz iptal olduğu bir durumla karşı karşıyayız. Durumu izah edebilecek en güzel sözlerden birisi, birilerinin bulanık suda balık avlamaya çalıştıkları. Dışarıda ve içeride bol miktarda bulunan bulanık sularda avlanmak meraklıları, Türkiye’nin Kobani kapılarına dayanan IŞİD’e karşı savaşmak üzere Suriye topraklarına girmesi için epey uğraştılar ve halen de bu çabalarından vazgeçmiş değiller.

Türkiye’nin Kobani’ye müdahale etmesinin uluslararası hukuk açısından olmayacak bir şey olduğu malum. Yetkililerimiz bunu vurguluyor ve uluslararası bir girişim olmadığı takdirde, sınırlarımızı korumak ve insanı yardım dışında yapacakları bir şey olmadığının altını ısrarla çiziyorlar.

Ancak, bunun böyle olduğunu en iyi bilmesi gereken koca koca devletler; birilerinin içeriden sağladığı destekle, olmayacak şeyi oldurmaya, Türkiye’yi Suriye’ye doğru itmeye çalışıyorlar.

Türkiye’nin bu günlerde olabilecekler konusundaki uyarılarına aldırmamışlardı… Bu günlerde yaşananların asıl dikkat çeken tarafı da ABD’nin ve büyük büyük ülkelerin, Kobani kapılarına dayanan IŞİD’in daha evvel geçtiği bölgelerde olup bitenler konusunda, petrol bölgeleri hariç, kıllarını bile kıpırdatmamış oldukları gerçeği.

Kobani’de yaşananlar konusunda da tam bir samimiyetsizlik söz konusu. Yaklaşık üç haftadır kuşatılmış durumda bulunan bu kent için, görünüşte herkes seferbermiş gibi gözükse de, aslında bir şey yapmaya niyetli olmadıkları, net… Bunu; ‘Kobani önceliklerimiz arasında yer almıyor’ ve benzeri sözlerle ortaya koyuyor ve önceliklerinin daha çok petrol bölgeleri olduğunu vurgulamaktan da geri kalmıyorlar zaten.

Bu gelişmeler karşısında ‘canlarının yandığını’ ileri sürenler de, kendilerine gerçek manada el uzatan tek ülkeyi karıştırmaya çalışıyorlar…

Ekrem Kızıltaş – Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat