Ağır ol molla desinler…

  • GİRİŞ26.11.2014 07:58
  • GÜNCELLEME27.11.2014 08:09

O kadar ki, bazen imzaları ile çıkan yazıların bir tür şaka olup olmadığını düşünüyor insan. 

Aydın kesimin parlak isimlerinin nasıl olup da bu hallere düştükleri kokusunda rivayetler muhtelif...

Kimisi, iktidarın gerçekleştirdiklerinin aydın geçinenlerin ufuklarını aştığı ve artık kendilerine ihtiyaç hissedilmediğinden, bu kesimin komplekse kapıldığı kanaatinde. Başka birileri, bu kesimden olanların bekledikleri bazı makam ve mansıplara bir türlü ulaşamadıkları için böyle davrandıklarını düşünüyor.

Muhtelif rivayetlerin her birisini haklı kılabilecek emareler mevcut. Ama insan yine de, aydın olmanın insana bazı sorumluluklar yüklediğini ve dolayısıyla bu kesime mensup olanların, her şeye rağmen ‘doğruların yanında olmaları’ gerektiğini düşünmeden edemiyor.

Doğruların yanında olmanın, bazılarınca ‘kendileri tarafından doğru görülenlerin yanında olmak’ şeklinde algılanıyor olması, kişilerin aşırı derecede sübjektif olmaları durumunda bir problem. Bu durumun örnekleri –maalesef- yeteri kadar çok iken, bundan daha vahim durumlar da var.

Kobani meselesi, belki de son zamanların en bildik olaylarından birisi.

Bu mesele ile alakalı olarak söylenebilecek çok şeyler vardır. Ama Mehmet Altan’ın yaptığı şu yorumlar, bunlardan olmasa gerek:

“Kobani, Kürt tarihinin herhalde en önemli, en büyük dönüşüm noktalarından biri oldu… Belki de en büyüğü.  

(…) IŞİD’in ilerleyişini hiç bir Müslüman devlet engelleyemezken ya da engellemezken, ‘laik’ Kürtler hayatları pahasına engellediler.

(…) Ortadoğu’nun model ülkesi yakın zamana kadar Türkiye’ydi.

Müslüman, laik, demokrasi yolunda, zenginleşen, Avrupa üyeliğine aday bir ülke.

 Tayyip Erdoğan’la adamlarının laiklikle demokrasiden saparak ‘Sünniliği’ kimlik olarak giyinmeleri, IŞİD’le içli dışlı ilişkiler kurmaları, (…) Türkiye’nin ‘model ülke’ olmasını kısa bir zamanda tedavülden kaldırdı.

Kürtler, Kobani’de Ortadoğu’ya model olabilecek bir halk olarak ortaya çıktı.

Amerika’nın, Türkiye ve Erdoğan ‘asla olmaz’ diye bağırırken Kobani’ye silah yardımı yapması, bir yandan IŞİD karşısında güçlü bir rakibi desteklemeyi amaçlıyorsa, bir yandan da herhalde bu modeli desteklemeyi hedefliyor.

(…) Kobani, Kürtleri ‘model halk’ yaparken bir yandan da yepyeni siyasi bir alan açtı onlara.

Devletleşme imkânını ele geçirdiler.

(…) Bir büyük Kürt devletinin nüvesini Kuzey Irak’ta Barzani oluşturamadı ama Kobani’de PKK ve PYD oluşturdu.

Üstelik Batı dünyası da tümüyle yanlarında.

Ortadoğu’daki bütün demokratik güçlerin de desteğine ve hayranlığına sahipler.” ('Ortadoğu’nun yeni modeli: Kürtler'; 24 kasım 2014, t24)

Kobani muhasara edildiğinde, 200 bine yakın insanın Türkiye’ye sığınmış olmasını ve dahası 6-7 Ekim’de yaşananları bir kenara koyalım.

Ama, IŞİD’E karşı Kobani’de kalan militanlara destek amacıyla dünya çapında büyük bir koalisyon oluşturulmasını, Kuzey Irak’tan Peşmergelerin ve Suriye’den ÖSO mensuplarının yardım için gelmelerini, görmezden gelmemiz mi gerekiyor?..

‘Model ülke’den ‘model halk’ kavramına geçiş romantik gözükse de; ‘Kobani önceliğimiz değil, önceliğimiz petrol bölgeleri’ diyen ve yardım konusunda alabildiğine yavaş davrandığı bilinen ‘ABD’nin bu modeli desteklediği’ kanaati, aşırı romantiklik kokuyor.

‘Kuzey Irak’ta Barzani’nin oluşturamadığı büyük Kürt devleti nüvesini PKK ve PYD’nin oluşturduğu’ ve ‘Batı dünyasının tümüyle yanlarında olduğu’ iddiaları da, yazarın iyice uçmuş olduğunun delilleri.

‘Ortadoğu’nun bütün demokratik güçlerinin destek ve hayranlığı’ bir tür rüşveti kelam olmalı. Artık kimlerse o demokratik güçler…

Bölgede Batılıların desteği ile oluşacak bir devlet hayali, harekette bereket olabilme ihtimali sebebiyle, yazarı heyecanlandırmış belli ki. Ancak, Ayn’ül Arap’tan Kobani’ye geçiş sürecinde bu kenti terke zorlanan insanlar hatırlandığında, sadece ‘model halk’ değil, ‘laiklik’ iddiası da biraz sakil duruyor.

Serbestiyet’ten Gürbüz Özaltınlı’nın, Mehmet Altan’ın yazısı ile ilgili değerlendirmesi, dikkat çekici:

“Özet mi? Tek pasaja indirebilirim yazıyı: “Ey Kürtler; Kobani’yle birlikte, Batı’nın Ortadoğu’da aradığı model toplum olarak tam desteğini kazanabileceğiniz, bağımsız devletleşmeyi başarabileceğiniz olağanüstü bir tarihsel fırsat yakaladınız. Şimdi AKP ile dar bakışlı yerel bir barış yapmanın değil, çok daha geniş ve büyük düşünüp, hayranlık yarattığınız Batı’nın desteği ile bağımsız devlet için savaşmanın zamanı.”

Evet, yazı; basit, perdesiz, maskesiz, çıplak bir savaş çığlığı…” (Serbestiyet.com, 25 Kasım 2014)

Mehmet Altan’a, geçmişte kendisine her nasılsa saygı duymuş olanların hatırına, ‘ağır ol molla desinler’ demek yeter galiba…

Ekrem Kızıltaş – Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat