Teknik nakavt!..

  • GİRİŞ23.01.2015 08:27
  • GÜNCELLEME25.01.2015 09:17

Ancak son bir senedir ortaya dökülen onca şeyden sonra bile, 17-25 Aralık’ta ne olduğu konusuna hala ‘Fransız kalmayı’ tercih eden ve o günlerde dillendirilen iddiaların doğrulanması ile siyasi rant sağlayabileceklerini düşünenlerin ‘teknik nakavt’ı bir türlü kabul edemeyişleri, ibretlik…

Adliye ‘takibata gerek yoktur’ derken, Soruşturma Komisyonu Yüce Divan’a sevklerine ‘hayır’ demiş ve 4 eski bakanın haklarındaki iddialar dolayısıyla Yüce Divan’a gönderilebilmeleri için TBMM Genel Kurulu’nda 276 ‘evet’ oyu da çıkmamış.

İddia sahipleri ve siyasi rant beklentisinde olanlar, neticeden memnun değil… Onlar 4 eski bakan ve yakınlarını çoktan mahkum etmişler çünkü.

Meselenin başlangıcı, 17 Aralık darbe girişimine dayanıyor. Halk Bankası’nın Genel Müdürü, bir belediye başkanı ve bir de işadamı ile birlikte gözaltına alınan İlgili bakanların yakınları ‘Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu’ suçlamasına maruz kalmışlardı.

Yargı darbesi boşa çıkarılıp işler normale dönmeye başladıktan sonra, 17 Aralık mağdurları için ‘takibata gerek olmadığı’ ortaya çıktı.

Bunun teknik açıklaması şöyledir: Gerek aylar boyu kanunsuzca yürütülen teknik takip ve dinlemelerde ve gerekse yine usulsüz bir şekilde gerçekleştirilen bundan sonraki aşamalarda; ilgililerin tutuklanmaları, malvarlıklarına el konulması ve haklarında kovuşturmanın sürdürülmesini gerektirebilecek herhangi bir bulguya ulaşılamamıştır.

17 Aralık’ta koparılan onca gürültü patırtıdan sonra böyle bir kararın alınması ile ilgili olarak her şey söylenebilir belki ama adli mekanizmanın baskı altında kalarak böyle bir karar aldığı söylenemez. Yani, o dosyalarda hakikaten bir şeyler olsaydı, bu insanların serbest kalmaları mümkün olamazdı.

Adliyenin çalışmaları sürerken, AK Parti görevlerinden ayrılmak durumunda kalan eski bakanlarla ilgili bir Soruşturma Komisyonu oluşturulmasına önayak oldu ve böylelikle konunun TBMM’ce soruşturulmasına zemin hazırladı.

Adli mekanizmanın ‘takibata gerek yoktur’ kararı sonrasında, TBMM Soruşturma Komisyonu da oy çokluğu ile eski bakanların Yüce Divan’a gönderilmelerine gerek olmadığı kararını aldı.

Bunun teknik manası da şudur: Normal şartlar altında TBMM’yi, dolayısıyla Milletimizi temsilen bir savcı olarak görev yapan ve mahkemelerden daha geniş alanlara ulaşabilmesi mümkün olan Komisyon da, çalışmaları sonrası ilgili bakanların Yüce Divan’a gönderilmelerini gerektirebilecek bir şey olmadığı kararını verdi.

Komisyon üyesi iktidar milletvekillerinin taraf tuttukları, muhalefetten olan üyelerin vicdani olarak karar verdikleri iddiaları, anlamsız. Çünkü bu teknik bir çalışma ve esasları da Anayasa tarafından belirlenmiş.

TBMM Genel Kurulu’nda yapılan oylama, malum.

TBMM’deki 4 ayrı oylama sonucunda alınan neticeler; eğer adli süreç, Soruşturma Komisyonu raporu ve ek önergelerdeki hususlar TBMM tarafından kabule şayan bulunsaydı, bakanların Yüce Divan’a gönderilmesi kararı çıkabileceğine işaret ediyor.

Gizli olarak yapılacak oylama ile alakalı grup kararı almak ve üyelere telkinde bulunmak yasak olduğuna göre, netice üzerine değişik yorumlar yapmak da anlamsız.

CHP temsilcileri, 4 eski bakanın Yüce Divan’a gönderilip gönderilmemesi değil de, sanki Hükümet için güven oylaması yapılmış havasındalar. Bakanları Yüce Divan’a gönderme işini unutup, ‘gitmesinler’ şeklindeki oyların 276’nın altına düştüğünü, dolayısıyla iktidarın bir güvenoyu sorunu yaşadığını söylüyorlar.

Bir güvenoyu sorunu varsa şayet, bu kendileri ile ilgili oysa…

Netice: Her defasında yenilenlerin güreşe doymamaları, anlaşılabilir bir şey... Ama hiç değilse biraz olsun güreş öğrenseler…

Ekrem Kızıltaş – Haber 7

ekremkiziltas@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat