Koridor hayali…

2013’te resmen terör örgütü ilan etmiş olmasına rağmen, Türkiye’nin DAEŞ’e yardım ettiği iddiaları yaygın

  • GİRİŞ28.06.2015 09:32
  • GÜNCELLEME30.06.2015 09:04

Neler olup bittiği erbabına malum. DAEŞ neyin nesi, kimlerden oluşur, derdi nedir, Esat’la arası nasıldır, PYD’ye nasıl bakar; Suriye’nin, Irak’ın ve dahi bölgenin geleceği konusundaki ufku nedir gibi soruların cevapları karma karışık. Herkesin kendisine göre bir DAEŞ’i var yani.

2013’te resmen terör örgütü ilan etmiş olmasına rağmen, Türkiye’nin DAEŞ’e yardım ettiği iddiaları yaygın. Ve bu iddiaların temeli de son derecede basit: “DAEŞ Güneşin altındadır, Türkiye de; o halde Türkiye DAEŞ’E yardım ediyordur!..”

Avrupa ülkeleri de, havaalanlarından ellerini kollarını sallayarak çıkan insanların hesabını bile Türkiye’den sormaya çalışırken aynı mantığa sığınıyor. Dışarıdan ve içeriden birileri, ‘müddei iddiasını ispatla yükümlüdür’ şeklindeki evrensel kurala aldırmadan aynı sözü tekrarlayıp duruyorlar: Türkiye DAEŞ’e yardım etmediğini ispat etmeli. 

Nereden çıktığı ve nereye gideceği bilinmeyen DAEŞ, sır perdeleri arkasında iken, PYD’nin ne olduğu ve ne yapmaya çalıştığı sorularına bir türlü sıra gelmiyor. Oysa, PYD.

Kanlı canlı bir şekilde karşımızda olan PYD ile ilgili temel sıkıntı, söyledikleri ile yaptıkları ya da yapmaya çalıştıkları arasındaki farkla ilgili. Tıpkı HDP gibi PYD… Biliyorsunuz, silahlı unsurları devreye sokabildiği bölgelerde oyların tamamını almak için gerekeni yaparken(!), diğer bölgelerde inanılmaz demokrat bir görüntü verdi HDP. Ve kalpleri demokrasi aşkıyla atan(!) marjinal vatan evlatlarının da oylarını aldı..

Lafa geldi mi barış, demokrasi, özgürlük, insan hakları vb. gibi konularda mangalda kül bırakmıyor olsa da PYD, hakim olduğu bölgelerde kendisi gibi düşünmeyenlere hayat hakkı tanımamakla tanınıyor, malum.

Şimdi Rojava adı verilen bölgenin enine ve boyuna tahkimi ile meşguller. Bölgenin Doğu’da Kuzey Irak ve Batı yönünde de Akdeniz’e uzanabilmesi en büyük hayalleri gibi gözüküyor. Derinliği fazla olmayacak bu koridor, PYD ve tabii ki PKK açısından bir devlet, bölgedeki enerjinin Akdeniz’e sevki açısından da alternatif bir güzergah manasına geliyor, tabii olabilirse.

Koridor hayali tutarsa, oluşabilecek yapının bir Kürt Devleti sayılıp sayılmayacağı konusu karmaşık. Çünkü Rojava, PYD gibi düşünmeyenlerin göçe zorlandığı bir yer olarak biliniyor. Yani bu açıdan, Suriye’nin Kuzeyi’nde oluşturulacak bir koridor, bir Kürt devleti manasına gelmiyor. Suriyeli sığınmacıların bir bölümünün PYD’den kaçtıkları için ülkemizde olduklarını da unutmamak gerekiyor.

Halen koridor oluşturmak için yapılan faaliyetlerin, Türkmenlerin, Arapların ve PYD çizgisinde olmayan Kürtlerin bölgeyi terke zorlanmaları şeklinde yürütüldüğü de, malum. Salih Müslim oradan, HDP’liler buradan; bunun böyle olmadığını söyleseler de, birilerinin bir koridor hevesine kapıldıkları açık. Ve dahası belirli bir aşamaya kadar böylesi bir koridoru oluşturabilmek için Türkiye’nin desteğini alabilme konusunda akıllarına gelen her şeyi yaptıklarını ve yapabileceklerini söyleyebiliriz.

Kobani’ye yönelik son DAEŞ saldırısı sırasında çıkarılmaya çalışılan gürültüler bunun göstergesi. Amerikalılar ve YPG de dahil herkes aksini söylediği halde, HDP’liler tarafından işlenmeye çalışılan ‘DAEŞ saldırganlarının Kobani’ye Türkiye tarafından geldikleri’ iddiası, yeni bir 6-8 Ekim hazırlığı gibiydi.

Salih Müslim, ‘koridor filan yok’ diyor. Umarız öyledir. Özellikle yakın tarih, kimseye güvenerek bu türden girişimler yapmamaları gerektiğini ortaya koyan hatıralarla dolu olduğuna göre, böyle bir hayale kapılmamaları iyi olur tabii. Ancak, belirtiler aksini gösteriyor.

Belli ki bir taraftan DAEŞ’in, bir taraftan PYD’nin ve bir taraftan da ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin sahnelemeye çalıştıkları bir senaryo var. Çekimin beli aşamalarında bir araya gelerek beraberce soluklanıyor, kalan zamanlarda da savaşıyormuş gibi yaparak güya destanlar yazıyorlar. Ama belli ki esas mesele, bölgenin geleceğine yönelik derin hesaplar…

Salih Müslim’in de, HDP’lilerin de, Kandil’in de ve dahi onları öne sürerek birtakım şeyler yapmayı hesaplayan dış güçlerin asla unutmamaları gereken husus ise şu: Ne yaparsanız yapın, Türkiye Cumhuriyeti Güneyinde bir koridor açılmasına asla müsaade etmeyecektir...

Ekrem KızıltaşHaber 7

ekremkiziltas@gmail.com

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat