Bunun dışında bir yol ararsan başın beladan kurtulmaz ve başına arzu etmediğin türden işler gelir..." Bu şekilde konuşanlar söylemiyor olsalar da, arzu edilmeyen şekilde davranması halinde ülkemizin başına açılmaya çalışılan işlere destek oldukları da aşikar.
Özellikle son dönemlerde yaşananlara baktığımızda bunun böyle olduğunu rahatlıkla görebilmek mümkün.
Ama bu ülkenin gerçek evlatları da diyor ki: "Sen, kim ne derse desin büyük bir ülkesin ve büyük bir ülke gibi davranmak mecburiyetindesin. Çünkü 'gün gelir ve kendi kararlarımı kendim alırım' ümidi besleyerek zillet içerisinde yaşamanın sonu yoktur. Gün bu gündür ve geleceğimizin daha iyi olması, ancak kendi kararlarımızı almamız ve kendi yolumuzu takip etmemizle mümkündür!.." Bu şekilde konuşanlar da, gece gündüz demeden koşturuyor ve ülkenin hali ve istikbalinin daha iyi olması için gereken her ne ise onu yapıyorlar. Çünkü Rahmetli Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in "Sen bir devsin, yükü ağırdır devin! Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!" hitabı kulaklarında çınlıyor her birinin. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Çin, Endonezya ve Pakistan'a gerçekleştirdiği ziyaretler, iki ayrı Türkiye manzarasını bir kez daha netleştirdi.
Bir yanda ülkesinin geleceğinin daha iyi olabilmesi için her türlü adımı atan bir irade; öbür yanda ise, ülkemiz üzerine hesapları olan bir takım mihraklarla kol kola girerek istikrarsızlaşmamız için çabalayanlar.
Dünyanın şu anda ikinci ekonomisi olup belki bir on yıl sonra birinci ekonomisi olacak Çin, nüfus açısından en büyük İslam ülkelerinden birisi olan Endonezya ve kardeş Ülke Pakistan...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın devlet, hükümet yetkilileri ve işadamları ile beraber gerçekleştirdiği ziyaretler, Türkiye'nin Çin ve Endonezya ile olan siyasi, kültürel ve ekonomik münasebetlerinin daha yoğunlaşmasını temin edebilecek bir dizi görüşme ve anlaşma ile neticelenir, geleceğe yönelik ümitleri daha da kuvvetlendirirken, birileri de Türkiye'nin için karıştırmaya devam ediyorlardı.

Yazının tamamı için tıklayınız...