Evdeki hesap çarşıya uyacak mı?..

  • GİRİŞ29.08.2015 09:42
  • GÜNCELLEME31.08.2015 07:55

CHP ve MHP’nin Anayasa gereği kurulması gereken Seçim Hükümeti’ne bakan vermeme konusundaki inatları, bu partilerin 1 Kasım seçimlerine yönelik hesapları ile ilgili idi şüphesiz.

AK Parti’yi, tekrar seçimi istediği için hükümet kurmaya yanaşmadığı iddiasıyla suçlayacaklarına kesin gözüyle bakılan her iki parti de, listelerine AK Parti’nin HDP’nin de içinde bulunduğu bir Seçim Hükümeti kurmuş olmasını da ekleyecekler anlaşılan.

7 Haziran’dan sonra bütün olup bitenler milletimizin gözleri önünde cereyan ettiği için: ‘Bir hükümet kurulabilmesi için bütün gücüyle çalıştığı halde, hükümetin kurulamaması konusunda AK Parti’nin suçlanmasına kim inanır?’ sorusu aklımıza gelebilir... Haklı bir sorudur bu: MHP’nin, herhangi bir koalisyona girmeme kararını 7 Haziran akşamı açıkladığı ve bu kararında direndiği herkesin malumu. Seçimin galibi havasına giren CHP’nin, AK Parti’ye gücüyle mütenasip olmayan tekliflerde bulunarak, muhtemel bir koalisyonu imkansız hale getirdiği de keza...

Her nasıl olursa olsun, bir seçime gidiliyorsa, Anayasa’nın bu hal için gerekli gördüğü ‘Seçim Hükümeti’ne bakan vermeyen partilerin, AK Parti’yi HDP’nin de içinde olduğu bir hükümet kurmakla suçlamasının mantıksız olacağını da düşünebiliriz. Doğrudur; Seçim Hükümeti’nin bu şekilde kurulmasının sebebi, CHP ve MHP’nin Anayasal görevlerinden kaçmasıdır çünkü…

Bunlar işin makul ve mantıklı yanı. Ancak, parti tutmanın bazen futbol takımı tutmak gibi olabildiğini ve muhtemelen her iki partinin de buna güvendiklerini, unutmamak gerek.

Tuğrul Türkeş’in bakanlığı kabul etmiş olması sebebiyle MHP’nin hesaplarında bazı şaşmalar olacağı kesin olsa da, her iki parti, gerek bir hükümet kurulamayıp tekrar seçime gidilmesi ve gerekse HDP’nin de içinde olduğu bir seçim hükümeti kurması sebebiyle AK Parti’yi köşeye sıkıştırmaya çalışacaklar belli ki.

Yani CHP ve MHP’nin 1 Kasım seçimlerine yönelik olarak yapacakları propaganda için evde yaptıkları hesaplarının arasında bu hususların da olduğu, kesin gibi. Hükümet kurma çalışmaları sırasındaki tavırları ne ise ama tartışmasız her partinin yer alması gereken bir seçim hükümetinde bile yer almamaları, bunu gösteriyor.

7 Haziran seçimlerinin hemen ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mevcut oy oranından rahatsız olduğu ve AK Parti’nin oylarının artacağına inandığı için bir tekrar seçimi zorladığı şeklindeki haberlerin dış ve iç basında yaygın bir şekilde yer alması da, bu günlere hazırlık içindi muhtemelen.

Tek başına iktidarı kaybetmiş olsa da AK Parti’nin seçimin açık ara galibi olması, birilerinin tam olarak istediği netice değildi belli ki. Muhalefet blokunu hükümet kurmaya ikna edemeyince, AK Parti’yi CHP’nin isteklerinin baskın olacağı bir koalisyona razı etmeye çalıştılar, bu da olmadı. Şimdi, onlar için tek yol kalmış gibi: Bütün güçlerini kullanarak, yalanlar üzerine inşa edecekleri propagandalarla 1 Kasım’da AK Parti’nin oylarını biraz daha düşürmeye çalışmak…

Yalanlar üzerine bina edilecek kampanyaların tutup tutmayacağını, hep beraber göreceğiz.

Atalarımız, ‘evdeki hesap çarşıya uymaz’ sözünü boşuna söylememişlerdir herhalde…

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat