Ya kafayı yemişler, ya da…

  • GİRİŞ05.09.2015 11:05
  • GÜNCELLEME07.09.2015 07:35

 Bu türden hassalara en fazla sahip olması gerektiğini söyleyebileceğimiz ve ilk bakışta öyle imiş gibi gözüken bazı ‘okumuş’ çocuklar, tabir caizse ‘kafayı yemiş’ durumda…

Son olay, ülkemizden Yunanistan’a geçmek için bindikleri botun batması sebebiyle hayatlarını kaybeden iki kardeş. Ve özellikle de bunlardan 3 yaşında olan birisi: Aylan.

Kobanili bir ailenin, mülteci olarak bulundukları Türkiye’den çok daha iyi hayat şartlarına sahip olabileceklerini zannettikleri batılı ülkelere gidebilmek için bot ya da tekneyle denizi geçmeye çalışırlarken yaşadıkları bir facia ile karşı karşıyayız.

Aylardır yaşanan benzerleri gibi, bu facianın sebebi de, batılı ülkelerin mülteci alma konusunda işi ağırdan almaları ve ancak kaçak yollarla topraklarına girmeyi başarabilenlerin taleplerini değerlendirmeye tabi tutmaları.

İki milyona yakın mültecinin bulunduğu Türkiye’ye gelip, kamplarda hayatlarını sürdürenler arasından kendileri açısından uygun gördükleri az sayıda insanı seçerek, güya mültecilere kucak açıyor Avrupa ülkeleri.

Diğer yol ise, Avrupa Birliği’ne üye herhangi bir ülkeye yaşadışı yollardan girmeyi başarıp iltica talebinde bulunmak. İşte tam da bu sebeple Akdeniz ve Ege Denizi’nde yaşanan facia haberleri ile karşılaşıyoruz hemen her gün.

Yaşadıkları yerlerden koparılan ve zor şartlarda hayatlarını sürdürmek zorunda kalınca da, daha iyi bir hayat ümidi ile insan kaçakçılarının pençesine düşenlerin ne kadarının başarabildiklerini öğrenemiyoruz. Ama başaramayanların hikayesi, kıyıya vuran cesetler sayesinde öğreniliyor.

Aylan Bebekle ilgili olay da bunlardan birisi ve dünya çapında yayılan fotoğrafı sebebiyle de, en çarpıcı olanlarından...

Suriye’deki iç savaş sebebiyle milyonlarca Suriyeli kardeşimiz mülteci konumunda. Bunlardan bir kısmı ülke içinde güvenli olduğunu düşündükleri bölgelerde, büyükçe bir kısmı da komşu ülkelerde hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Bu cümleden olmak üzere 2 milyona yakını da Türkiye’de.

Suriyeli mültecilere yardım edilmesi gerektiği konusunda mangalda kül bırakmayan batılı ülkelerin tamamında bulunduğu rivayet edilen mülteci sayısı ise 200 bin.

Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılarla alakalı olarak harcadığı rakam 6 milyar dolar civarında iken, zengin ve müreffeh batılı ülkelerin tamamının bu işe katkısı da hepi topu 300 milyon dolar.

Eğer konuyla ilgili birilerini suçlamak gerekiyorsa, mülteciler konusundaki anlamsız tavırları sebebiyle Batılı ülkelerden başlamak gerekmez mi öncelikle?..

Türkiye 2 milyona kucak açmışken, neden onların yüzler ya da en fazla binlerle ilgili rakamlarla uğraştıklarını sormak gerekmiyor mu mesela?.. Ülkemizde yaşayan mültecilerin biraz daha rahat bir hayat yaşayabilmeleri için, neden gerektiği ölçüde maddi katkıda bulunmaya yanaşmadıklarını sorgulamak ya da?..

Aylan’ın ailesi Kobanili... Kobani, birilerinin demokratik bir cennet kurdukları ya da kuracaklarını iddia ettikleri yerin adı değil mi?.. Aylan Kürdi’nin ailesinin, Kobani’ye gitmek yerine, neden batı ülkelerine gitmeye çalıştığı konusuna da kafa yormak gerekmez mi?..

Sorumluluk silsilesinin vardırılması gereken nihai nokta ise, kendi halkına karşı savaşan diktatör Esed!..

Sorumlulukla ilgili listeyi daha da uzatabilir; İran’ı, Rusya’yı ve bazı bölge ülkelerini de işin içine katabilirsiniz. Ama sorumluluk listesinin hiçbir yerinde, kendisine sığınan gelen herkese kucağını açan ve onlara yardımcı olmak için büyük bedeller ödemekten çekinmeyen Türkiye’yi zikredemezsiniz...

Aylan’ın ailesi ve diğerlerinin yaşadığı facialar için Türkiye’yi ya da yöneticilerini suçlamaya cüret edenler ‘kafayı yemiş’ değillerse şayet, ihanet içerisindeler. Hangisinin daha vahim olduğuna da, siz karar verin…

Yorumlar1

  • çözüm 8 yıl önce Şikayet Et
    aynı şeyi karşı taraf sizin için diyor... kime inanalım
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat