Latin Amerika nire, Türkiye nire!..

'Yiyip içtiğin senin olsun, gezip gördüğünü anlat' denir.

  • GİRİŞ08.02.2016 10:31
  • GÜNCELLEME08.02.2016 10:31

Ancak, hepi topu 5-6 güne sığan ve Latin Amerika'nın 3 ülkesini yani Şili, Peru ve Ekvador'un yanında Senegal'i de kapsayan bir gezi ile ilgili olarak, gezip görülenler yerine yiyilip içilenleri anlatmak herhalde daha kolay...

Nefes kesici bir yolculuk...

İstanbul'dan hareketle, Dakar'da verilen kısa bir mola ve ardından Santiago.

Karşılama, heyetler arası ve ikili görüşmeler, ziyaretler, ayrıca DEİK işadamları heyetinin düzenlediği toplantılara iştirak . Derken Santiago'dan Peru'nun başkenti Lima'ya hareket. Aynı şekilde görüşmeler, ziyaretler ve yine ayağının tozuyla Ekvador Quito'ya geçiş. Halkın da iştirak ettiği sıcak bir karşılamadan sonra yine görüşmeler... Quito'dan yola çıkıp Dakar'da Senegal Devlet Başkanı ile çalışma kahvaltısı sonrası İstanbul'a hareket...
İlk bakışta, ne geziymiş denilecek gibi olsa da, bu kadar kısa süre içerisinde bunların yapılması, hiç ama hiç kolay değil. Cumhurbaşkanımızın Dakar İstanbul arasındaki sohbette söylediği: 'Sizler hiç değilse gezip görebildiniz, biz toplantıdan toplantıya koştuk' mealindeki sözleri ise konunun bir başka tarafı.

Bir kısım medya konuya Ekvador'da yaşanan küçücük bir olayın penceresinden bakmayı tercih etmiş olsa da, Latin Amerika gezisi, Türkiye'nin geleceği açısından büyük öneme sahipti.

Şili, Peru, Ekvador ve Senegal'le var olan ilişkileri hemen her açıdan geliştirmek, ticaret hacmini mümkün olduğu kadar artırmak, söz konusu ülkelerle çeşitli sahalarda ortak faaliyet imkanları aramak için yapılan bu gezi de, daha öncekiler ve inşallah bundan sonra gerçekleşecek benzerleri gibi, Türkiye'yi her gün bir adım daha ileri taşımaya gayret etmenin ifadesi. 

Lima'da Türk malı porselen tabaklar... 

Türkiye'den bu kadar uzakta bulunan bu ülkelerden ne çıkar şeklinde bir soru akıllara düşebilir belki. Ancak Peru'nun başkenti Lima'da okyanus kenarındaki bir balık lokantasında Sabah Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak önünde bulunan tabağın arkasını gösterdiğinde, bu tür faaliyetlerin ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha anladık: Tabaklar Türkiye'nin bir porselen firmasının (Güral) imzasını taşıyordu... Lima sahilinde bir lokantadaki Türkiye malı porselen tabaklar, 'Peru nire, Türkiye nire' demenin anlamsızlığını hatırlattı hepimize.

Sofrada bulunan tabak dışındaki porselen eşyanın Çin mali olması da, bu konuda çeşitleri artırarak pazar kapma konusunda daha çok çalışmamız gerektiğini...

Latin Amerika ve Senegal'ı kapsayan gezi ile ilgili gelişmeleri de, Cumhurbaşkanımızın İstanbul'a inmeden önce söylediklerinden özetleyerek aktaralım: "Şili, kendisiyle serbest ticaret anlaşmamızın zaten olduğu bir ülke. Peru'yla da serbest ticaret anlaşması için dördüncü etap çalışmalarını bitirdik, beşinci etap çalışmaları da mayıs gibi yapılacak. Ekvatorla da benzer bir çalışma içerisindeyiz. Senegal'le yaptığımız görüşmeler de çok verimli geçti..." Birileri ülkemizin önünü kesmek için ellerinden geleni yapadursalar da, kervan yürüyor...

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat