Çalışın, sizin de olur....

  • GİRİŞ18.08.2017 07:34
  • GÜNCELLEME18.08.2017 07:34

Gıpta etmekle kıskanmayı hatta haset etmeyi birbirine karıştıran vardır muhakkak. Gıpta etmeyi 'birisinde olan güzel birtakım şeylerin kendisinde de olmasını istemek' olarak tarif edersek, fena bir özellik değildir denilebilir. Bu, kişiyi çalışarak gıpta ettiği ya da imrendiği şeye ulaşmaya sevk edebilecek bir haldir de üstelik.
Ama 'başkasında olan birtakım şeylerin kendisinde de olmasını ama onda olmamasını istemek' manasına kullanabileceğimiz kıskançlık pek matah bir huy olmasa gerek...
Kıskançlık ve haset aynı şey midir, yoksa haset kıskançlığın birkaç adım ötesi midir konusu ise yoruma bağlı.
Şöyle bir tanımlama denemesi yapabiliriz belki: Birisinde olan güzel birtakım şeylerin onda olmakla beraber kendisinde de olmasını istemeye gıpta etmek; bu şeylerin kendisinde olmasını isteyip onda olmamasını istemeye kıskançlık ve o şeylerin kendisinde olmasını istemeyip, o kişide de olmamasını şiddetle arzu etmeye de haset etmek diyebiliriz...
Özeti de şu: Onda şu var, keşke bende de olsa, gıpta... Onda olan onda olmayıp bende olsa, kıskançlık... Bende olup olmaması önemli değil ama onda da olmasa ise haset...
AK Parti'nin 16. yılı ile ilgili olarak siyasi partilerin yöneticileri, mensupları ve medyadaki taraftarları tarafından yapılan yorumlarda AK Parti'ye yönelik takdir ve tebriklerin yanında gıpta, kıskançlık ve haset duyguları da kendisini belli ediyordu, tabii olarak.
Türkiye hatta dünya siyaset tarihinde benzeri görülmeyen bir olgu AK Parti.
Kuruluşundan bir yıl sonra girdiği ilk genel seçimlerde tek başına iktidar olmuş ve bundan sonra yapılan bütün yerel ve genel seçimlerde de oylarını artırarak yoluna devam etmiş. 16 yıl sonra gelinen noktada da, halen alternatifi olmayan bir parti.

NAZAR ETME, NE OLUR...

Medya, siyaset ve cunta destekli rantiyenin yıllardır sürdürülen hortumlamaları sebebiyle 2001'de devlet gemisi açısından denizin bittiği bir aşamada kurulmuştu AK Parti. Yeni ancak derin tarihi kökleri bulunan bir anlayışa sahip olmanın yanında, insanımız gibi düşünen ve onun gibi yaşayan bir kadrosu vardı.
2002'de girdiği ilk seçimde iktidara gelince, başkalarının ne düşündüğü ve ne istediği değil, bu ülke insanının neye ihtiyacı olduğu ve neler yapılabileceği temelini esas alarak çalıştı AK Parti. Bu da bundan sonraki bütün seçimlerde yükselen bir grafik getirdi.
Genel seçimlerde 2002'deki % 34.42, 2007'de % 46.58, 2011'de 49.9 ve farklı bir durumun yaşanarak 40.9'la neticelenen 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından 1 Kasım 2015'te de % 49.5 olarak gerçekleşti. Yerelde 2004'te % 41.67 ile başlayan yolculuk 2009'da % 38.8, 2014'te ise % 43.2 oldu.
Bu süreçte yapılan referandum, Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi konularda da kazanan AK Parti oldu.
İktidarda olan partilerin yükselişle başlasalar bile sonrasında çeşitli sebeplerle aşağı doğru bir grafik izlemesi, Türkiye ve dünya siyasi hareketlerinin genel gerçeği. Ancak AK Parti birçok konuda olduğu gibi bu konuda da bir istisna ve belli ki bu durumu devam ettirme kararlılığında.
Gıpta edenler ne ise ama kıskananların ve haset edenlerin canını sıkan hususlardan birisi de bu. Oysa AK Parti'nin tam olarak ne yaptığı konusuna odaklanıp onun yaptığı gibi yapmaya çalışsalar, kıskanmaları veya haset etmelerine gerek kalmayacak belki de...
Nazar dediğimiz olayın kısmen haset kaynaklı olduğu ve nazar edilene zarar verme ihtimali olsa bile, haset sahibine de zarar verdiği söylenir...
Söylenecek çok şey var. Ancak bunları sonraya bırakıp, şimdilik şununla yetinelim: 'Nazar etme ne olur; çalış, senin de olur!..'

.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat