İslamcılar demokrat olmak zorunda mı?
- GİRİŞ21.12.2012 09:22
- GÜNCELLEME21.12.2012 09:22
Ancak özellikle de Tunus ve Mısır'da yaşanan gelişmeler sebebiyle; ‘İslamcılar demokrat mı değil mi' şeklinde başka bir tartışmanın yakında başlayabileceğine dair emareler kuvvetleniyor.
Tartışmanın teorik zeminini ‘İslam ve demokrasi' teşkil edecek olsa da; işin, seçimlerle işbaşına gelen ve gelecek olan İslamcılar demokrasiye ne kadar uygun davranacaklar ya da böyle davranabilecekler mi şeklinde ameli bir tarafı da var.
Tabii ki burada sözü edilen ‘demokrasi'nin, konu hakkında fikir beyan edecek hemen her kişiye göre değişkenlikler arz ettiğini hatırlatmaya gerek yok.
Uzunca süredir diktatörlükle yönetilmiş ülkelerde idareyi ellerine alan ve alacak olan Müslümanlar, başta kendi ülkeleri olmak üzere, dikkatle izlenecekler. Ağırlıklı olarak da, bir an evvel ayaklarının sürçmesini bekleyen ve hatta dileyenler tarafından.
Bu insanların diktatörlük döneminde neler yaptıkları, ayrı bir konu. Bugünlerde Mısır'da yaşananlar konusunda takındıkları tavır da öyle…
Zaten karşı olanları bir kenara bırakacak olursak, İslamcıların sağlayabileceği muhtemel başarılar sebebiyle ürküntü duyan kesimlerin de insafsız bir eleştiri sağanağına hazırlandıklarını, şimdiden söyleyebiliriz.
Söylemeye çalıştığımız şeyin en taze örneği Mısır'da yaşandı ve halen de yaşanıyor.
İşbaşına geldikten sonraki 5 aylık süre içerisinde Mısır'ın yıllardır biriken problemlerini halledip; işsizlik, pahalılık, eğitim, sağlık, vb. konularda beklenen adımları atamadığı (!) şeklindeki suçlamalar, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye yönelik muhalefetin en ciddi argümanları arasındaydı. Tahmin edilebileceği gibi bu suçlamalar, esas meseleleri gözden gizlemek için kullanılan bahanelerdi.
Yarın yapılacak ikinci tur referandum oylaması da birincisi gibi olumlu gerçekleşirse, Mısır'ın ve Mısırlıların rahat bir soluk alabileceğini söyleyebiliriz.
Eski yapının devamı olarak, sistem üzerindeki vesayetlerini sürdürmek niyetindeki ordu ve özellikle de yargının sahip olduğu imtiyazların önemli bir bölümünü iptal eden hükümler ihtiva eden taslak, Mısır Anayasası olarak kabul edildiği takdirde, problemler tümüyle bitmiş olmayacak şüphesiz.
Ancak güçlerini kaybetmekten korkan kesimlerin oluşturmaya çalıştıkları kaos ortamından biraz uzaklaşacak olan Mısır'da, en azından bundan sonra daha sağlıklı adımların atılabileceği de açık.
Mısır ve Türkiye arasında benzerliklerin çok olduğu bilinir. Türkiye'de uzun süren ve halen de tam olarak neticelenmemiş bir vesayetle mücadele mevzuu var, malum. Mısırlılar ülkemizde yaşananlardan ders aldılar mı bilmiyoruz, ama oradaki gelişmelerin bize nazaran biraz daha hızlı seyrettiği bir gerçek.
Mursi; akıl almaz bir kast sistemi oluşturmuş yargı mensupları, ekonomik gücü elinde bulunduran ordu, Mübarek yanlıları, liberaller, solcular ve başkalarından oluşan kökten karşıtlarla uğraşmıyor sadece. Bunun yanında, temelde aynı şekilde düşünüyor olmakla beraber, yapabildiklerini ve yapmaya çalıştıklarını yetersiz bulan bir kesimle de uğraşmak zorunda.
Türkiye, Tunus, Mısır… Eksik ve gedikleri ile bu ülkeler ve yarın inşallah başkaları… ‘Halka hizmet Hakk'a hizmettir' düsturunu esas alan kadroların işbaşına gelmeleri ve başarılı olmalarından ürkenler hoşlanmasalar da, bölgemizdeki ülkelerin büyük bir çoğunluğu orta ve uzun vadede bu yolun yolcusu…
İslamcıların demokrat olup olmadıklarını ya da olup olamayacaklarını sorgulamaya hazırlananların, ortak bir demokrasi tanımı bulup bulamayacaklarını bilmiyoruz.
Bildiğimiz şudur: İslamcılar'ın neyi nasıl yapacakları konusundaki referansları, demokrat olduklarını zannedenlerinkinden çok daha kuvvetlidir...
İslamcılar, ille de birilerinin anladığı manada demokrat olmak zorunda değiller…
Ekrem Kızıltaş - Haber7
ekremkiziltas@gmail.com
Yorumlar4