Gazeteci!

Gezi Olayları’nda eylemcilerin arasındaydı. Destek verdi, onlarla aynı fotoğraf karelerinde yer aldı.

  • GİRİŞ03.05.2015 08:56
  • GÜNCELLEME03.05.2015 08:56

Taşlı, sapanlı, molotoflu eylemcileri koruyup kolladı. Sonra Tarık Akan gibi bazı isimlerle yurt dışında bir panelde boy gösterdi. Türkiye’nin yabancılara jurnallendiği o toplantıda  “elde silah sabaha kadar nöbet tutmaktan” bahsetti. 

Şimdi de “Büyük Firar” başlığı ile bir yazı dizisi hazırlamış. Mahir Çayan ve arkadaşlarının 44 yıl önce tünel kazarak cezaevinden kaçışının hikayesini kaleme almış. 
Kim bu Mahir Çayan? 
Marksist-Leninist Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (THKP-C) Lideri. Örgütün geçmişi kanlı terör olayları ile dolu. Bu ülke çocuklarının pek çoğu, o örgütün kahpe pusuları ile hayatını kaybetti. 
Çayan’ın giriştiği eylemlere bakın: 
- Ankara Ziraat Bankası Küçükesat Şubesi soygunu. 
- İstanbul Türk Ticaret Bankası Erenköy Şubesi soygunu. 
- İş adamları Mete Has ve Talip Aksoy’un kaçırılarak fidye istenmesi. 
- İstanbul’da İsrail Başkonsolosu Epraim Alrom’un kaçırılarak öldürülmesi. 
- İstanbul Maltepe’de 14 yaşında bir kız çocuğu olan Sibel Erkan’ın rehin alınması. 
- Ordu’nun Ünye ilçesindeki radar üssünde çalışan üç İngiliz teknisyenin rehin alınması. 
Doğal olarak su testisi su yolunda kırıldı. Mahir Çayan sonunda Tokat-Kızıldere’de askerle girdiği çatışma sonunda ölü olarak ele geçirildi. Ancak, kurduğu terör örgütü kan ve can almaya devam etti. 
Sözün kısası… Mahir Çayan amaca ancak silahlı mücadele ile ulaşılacağına inanan bir terörist. 
Ama yazı dizisinin anonslarına bakılırsa, adeta kutsal ve yüce bir kişilik. Kendisinden “devrimci” olarak bahsediliyor. Çünkü, yazı dizisini kaleme alan kişi, Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü Can Dündar
Daha önce attığı adımlara, Gezi Olayları sırasında verdiği fotoğraflara, kimliğine ve kişiliğine bakınca çok doğal! Ortada yadırganacak bir durum yok. 
* * *
Yazı dizisinin şu anonslarına bakın… 
“Özgürlüğe çıkan karanlık tünel, 44 yıl sonra gün ışığına çıkıyor.” 
Olay “firar” değil, bir özgürlük eylemi! “Karanlık Tünel” ifadesi de herhalde onları cezaevine koyan zihniyeti temsil ediyor! 
Ve anonsta şu ifade de yer alıyor: 
“Eylem, Türkiye solunun iki büyük örgütünün ve ordu içindeki devrimci subayların işbirliği ile hazırlanmıştı.” 
Kanlı bir terör örgütü ancak bu kadar parlatılıp yaldızlanır! Bir terör örgütü olan THKP-C, Türk Solu’nun büyük örgütüymüş! Ordu içinde silahlı ihtilal hayalleri kuran bir takım askerler de “devrimci” subaylarmış! 
Yazan “gazeteci” Can Dündar olunca yine ortada yadırganacak bir durum yok. Meşrebinin gereğini yerine getiriyor! 
Hiç unutmuyorum, 1980 öncesi Mamak Askeri Cezaevi’nden bir başka büyük firar daha gerçekleşmişti. Ülkücü İsa Armağan ve Mustafa Pehlivanoğlu, onca güvenlik tedbirine rağmen, Mamak’tan tereyağından kıl çeker gibi ellerini kollarını sallayarak dışarı çıkmışlardı. 
O olayın hikayesi, gazetecilik açısından bakıldığında çok daha ilginç. Ama Can Dündar’ın hiç ilgisini çekmez. Çünkü, onlar Can Dündar’ın çok sık kullandığı ifade ile Faşist; bir başka ifade ile de düşman! 
* * *
İşte bizde bazı gazeteler böyle insanların elinde. İşte o yüzden 1 Mayıs olaylarında boy gösteren, yüzleri maskeli ve elleri molotoflu demokrasi karşıtları kutsanıyor. Bunun için vandallar göklere çıkarılırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan için “korkak” başlıkları atılıyor. 
Gelen istihbarat bilgilerine bakılırsa, DHKP-C denilen kanlı terör örgütü, militanlarını İstanbul’a kaydırıyor. Sansasyonel terör eylemleri planlıyor ve seçim öncesi sokakları terörize etme hayalleri kuruyor. 
Dileriz başarılı olamaz… 
Ama ya maazallah bu milletin içini acıtacak bir eylem ortaya koyarsa? Ya alınan tedbirlere rağmen bir boşluk bulursa? Ya yine kan dökülürse?.. 

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat