Koalisyon!

  • GİRİŞ05.07.2015 09:47
  • GÜNCELLEME05.07.2015 09:47

Ya AK Parti-CHP ya da AK Parti-MHP koalisyon hükümeti kurulacak. Olmazsa Türkiye yeniden bir genel seçime gidecek. 

Şimdi bakıyorum da basında “koalisyon nedir”, “geçmiş koalisyonlar ülkeyi nasıl idare etti” sorularına cevap türünden haberler ve yazı dizileri yapılıyor. 
Bu da bir ihtiyaç. Çünkü, Türkiye koalisyonları geride bırakalı yaklaşık 15 yıl oldu. 30 yaşın altındaki seçmen koalisyonun ne olduğunu pek bilmiyor. İşte bu yüzden 7 Haziran gecesi ortaya çıkan sonuç üzerine Google’da en fazla aranan ve sorgulanan kelime “koalisyon”  oldu. 
* * *
Henüz koalisyon ortaya çıkmadı; ama… 
Bir kısım seçmen unuttuğu günleri hatırladı, bazıları da hiç yaşamadığı koalisyon gerçeğinin ne olduğunu şimdiden görmeye başladı. 
Türkiye’de 2002 seçimleri ile birlikte koalisyon dönemleri kapanmadan önce iktidarda 57. Hükümet vardı. DSP, MHP ve ANAP arasında oluşturulmuştu. Başında da Bülent Ecevit yer alıyordu. 
Şimdi kimse kalkıp aksini iddia etmesin. Bizzat yaşadım, kelimenin tam anlamı ile “kara günlerdi” onlar… 
Ülkenin başında ayakta zor duran, güçlükle hareket eden ve on dakika önce konuşulanları unutan bir Başbakan vardı. Gazi Orduevi’ndeki bir 30 Ağustos resepsiyonunda sol kulağına eğilip bir şeyler söylemiştim. Hiçbir tepki vermemesi üzerine, eşi Rahşan Ecevit sağ kulağını işaret etmişti. Çünkü, kulaklık o kulağındaydı. Sağ tarafa geçip, söylediklerimi tekrarlamak zorunda kaldım. 
Maalesef durum buydu!.. 
Buna rağmen “koalisyon uyumu” uğruna herkes bu durumu görmezlikten geliyor ve bu vahim tabloyu örtmeye çalışıyordu. 
* * *
Peki, gerçekten bir uyum var mıydı? Ne gezer, her kafadan ayrı bir ses çıkıyor, herkes tabiri caizse birbirine “kazık atmaya” çalışıyordu. 
Moskova’daydık. Gündemde Mavi Akım vardı… 
Otelin lobisinden içeri girdiğimde MHP’li bakanlardan Hüsnü Yusuf Gökalp ile Şuayip Üşenmez, bir köşede oturuyorlardı. Morallerinin oldukça bozuk olduğu yüzlerinden okunuyordu. 
Biraz konuşunca mesele anlaşıldı. ANAP’lı bakanlar, MHP’li ortaklarını by-pass etmişlerdi. Başbakan Ecevit’i adeta kaçırıp, Mavi Akım görüşmelerine götürmüşlerdi. Ben de “aman duymasınlar” diye MHP’li bakanları diğer gazeteci arkadaşlardan kaçırdım. Ertesi gün olay Akşam Gazetesi’nde tam sayfa yer alınca, koalisyon gider-gelir gibi oldu. Ancak, daha sonra koalisyon hükümetlerinde yaşanan “basit vakalardan” görüldüğü için üzeri kapatıldı! 
O koalisyonun bir “ithal bakanı” vardı. Geniş yetkilerle donatılmıştı, o dönemde sık sık yapılan “liderler zirvesine” bile katılıyordu. MHP’liler ise zaman zaman isyan ediyorlardı: 
-Kemal Derviş, en kritik anlarda toplantıdan çıkıyor, Amerika’daki bazı telefonları arıyor, Dünya Bankası yetkilileri ile görüşüyor; sonra da gelip koalisyona ayar vermeye çalışıyor. 
MHP’li Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, Kemal Derviş’e bayrak açacak oldu. Ama milletvekili bile olmayan, kabineye Meclis dışından monte edilen “ithal bakan” Kemal Derviş öylesine güçlüydü ki, MHP, Öksüz’ü değiştirmek, görevden almak zorunda kaldı. 
O koalisyon, ülkeye peş peşe iki ekonomik kriz yaşattı… 
Devalüasyonlar yapılıyor, bizler millet olarak bir gecede fakirleşirken, Merkez Bankası Başkanı’nın alınan karar öncesi dolar depoladığı ortaya çıkıyordu. 
Gecelik faizler yüzde 3 bin-5 binlerle ifade ediliyordu! 
Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz ise, “aman koalisyon bozulmasın” diye her türlü çabayı gösteriyordu. 
* * *
Yerim yok ki yazayım. Biz o koalisyon döneminde de, öncekilerde de neler yaşadık neler!... Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un dediği şekilde “at pazarlığı” gibi koalisyon pazarlıkları yapılıyor; “o bakanlık benim, bu bakanlık senin” ya da “şu genel müdürlük benim, diğeri senin” diyerek paylaşımlar gerçekleştiriliyordu. Birinin “ak” dediğine diğerinin “kara” demesine rağmen ülkeyi yönetiyorlardı. 

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat