Küstah, yalancı, muhteris…

  • GİRİŞ29.11.2015 11:13
  • GÜNCELLEME29.11.2015 11:13

Putin özür bekliyor, Vladimir Jirinovski gibi tipler hızını alamayıp “savaş” ilan ediyor; İstanbul’a “atom bombası atmaktan” söz edebiliyor. 

Birkaç sağduyulu yaklaşım hariç, hepsinin ortak noktası aynı: 
-Biz haklıyız. 
Çünkü, “Hak” kavramına farklı bakıyorlar. “Hak haklının” değil, “hak güçlünün” düşüncesiyle hareket ediyorlar. Ruh hali bu olunca, doğal olarak küstahlık da beraberinde geliyor. 
Duydunuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı. Defalarca yapılan Türkiye’nin iyi niyetli uyarılarının ardından, Antalya’da G-20 zirvesinde, Rusların verdiği cevabı kamuoyu ile paylaştı:
-Uçaklarımızın sınır ihlalini misafirlik olarak kabul edeceksiniz. 
Küstahlığın boyutuna dikkat edin! “Edeceksiniz” diyor, dayatıyor! Mecbur tutuyor, hükmetmeye çalışıyor. Türkiye’yi, kan ve gözyaşı üzerine yeniden dizayn ettiği Çeçenistan, Erdoğan’ı da emir eri gibi davranan Kadirov sanıyor! 
Adeta, “Senin egemenlik hakkın umurumda değil” diyor. Türkiye’yi ve Türk Milletini aşağılıyor. Ortaya koyduğu güç karşısında eğileceğimizi, teslim olacağımızı düşünüyor. 
Zaten gösterdiği tepkiler biraz da bu yüzden!.. 
ABD ve NATO’nun pısırık tavrının da etkisi ile kendisini “bölgenin sahibi ve ağabeyi” olarak görüyor. Egemenlik hakkımızı kullanmamızı kabul edemiyor, “nasıl olur” diyor? 
Gösterilen histeri nöbetlerinin sebebi, içine girdiği ruh hali! 
* * * 
Rusların biraz da genlerinde var bu tür tavırlar. “Hasta Adam” denildiği dönemde, Çar 1. Nikola, Osmanlı’nın üzerine hırs ve ihtirasla saldırmış, planladığı sonucu alamayınca da dengesini yitirmişti… 
Önce, 5 Ocak 1854’te Çatalca’da bozguna uğradı. 
Ardından, 17 Nisan 1854’te Kalafat çarpışmaları Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlandı. 
Bunu, 8 Temmuz 1854’teki Yer Köyü Muharebesi’nde 6 bin Rus askerinin öldürülmesi izledi. 
Çar Ordusu yeniden saldırdı. 20 Eylül 1854’te Alma’da 7 bin ölü, 600 esir verdi. 
5 Kasım 1854’te daha büyük bir bozgun geldi. İnterman’da, 10 bin Rus askeri öldü, 850’si esir alındı. 
Son olarak Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa, Gözleve’de süngü muharebesi ile Rusları perişan etti. 
Çar’ın uykuları kaçtı. Gece sayıklamaya başladı. Başını yumruklayarak gezinen bir meczuba dönüştü. Nihayet doktorundan aldığı zehirle intihar etti. 
Ruslar, bugün de benzer bir ruh hali içindeler. “Hak, hukuk” filan düşündükleri yok aslında. “Nasıl olur” diyorlar: 
-Nasıl olur da Türkler uçağımızı düşürme cüretini gösterir! 
* * *
Bir yandan “dostluktan” ve “arkadan hançerlenmekten” söz ediyorlar. Diğer taraftan Suriye’deki varlıklarını “Esad davet etti, geldik” sözleri ile izah ediyorlar. 
Alay eder gibi! 
Destek verdikleri, daveti üzerine geldiklerini söyledikleri adam, Türkiye’nin düşmanı. Aynı zamanda binlerce Suriye vatandaşının katili. Ayrıca, halen Türkmenlerin üzerine bomba yağdırıyor, soydaşlarımızı öldürüyor, masum insanları katlediyor. 
Suriye yönetimi ile Türkiye arasında büyük çıkar çatışması var. 
Rusya ise, kendi ifadesi ile Esad’a destek veriyor. Birlikte katliamlar gerçekleştiriyor. Binlerce kilometre öteden gelip, sınırımızda Türkiye’nin çıkarlarını vuruyor. Buna rağmen “dostluktan” bahsedebiliyor! 
Yetmiyor, milli menfaatlerimizi ve soydaşlarımızı vururken, bizim de kendisine destek vermemizi bekleyebiliyor. “Hayır” dediğimiz ve egemenliğinizi kullandığımız için de her türlü saldırıya geçiyor. 
Sağlıklı bir durum değil bu! 
Rusların tavrının ne “hak, hukuk” ne “akıl mantık” ne “milletler arası hukuk” ve ne de “dostluk” gibi kavramlarla izahı mümkün. Tam tersi, bunların tamamını ayaklar altına alan bir Rus yaklaşımı ile karşı karşıyayız. 
Bence, ABD ve NATO’nun pısırık davranması, fazla şımarma ve köpeksiz köyde değneksiz gezmenin sonuçlarıdır bütün bu yaşananlar! 
Ayrıca, tarih tekerrür ediyor da diyebiliriz.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız...

Yorumlar1

  • Mizah 8 yıl önce Şikayet Et
    Güzel yazı. PUT IN de kendine ilaç hazırlayacak bir doktor bulsa iyi olur.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat