Ankara'nın Suriye manevrası

ABD süper bir güç. Rusya da bir dev. Ayrıca, bunların İngiltere’den Almanya’ya kadar uzanan batıdaki kuyrukları var.

  • GİRİŞ14.02.2016 10:04
  • GÜNCELLEME14.02.2016 11:58

Üstüne İran’ı da ekleyebiliriz. Hepsinin ortak özellikleri, el ele verip, sözde DAEŞ denilen terör örgütü ile savaşmaları.

DAEŞ ise halen ayakta! 
Normal mi bu sizce? Değil elbette. Ortada eşyanın tabiatına aykırı, kabul edilmesi güç bir durum var! 
Gariplik bu kadarla da sınırlı değil. Önce Esad saldırdı, geniş kitleler Türkiye’ye aktılar. Sonra DAEŞ devreye girdi, Kobani bu tarafa yöneldi. Ezidiler kitleler halinde Türkiye’ye kaçtı. Türkmenlerde de aynı tablo yaşandı. Onlardan boşalan yerlere de ABD ve Rus destekli PYD yerleşti. 
Tek istisnası Bayır-Bucak bölgesi oldu. Oradaki Türkmenler “hayır” dediler. “Burada ölürüz, ama topraklarımızı terk etmeyiz” diye direndiler. Bu defa Rusya uçakları ile devreye girdi. Orası da halledildi. 
Bütün bu operasyonlar yapılırken, hep DAEŞ bahane edildi. Bölgedeki demografik yapıyı değiştirme operasyonunun en önemli ayağını DAEŞ oluşturdu. 
Nihayet bu garip ittifaka BM de dahil oldu. Rusya destekli rejim kuvvetlerinin son saldırıları üzerine BM’den bir açıklama geldi: 
“Türkiye mültecilere sınırlarını açmalı. Açık kapı politikası uygulamalı” 
BM, adeta “Son kalanlar da Türkiye’ye sürülsün, bölgede demografik yapıyı değiştirme operasyonu noktalansın” demeye çalıştı! 
Oysa, BM’nin görevi bu değil. O, çatışmaları durdurmak, yerlerinden, yurtlarından sürülen, yok edilmeye çalışılan Arap, Türkmen, Kürt ve diğer etnik unsurları korumak için var. 
* * *
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara, ardından da Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın devamı olarak Kilis’ten yaptığı çıkışları, bu çerçevede değerlendirmek lazım. 
Türkiye, BM’nin de içinde bulunduğu oyunun farkında. Yalçın Akdoğan’ın, “Büyük bir göç dalgası daha gelirse, bu Avrupa’yı da vurur” sözleri, “ayağınızı denk alın” mesajı olarak değerlendirilebilir. 
BM, oyunun o kadar içinde ki, Türkiye’nin bölgeye yaptığı insani yardımlardan bile rahatsız. Bazı BM yetkilileri, Türkiye merkezli yardım kuruluşları yetkililerine, “Yaptığınız yardımlarla, direnci destekleyip, göçü engelleyeme çalışıyorsunuz” ifadesini bile kullandılar. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ey BM, sen ne için varsın?” sorusunu durup dururken sormadı. O sözlerin arkasında, Suriye’deki gelişmelere duyulan tepki var. 
Herkes bölgeye yönelik kılı kırk yaran hesaplar yaparken, doğal olarak Türkiye de konumunu alıyor tabii! 
* * *
Önceki gün Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile bölgeye gittik. Suriyeli sığınmacıların barındığı Öncüpınar’daki Konteyner Kentini ziyaret ettik. 
Ancak o kent, Türkiye’nin uzattığı yardımlar içinde devede kulak. Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara’nın verdiği bilgiler son derece düşündürücü! Kilis’in gerçek nüfusu 90 bin. Şehirde bulunan kayıtlı Suriyeli sayısı ise 125 bin 700. Suriye’den gelenler, şehrin nüfusunu aşmış durumda. Bir de kayıtlı olmayan 15-20 bin civarında sığınmacı var. 
Türkiye geneline baktığımızda ise, misafir ettiğimiz Suriyeli sayısı 2 milyon 620 bin. Ayrıca, sınırlarımız içinde 172 bin de Iraklı bulunuyor. 
İşte böylesine büyük bir yükü kaldıran Türkiye’ye, BM utanmadan “daha” çağrısı yapıyor! Türkiye’yi sıkıntıya sokma ya da demografik yapıyı değiştirme amaçlı bombalamalara ise seyirci kalıyor. 
Türkiye de doğal olarak, daha fazla sıkıntıya girmek istemiyor. Yerlerinden yurtlarından edilmeye çalışılan o insanları, aktık mümkün olduğunca kendi topraklarında tutmaya çalışıyor.
* * *
Bir başka önemli nokta daha var… 
Kilis, belki de dünyada tek örnek. Şehre 100 binin üzerinde insan gelmiş. Bunların kültürleri, tüketim alışkanlıkları ve yaşayış tarzları çok farklı. Mesela, daha fazla çöp üretiyorlar ya da daha fazla gürültü yapıyorlar. Geceleri oturup, gündüzleri yatıyorlar. 
Buna rağmen, yerli halk onlarla birlikte yaşayabiliyor. 
İnanamayacaksınız, ama Kilis’te tek bir kavga çıkmamış. Adliyeye intikal etmiş tek bir vaka da yok. Emniyet Müdürü rahat. Zamanının büyük bölümünü asayişten çok farklı çalışmalarla geçiriyor. 
Durum bu olunca, Belediye Başkanı Hasan Kara, “BM, bizi mülteciler konusunda dünyaya örnek göstermeli” diyor. Şehre Nobel Ödülü verilmesini istiyor. 
Bana göre, Kilis bu ödülü çoktan hak etmiş durumda. Ama bir eksik var, şehirde yaşayan yerli halk da Suriye’den gelenler de Türkiye’ye sövmüyorlar. Nasıl olacak bu iş?

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN...

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat