Teröristler içimizde

  • GİRİŞ01.05.2016 10:06
  • GÜNCELLEME01.05.2016 10:06

O TIR’ın dorsesine doldurup teşhir ettikleri cesetler, insanlık tarihine “büyük bir utanç” olarak geçecek nitelikte! 

Tek kelime ile iğrenç. 
DAEŞ’in sergilediği vahşetten hiçbir farkı yok! 
Üstelik, PYD bizim için DAEŞ’ten daha tehlikeli. Çünkü, direk olarak bizi hedef alıyor. Bizim ülkemize karşı açıktan bir savaş yürütüyor. Bizim asker ve polisimizi katlediyor. Bizim insanımıza kan kusturuyor. 
Durum bu olunca… 
Batı, binlerce kilometre öteden gelip, kendisini tehdit eden DAEŞ’le nasıl mücadele ediyorsa, bizim de PYD ile öyle mücadele etme mecburiyetimiz var. Bu, sadece bağımsız bir ülke olmanın gereği değil, aynı zamanda bir insanlık borcu. Her türlü tedbiri alıp, en ağır cevabı vermek zorundayız. 
Batı, DAEŞ’e karşı ne yapıyorsa, bizim de PYD’ye onu yapmak hakkımız. 
Batı, kendi mücadelesini yürütüyor… 
Biz de mücadelemizi veriyoruz. Ancak, sıkıntılarımız var. Biz sadece DAEŞ gibi insanlık dışı metotlar uygulayan PYD ve ikiz kardeşi PKK ile mücadele etmiyoruz. Bir de onların yanlarında saf tutan maskelilerle uğraşıyoruz. 
Kimi “Avrupalı” olarak karşımıza çıkıyor… Bir bakmışsınız, PKK ile el ele, kol kola dolaşıyor. 
Kimisi “gazeteci” sıfatına bürünüp ortalıkta geziyor… Sonra asli görevine dönüp asker ve polisle çatışıyor. Bazıları etkisiz hale getiriliyor, bazıları da kılık değiştirip, üzerine tekrar “gazeteci” kıyafeti geçiriyor. 
Kimi de “parlamenter” adıyla boy gösteriyor… Sırtında “dokunulmazlık” zırhı olduğu için, diğerlerine oranla daha rahat hareket ediyor. Teröriste silah sevkiyatı bile yapabiliyor. 
Bazıları ise, sırf terör destekçiliği için kurdukları, adı şu ya da bu olan sözde “sivil toplum kuruluşları” olarak icra-i faaliyet gösteriyor. 
Bizde çeşitli sıfatlarla terör ve terörist destekçiliği yapan mebzul miktarda kişi ve kuruluş var. Bunların, elinde silah ve bomba ile sağa sola saldıran teröristlerden daha az zararlı olduğu da söylenemez. 
Bizimkiler içeride, yanımızda, çevremizde… 
Silahlısı da var, külahlısı da! 
Biz, sadece teröristle değil, devletten maaş alıp, devletin hastanesini teröriste tahsis eden memurlarla da mücadele ediyoruz. Bizden, cami yakan eşkıya ile birlikte hareket eden sözde “din görevlileri” bile çıkıyor. 
Zaman zaman da Paralel Çete’nin atışlarına muhatap oluyoruz. 
İhanetle sarılmış dört bir yanımız. Üstüne üstlük son derece pervasızlar. 
Baksanıza, TBMM komisyon toplantı salonuna “danışman” adı altında dışarıdan soktuğu teröristlere milletvekili yumruklatan “parlamenterler” bile var bizim ülkemizde. Bir takım “gazeteler” de bunlardan demeç alıp yayınlayabiliyorlar. Bazıları maksatlı, bazıları ise şaşkın, ne yaptığının farkında değil. 
Apaçık ortada: Bugün dış destekli, kimi açık, kimi de örtülü, ciddi ve sistemli bir saldırı altındayız. Bu saldırganların kullandıkları metotlar ise, sinsi, kahpe ve insanlık dışı… 
Sabredecek, “dur bakalım, biraz bekleyelim” diyecek noktada değiliz artık. Kaybedecek tek bir saniyemiz bile kalmadı. 
Tabi ki sergilenen vahşete aynı şekilde cevap vermeyi savunan yok. Ancak, demokratik hukuk devleti kuralları içinde batılı ülkeler ne yapıyorsa, biz de onu yapmak zorundayız. Kararlı bir şekilde ve tavizsiz… 
Milletvekili milletvekilliğini bilecek. Terör destekçiliği yapıyorsa, dokunacağız. 
Devlet memuru, devletin memuru gibi hareket edecek. Aksi takdirde gereğini yapıp, yakasına yapışacağız. 
Gazeteci, gazeteci gibi davranacak. Terör örgütü üyesi ise bedelini ödeteceğiz. 
Bakın, pek çok çevrenin “medeni” diyerek örnek gösterdiği ama bana göre bu sıfatları tartışmalı olan batılı ülkeler en ufak bir taviz veriyor mu? 
Vermiyorlar tabii ki! 
Peki, bizim ülkemiz onlardan daha mı değersiz? Benim insanımın hayatı ve geleceği Hans ya da Coni’den daha mı ucuz?

Yorumlar1

  • özkan 7 yıl önce Şikayet Et
    O doktoru görevden atsan ne olacak?Gidecek özel hastanede çalışacak orada da devam edecek devleti soymaya.Güneydoğu için belediye,hastane,diğer ihaleler,her anlamda ciddi tedbirler alınmalı
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat