Arkasında ise maksatlı bir takım hesaplar olduğu da çok açık. Ben koca koca adamların peşine takıldığı böyle saçma sapan ve mantıksız bir tartışma görmedim.

Önce, cevabı belli olan bir soruyu Başbakan’a soruyorlar:

-Referandum sonrası Hükümet’e MHP’li bakan da alınabilir mi?

“Olabilir” yaklaşımı üzerine de ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Ne desin Başbakan, teorik olarak mümkün olan bir tasarrufla ilgili olarak “zinhar olamaz” mı desin? Anayasa değişikliği gerçekleşirse ve şartları uygunsa, Bakanlar Kurulu’na MHP’li bakan da atanabilir, CHP’li bakan da. Bu, Cumhurbaşkanı’nın tasarrufunda.

Buna karşılık, mesela CHP’li Eren Erdem gibi isimler bakan olamaz. Çünkü, O’nun tercihi İran’dan yana! Ya da CHP içindeki “hendek destekçileri” kabineye giremez. Çünkü, onlar da PKK’ya göz kırpıyorlar!

İşin bir başka garip tarafı daha var:

Muhalefet günlerdir, “tarafsızlıktan” bahsediyor. En çok da anayasa değişikliğinin partili cumhurbaşkanının yolunu açmasını yerden yere vuruyor. Sonra da “MHP’li bakan olabilir”ihtimalinden yola çıkarak, ortalığı velveleye veriyor:

-Ortaya çıktı işte, MHP’nin Anayasa değişikliğine destek vermesinde pazarlık var.

Tam bir komedi!

***

Bu tartışma nedir biliyor musunuz? Kelimelerin tam anlamı ile milleti aptal yerine koymak!

Anayasa değişikliği gerçekleşirse, sistem tamamen değişecek. Bakanlar Parlamento içinden değil, dışarıdan atanacak. Eğer Meclis içinden bir bakan belirlenirse, onun da milletvekilliği düşecek.

Yine de CHP’nin Grup Başkanvekili Özgür Özel, milletin gözünün içine baka baka olayı çarpıtıyor:

-Bu, milletvekillerine açıkça siyasi rüşvet teklifidir.

Şimdi ne denir buna? Söyleyecek çok şey var da, biz yine de söylemeyelim isterseniz.

Bitmiyor, devam ediyor. Bakın neler diyor:

-Koalisyonlar bitecek diyorlardı. Şimdiden koalisyon ortağı arayışındalar. Seçim sonrası yapılacak koalisyonu öne çekmeye çalışıyorlar.

Farkında değil herhalde anayasa değişikliğinin ne getirdiğinin! Özel, unutmuş görünüyor, CHP’nin neye itiraz ettiğini!

Ne koalisyonu?

Hükümet artık Meclis’te oluşturulmayacak ki… Bakanlar, Cumhurbaşkanı tarafından TBMMdışından atanacak. Meclis, sadece yasama faaliyetlerine bakacak.

Ayrıca, değişiklik de 2019’dan sonra yürürlüğe girecek.

O yüzden böyle bir tartışmanın, gerçekleri çarpıtmak, milletin kafasını karıştırmak ve siyasi istismardan başka hiçbir anlamı yok. Boş ve maksatlı sözler bunlar!

***

Yapılmak istenen belli: Teorik, gerçekleşecek değişiklikle taban tabana zıt ve mantıksız bir zeminden yola çıkıyorlar. “Pazarlıkla” suçlayarak Devlet Bahçeli’yi sıkıntıya sokmaya ve MHP’li seçmenin kafasını karıştırmaya çalışıyorlar.

O durumda hatırlatmak lazım…

7 Haziran seçimlerinin ardından “blok” siyaseti uygulayan Kemal Kılıçdaroğlu, kamuoyunun önünde Devlet Bahçeli’ye açık çek vermişti. Kılıçdaroğlu, siyasi rüşvetin zirvesine çıkmıştı:

-Başbakan sen ol, hükümeti birlikte kuralım.

Bahçeli de “küçük hesaplar peşinde koymuyoruz” diyerek, anında reddetmişti.

Şimdi, aynı ekip Başbakanlığa bile “hayır” diyen Bahçeli’yi birkaç bakanlık uğruna anayasa değişikliğine “evet” demekle suçlamaya çalışıyor. Üstelik, bu suçlamanın hiçbir mantıki ve fiili izahı da yok.

Devlet Bahçeli, bu köşede çok eleştirdiğim bir isimdir. Ancak, hakkını teslim etmek lazım. 1999seçimlerinin ardından DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, bugün AK Parti İzmir Milletvekili olan Hüseyin Kocabıyık ve Mümtazer Türköne vasıtası ile kendisine haber gönderdi:

-DYP olarak sizin başbakanlığınıza evet diyoruz.

Bahçeli de bizzat şahsıma bir açıklama yapıp, kamuoyu önünde bu teklifi reddetti:

-Erbakan ve Çiller biraz dinlensin.

İşte o yüzden diyorum ki…

Bu ülkede siyaset çok çirkin yapılıyor. Halkın seçtiği isimler, doğruları söylemek yerine algı operasyonları peşinde koşuyor. Yalan, yanlış ve maksatlı bir takım açıklamalarla, kendilerine oy veren insanları aldatmak için uğraşıyor.

Vatandaşın ferasetini hesap edemediklerinden…

Bu tür yanlış ve ucuz yollara girenlerin tamamı da yıllardır bir türlü belini doğrultamıyor!