Gerçekleri açıklıyorum...

  • GİRİŞ26.03.2017 10:08
  • GÜNCELLEME26.03.2017 10:08

Dün, 25 Mart 2009’da hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün 8. Yıldönümüydü. Yine süslü laflar edildi, yine Yazıcıoğlu “Şöyle düşünürdü, böyle davranırdı” türünden yorumlar yapıldı…

Ben ise, sadece yaşadıklarımı, bizzat şahit olduğum Muhsin Yazıcıoğlu gerçeğini yazmak istiyorum. Yaşasaydı “nasıl davranırdı, ne yapardı” gibi sorularının cevabını da size bırakıyorum.

Türkiye, 16 Nisan’da Halk Oylamasına gidiyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, daha genel ifade ile başkanlık sistemine geçiş vatandaşa sorulacak. Sandıktan çıkacak sonuca göre de bir rota çizilecek.

Şimdi 36 yıl öncesine gidelim. Türkiye’nin darbeci Kenan Evren ve arkadaşları tarafından yönetildiği 1981’e…

Muhsin Yazıcıoğlu, 587 sanıklı “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası”nın 40 numaralı tutuklu sanığıydı. Hakkında idam cezası isteniyordu. İddianamede kendisine ve arkadaşlarına isnat edilen suçlar sıralanırken, binici maddede aynen şöyle yazıyordu:

“Anayasal düzenin, cumhuriyetçilik ve demokrasi prensiplerine aykırı olarak, devletin tek bir kişi tarafından yönetilmesi amacına yönelik, değiştirilmesine zor yolu ile kalkışmak.”

Daha açık bir ifade ile “Zor kullanarak, Türkiye’ye Başkanlık Sistemini getirmekle” suçlanıyordu!

İddianamenin pek çok yerinde, Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının Başkanlık Sistemi’nden yana olduğuna ilişkin deliler sıralanıyor, 134. Sayfasında da bu yönde yayınlanan bir bildiriden yapılan alıntılara yer veriliyordu:

“Güçlü, kuvvetli devlet, şahsiyetli, dirayetli devlet başkanları ile kaimdir. Bunun için biz başkanlık sistemini getireceğiz. Çünkü cesur, adil bilgili bir başkan, kuvvetli bir devlet yapısının ilk şartıdır. Devlet başkanlığı, Reisicumhurluk, Başbakanlık olarak ikiye bölünemez. Bölünme olan yerde zaaf vardır. Bu, Türk’e yakışmaz.”

İşte Yazıcıoğlu böyle suçlandı…

Askeri mahkemede sanık sandalyesine oturana kadar da Mamak’ta C-5 denilen yerde ağır işkenceler gördü. Orada 30 günden fazla kaldı, vücuduna elektrik verildi, çarmıha gerildi, vesaire, vesaire…

İnandıkları uğruna çok ağır bedeller ödedi. Herhalde yaşasaydı, bugün dün söylediklerinin tersini yapmazdı.

***

1997’de TBMM’de Başbakan Tansu Çiller’in mal varlığı ile ilgili bir oylama yapılacaktı. BBP o dönemde 7 milletvekiline sahipti. Meclis’teki oylamalarda kilit bir konuma sahipti. Başbakan’ın eşi Özel Çiller, Muhsin Yazıcıoğlu ile diyalog kurmak istiyordu. Amacı, mal varlığı oylamasında Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını kendi yanına çekmekti.

Çiller ailesi, bu görüşme için İçişleri Bakanı Meral Akşener’i görevlendirdi. Yazıcıoğlu ile birlikte Nenehatun Caddesi’ndeki İçişleri Bakanlığı Konutu’na gittik.

Akşener, Yazıcıoğlu’na koalisyon ortaklığı teklifi yaptı…

“DYP olarak biz hazırız” dedi:

-Sizin için bir bakanlık boşaltabiliriz. Koalisyon ortağımızla da görüşür, bir bakanlık da onlardan isteriz. Size iki bakanlık verebiliriz.

Görüşmeden ayrıldıktan sonra Yazıcıoğlu’na sordum:

-Ne düşünüyorsun?

“Yok kardaş” dedi:

-Olmaz bu iş. Seçim meydanlarında bizim Ökkeş’e (Şendiller) “katil” diyen Tansu Çiller değil miydi? Şimdi ne oldu, ne değişti? Benim arkadaşıma katil diyen Çiller’i ben aklayamam, olmaz bu iş.

Zaten daha sonra DYP Meclis’teki oylamayı garantiye aldı. Bir daha da ne Çiller Ailesi’nden, ne de Meral Akşener’den ses soluk çıkmadı.

***

Rahmetli Yazıcıoğlu ile anılar o kadar çok ki… Sadece bugün yaşananlara ışık tutacak ve “Yaşasaydı ne yapardı?” sorusuna cevap olabilecekleri yazmak istedim.

Bugün Avrupa ile yaşadıklarımız ortada. Bu yüzden, 1980 öncesine gidip, son bir örnek de oradan vereyim:

Yazıcıoğlu, Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkanıydı. Kapatılma tehdidi altında olan Ülkü Ocakları feshedilmiş ve bir gecede ÜGD organizasyonu ortaya çıkmıştı. Yazıcıoğlu, o günlerde Demirtepe’deki Genel Merkez’de Alman gazetecilerle buluştu. Onların “Bu genç yaşta böyle büyük bir organizasyonu nasıl yürütüyorsun?” sorusuna şu cevabı verdi:

-Benim atam Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettiğinde 21 yaşındaydı!

Hayatta olsaydı, sanırım onlara yine gerekli cevapları verirdi!

Allah rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat