Masalcılarrrr!..

.

  • GİRİŞ22.10.2017 09:50
  • GÜNCELLEME22.10.2017 09:50

Dış ilişkilerde bir sıkıntı, buhran söz konusu olduğunda, zaman zaman bazı açıklamalar duyarız. “Tamam, sorun aşıldı” denilir:

-Gereken taahhütleri aldık.

Biz de derin bir “ohhh” çeker, işimize bakarız.

Ama o “taahhütler” çoğu zaman hiçbir işe yaramaz. Verildiği ile kalır ve herkes bildiğini okur.

Hatta, bazen bunların yazıya dökülmesinin bile anlamı yoktur. Geçmiş, bunun çarpıcı örnekleri ile dolu. Tecrübelerle sabit ki, milletlerarası anlaşmalar bile çoğu zaman delinir, kağıt üzerinde kalır.

O anlaşmaları güçlü olursan uygulatırsın. Güçlü değilsen, ne verilen taahhüt işe yarar, ne de altına imza atılan belge.

***

Mesela, batılılar çok yapar bunu. 50 yıllık tecrübemiz var bizim, AB ile üyelik müzakereleri sırasında gördük. İmza atarlar, ama uygulamazlar. Nerede bizim serbest dolaşım hakkımız? Nereye gitti ortaya koyup ilan ettikleri kriterler? Hepsi buharlaşıp yok oldu. Hala keyiflerinin olmasını bekliyoruz. Hala kapıdayız, içeri doğru adım atamadık.

Göçmen meselesi görüşülürken, verdikleri hangi sözü yerine getirdiler? Kaç para taahhüt ettiler, ne kadarını verdiler?

ABD de farklı değil. Bize verdiği hangi sözde durdu?

Daha dün terör örgütleri ile ilgili olarak altına imza attıkları metinler, bugün ayakaltında dolaşıyor. “Terör örgütü” olarak ilan ettikleri yapılanmalarla can-ciğer kuzu sarması bunlar. Bizden çok onlarla ilişki ve irtibat içindeler.

***

Dile kolay, Suriye’deki bir terör yapılanması olan PYD ya da YPG’ye verilen 3.500 TIR dolusu silah ve mühimmattan bahsediyoruz bugün…

Amerika yaptı bunu.

Hem de göstere göstere ve gözümüzün içine soka soka!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayrola, ne oluyor?” diye sordu. “DAEŞ, MAEŞ” deyip, gevelediler. Bu silahların seri numaralarını aldıklarını söylediler. Rakka Operasyonundan söz ettiler. Bu operasyonun çok önemli olduğundan bahsettiler. DAEŞ’le mücadele sona erdikten sonra geri alacaklarını ifade ettiler.

Hikâye tabi!

Hikâye olduğu da ortaya çıkmış durumda. DAEŞ, Rakka’dan gitti. Hem de çatışarak değil, bunlarla anlaşarak. Tek kurşun bile atmadan çekildi. Ne oldu, o silahlar toplandı mı? Tabii ki hayır. Terör örgütünün elinde duruyor.

Şimdi de Deyrizor diyorlar. Terör örgütünün sözcülerinden Talal Silo, o silahların Deyrizor’a yönlendirileceğini açıkladı. Orası biter, başka bir bahane bulurlar.

Geçmişte gördük biz ne olduğunu: 1980’li yıllarda Afganistan’a yığdılar silahları, oradan bütün terör örgütlerine yayıldı. Üstelik, o silahların bir kısmı da Amerikalıların kendi kafalarında patladı.

***

Bunlar masal anlatırlar hep…

O masallar ise, bizim çocukluğumuzda dinlediklerimizden çok farklıdır. İyiliğin, güzelliğin ve doğruluğun kutsandığı, küçüklere yol gösterici anekdotlarla süslenmiş anlatımlardan çok, oyalamaya ve uyutmaya yöneliktir.

Direnmeyen, kendini kaptırıp teslim olan uyur. Direnen ayakta kalır.

Emperyalizm çocuk uyutmak gibi bir şeydir zaten! Küçüklere ve zayıflara, büyük dayatmasına benzer!

Bugün yaşadıklarımız da bu değil mi? “Fethullah Gülen” diyorsunuz, “Bir bakalım” cevabını veriyorlar:

-Bizde yargı var, o konuyu bir incelesin.

Ancak, gönderilen dosyaları, o yargıya bir türlü ulaştıramıyor, bekletiyorlar. Oyalamaya, zaman kazanmaya, uyutmaya çalışıyorlar.

Sıra size geldiğinde “Bizde de yargı var” cevabını veriyorsunuz. Yaygarayı basıp, ortalığı ayağa kaldırmakla kalmıyor; üstüne bir de saldırıya geçip, ellerindeki kozları ve gücü kullanıyorlar.

Dedim ya “masalcı” bunlar. Seviyorlar masal anlatmayı. Dinler ve teslim olursanız, ne âlâ! Tersini yaparsanız, bugün görüldüğü gibi hem dengeleri bozuluyor, hem de çirkefleşiyorlar!

Türkiye masala doydu artık!

Akşam

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat