Türkiye’nin Kim Jong’u Kılıçdaroğlu

  • GİRİŞ07.12.2017 09:11
  • GÜNCELLEME07.12.2017 09:11

Bağırıyor, çağırıyor, dünyayı tehdit ediyor. Zaman zaman sağa sola füzeler fırlatıp, savaş çığlıkları atıyor. Batı’daki pek çok gazete de “Savaş Kapıda” haberleri yapıyor, televizyonlar havada uçan füzelerin yolcu uçaklarının yanından geçişine ilişkin görseller yayımlıyor. Belli ki bütün bunlar Kuzey Kore Diktatörü Kim Jong’un hoşuna gidiyor ki, her seferinde bir adım daha ileri gidiyor.

Peki, Kuzey’deki bu gelişme Güney’i nasıl etkiliyor?

Şimdi inanmayacaksınız, ama hiç etkilemiyor. Güney Kore’de Kim Yong’un sergilediği garip davranışlar konuşulmuyor bile. O, bağırıp çağırıyor, çevresini tehdit ediyor. Güney’de ise hayat normal akışında devam ediyor. Başbakan Binali Yıldırım’la geldiğimiz Busan ve Seul’de bizzat kendimiz gördük.

Alışmış herkes burada. Adeta “Kim bu yapar” der gibiler. Çünkü, Kim Jong aynı adı taşıyan babasının yolunda. O da sürekli olarak Kuzey’i tehdit edermiş. İçeride bir hareketlenmeye ihtiyacı olduğu zaman savaş naraları atarmış. Bugün oğlunun yaptığı da babasından farksız. Yaşananlar, insanların alışık olduğu rutin bir davranış şekli!

Öylesine alışmış ki buradaki insanlar Kuzey’den gelen tehditlere… Kim Jong ne derse desin, kendilerini ve dünyayı nasıl tehdit ederse etsin, umursamıyorlar bile. Hatta, “ne diyor” ve “ne demiş” diye merak bile etmiyorlar.

Uzaktaki ABD, olup bitenlerle Güney Korelilerden daha fazla ilgili. Zaman zaman gerilimin artırılmasına bizzat yardımcı oluyor. Böylece bölgeye silah satışını belli bir seviyede tutmanın imkanını yakalıyor.

***

Bizdeki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun durumu da Kuzey Kore Diktatörü Kim Jong’dan farksız…

Bir önceki salı günü partisinin grup toplantısında kürsüye son derece önemli iddialarla çıktı. Son derece ağır ifadeler kullandı. “Belge” diye bazı kağıtları kameralara doğru salladı. “Yer yerinden oynayacak” türünden ifadeler kullandı.

Sonuç? Sıfıra sıfır, elde var sıfır! Söylediklerinin hiçbiri doğru çıkmadı. “Belge” dediği kağıtlarla kendi kendini yalanladı.

Geçtiğimiz salı da aynısı oldu…

Yine önceden “önemli, çok önemli” türünden sözler söylendi. Kılıçdaroğlu’nun oldukça ciddi açıklamalar yapacağı anons edildi. Biz de merakla bekledik, “ne olacak” diye. Kemal Bey bu defa bir spor salonunda partililerin karşısına çıktı. Yine söyleye söyleye hepimize ezberlettiği lafları peş peşe sıraladı…

Hükümet’e yüklendi. Cumhurbaşkanı’nı suçladı. Basına çattı. Örgüt militanlarına destek verdi. Sadece bir tek yenilik vardı. Kendisine yönelik olarak sıkça dile getirilen “gayri milli” tespitlerinden rahatsızlık duymuş olacak ki, Kılıçdaroğlu karşı saldırıya geçti. Türkiye’yi yönetenleri “gayri milli” olmakla suçladı.

Hepsi bu kadar. Yine kuru sıkı! Bir başka ifadeyle yeni bir hayal kırıklığı!

***

CHP Genel Başkanlığı’na geldiği 2010’dan bu yana hep aynı filmi izliyoruz biz. Kemal Kılıçdaroğlu söz konusu olduğunda sürekli olarak dağ fare doğuruyor. Ortaya attığı iddialar, artık kendi partisi içinde bile heyecan bulmuyor.

Üstelik, son günlerde takındığı Amerikan yanlısı tutumla ciddi kan kaybına uğradığı da söylenebilir.

Biliyorsunuz, CHP’nin en büyük zaferi 1977 seçimlerinde aldığı yüzde 41,4’lük oy oranıdır. O oyların çoğu da Ecevit’in, ABD’nin koydurduğu haşhaş ekim yasağını kaldırması ve Erbakan’la birlikte hükümet ederken Kıbrıs’a düzenlenen “Barış Harekatı” sebebiyle verilmiştir.

Amerika, Türkiye’ye silah ambargosu uygulamış, millet bu karara tepki göstermiş, sırf Ecevit’in takındığı tavır sebebiyle CHP’ye yönelmiştir.

Peki Kılıçdaroğlu ne yapıyor şimdi?

Bülent Ecevit’in yaptığının tam tersini. Bülent Ecevit, Türkiye’nin milli menfaatlerinin yanında yer alıp, Amerika ile boğuştu. Kemal Bey ise, ABD ile boğuşan Hükümet’e yükleniyor.

Şimdi düşünüyorum da!.. Kemal Bey söz konusu olduğunda Güney Korelileri örnek almak lazım gibi geliyor bana. Herhalde en doğru tavır bu olur. Boşuna yormayalım kendimizi.

AKŞAM

Yorumlar1

  • halil ibrahim keskin 6 yıl önce Şikayet Et
    harika
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat