Afrin’e operasyon başladı

  • GİRİŞ18.01.2018 10:05
  • GÜNCELLEME18.01.2018 10:05

Pazartesi günü Ülke TV’deki Akşam Baskısı Programında Mehmet Acet “Afrin’e harekât ne zaman başlayacak?” diye sormuştu. Ben de “Başladı bile” cevabını vermiştim.

Belki şaşıranlar ve abarttığımı sananlar
olmuştur…

Ancak, daha sonra yaptığım değerlendirmenin doğru olduğuna dair haberler gelmeye başladı. Dün, internet sitelerine bir haber düştü. Askeri terimle “tepki ölçme” atışları sonucu 30’un üzerinde YPG’li imha edilmiş.

Askeri terimleri bir kenara bırakarak, anlatmaya çalışayım:

Bir operasyon gerçekleştirilecekse, bunun önceden planları hazırlanır. Hedefe ulaşmak için neler yapılması gerektiği tek tek çıkarılır. İdeal olan ise, sonuca en az kayıp vererek, en rahat şekilde ulaşabilmektir.

O yüzden de “Allah, Allah” nidalarıyla sınırı geçip, Afrin’e doğru gidilmez. Önce, karşı tarafın gücü ölçülür. Sonra bu gücü azaltmak, kırmak, hatta yok etmek için planlar devreye sokulur. Bunun için uzaktan topçu ve füze atışları, hatta hava saldırıları düzenlenir. İmkân varsa, içerideki unsurlar devreye sokulur. Vesaire, vesaire…

İşte şu anda yapılan odur!

Ardından arazi büyük ölçüde temizlendikten ve riskler asgariye indirildikten sonra da içeri girilecektir.

O yüzden, rahatlıkla “Afrin Operasyonu başladı” diyebiliriz!

***

Aslında “operasyon” dediğin ansızın gerçekleştirilir…

Biz ise, davul-zurna çalarak, ilan ederek, hatta gün ve saat vererek yapıyoruz bunu. Çünkü, bu defa şartlar öyle gerektiriyor.

Karşımızda sadece terörist unsurlar olsa dert değil. Türk Silahlı Kuvvetleri, bir gece şahin misali tepelerine binecek güce sahip. Ancak, onların yanında Anadolu tabiriyle “kucağımızda oturup, sakalımızı yolmaya çalışanlar” var. Sözde “müttefik” dediğimiz Amerikalılar da onlarla birlikte. Asıl problem de YPG, PYD ya da PKK değil, onlar. Neredeyse açık açık söylemeye başladık…

“Gidin” diyoruz…

“Geliyoruz” diye uyarıyoruz…

“Bakın biz kararlıyız, vuracağız” mesajları gönderiyoruz:

-Kendinizi vurdurmayın bize!

Hatta, itini-köpeğini toplayıp çekilmesi için onlara zaman ve imkan bile tanıyoruz. Her şeye ve onca yaptıklarına rağmen, “müttefiklik” hukukunu zedelememeye çalışıyoruz.

Bakın, herhangi bir ülkeden değil, Amerika’dan bahsediyorum! Hak ve adalet düşmanı olsa da pek çok alanda dünyanın en büyük gücü olan ABD’den! Üstelik, biz bastırdıkça onlar karşımızda kıvırıp duruyorlar.

Nereden nereye geldik!..

Yıllarca “dostluk” ve “müttefiklik” nutukları altında ilişkiler hep aleyhimize işledi. Sürekli olarak veren biz, alan onlar oldu. Ama artık gitti o Türkiye. Yerine hakkını ve hukukunu koruyan, milli menfaatlerine sahip çıkan başka bir Türkiye geldi.

Bakın bu çok önemli! Hepimiz açısından göğüs kabartacak bir tablo!

***

Yine çok basit ve anlaşılır bir ifadeyle anlatmaya çalışayım…

Diyelim ki karşınızda oldukça iri, güçlü, azgın bir köpek var. Üstüne üstlük, aynı zamanda da kuduz. Üzerinize doğru geliyor. Müdahale etmezseniz ısıracak. Kuduz mikrobu bulaştıracak. Belki de sizi paramparça edecek.

Ne yaparsınız?

Elinizdeki tüfeği kullanır ve belayı savuşturursunuz. Yok ki bunun bir başka çaresi. Mecbur ve mahkûmsunuz. İşte Afrin’deki gelişmeler de Türkiye açısından öyle. Biz vurmazsak, orada oluşturulan yapı gelip ısıracak, belki de parçalayacak.

O yüzden Afrin Operasyonu, Türkiye için kelimenin tam anlamıyla bir zaruret ve meşru müdafaadır!

***

Bakın hiç abartmıyorum… Bizim için o muhteşem Çanakkale Savunması ve Yedi Düvele karşı verdiğimiz Milli Mücadele neyse, bugün Suriye’de oluşturulmaya çalışılan yapıya karşı ortaya koyduğumuz tepki de odur!

“Aman bize ne canım” diyemeyiz. Dersek eğer, haklı olarak “Sen Çanakkale’de, Anadolu’da o mücadeleyi niye verdin? Madem böyle yapacaktın, o zaman niye teslim olmadın?” diye sorarlar adama!

Akşam

Yorumlar3

  • ylç 6 yıl önce Şikayet Et
    Helal olsun abi.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Halit BAYDAŞ 6 yıl önce Şikayet Et
    Çok güzel bir tespit eğer sahip çıkmayacaksak ne diye yaşıyoruz ki atalarımız gerekeni yapmışlar inşallah bizlerde gerektiği yerde gerekeni yapmaktan geri durmayız.Allah o utancı bize vermez inşallah
    Cevapla Toplam 10 beğeni
  • mert 6 yıl önce Şikayet Et
    Devletimizin, şanlı ordumuzun ve dahi cesur başkomutanımızın arkasındayız. Şu an ancak Rabbimize dua ediyoruz, 50 yaşımdayım ancak yarın görev çıkar ve devletim çağırırsa bir an tereddüt edersem namerdim.
    Cevapla Toplam 17 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat