'PKK Suriye’den sonra Irak’ta da güçleniyor'

.

  • GİRİŞ23.10.2017 09:14
  • GÜNCELLEME23.10.2017 09:14

ACUN: Yaşanan kaos PKK’ya yeni alan açabilir. Bağdat ve Tahran’la oluşturduğumuz eksenin bunu engellemeye yönelik de bir amacı var. İbadi, PKK’yı Kerkük’ten çıkardığı gibi Sincar’dan da çıkarmalı. 

Kuzey Irak Yönetimi tüm ikazlara rağmen referanduma gitti ve olacaklardan bir kısmı oldu beklendiği gibi. Ama peşmerge hakikaten neden savaşmadan çekildi? 

Referandum kararının nasıl alındığına baktığımızda Mesut Barzani ve KDP’nin KYB ve diğer partileri biraz da zorlayarak referanduma gittiğini biliyoruz. Ancak son dönemde KYB içinde de güç mücadelesi ve ayrışma vardı. Celal Talabani’nin sağlık durumu nedeniyle aile fertleriyle politbürodaki kimi isimler arasında. Barzani bunu iyi kullandı, bazılarını yanına çekmeyi başarmıştı. Kosret Resul ve Kerkük valisi Necmettin Kerimi gibi. Referandum kararını da onlarla kurduğu ittifak üzerinden hayata geçirdi. Kürt milliyetçiliğini daha kabartarak de facto şekilde referandumu dayattı. Referandum sonrasında güç dengeleri değişince KYB’deki Hero Talabani, Pavel Talabani gibi isimler KDP’den bağımsız şekilde İran ve Bağdat ekseniyle anlaşma yoluna gitti. 

- ‘Dava’yı satarak mı?

Kendi çıkarları için o ‘büyük Kürt davasını’ satarak evet, kendi kontrollerindeki KYB peşmergelerini Kerkük etrafından çekip sürecin bu şekilde işlemesine neden oldular. Ama Kosret Resul’e bağlı 3 bine yakın peşmerge Barzani ile birlikte hareket etti ama onlar da çekildiler. Bu bize şunu söylüyor; ilerde hem KYB içinde hem KYB-KDP arasında ciddi çatışma dinamiği yaşanabilir. 

KYB İLE KDP ÇOK GERGİN 

- Bölünme mi bekliyorsunuz çatışma mı?

Farklı öngörülerde bulunabiliriz. Bir defa, KDP’e bağlı medyanın KYB’lileri özellikle Talabani ailesini ihanetle suçlaması önemli.Meselenin boyutunu göstermesi açısından. Yaşanan bozgunu ve hezimeti KYB peşmergerlerinin üstüne atıp işinden çıkmaya çalışıyorlar. İki taraf da ciddi gergin. Kürt siyasetinin tarihsel arka planına baktığımızda dönem dönem birbirleriyle savaştıklarını, birbirlerine karşı Bağdat yönetimini ve İran gibi ülkeleri araçsallaştırdıklarını gördük. IKBY içinde birliği sağlamanın çok zor olacağı günleri göreceğiz. 

BÖLGE TAHSİS EDİLİR Mİ? 

- İki aşiretin, KDP ile KYB ittifakıyla oluşan IKBY bölgesinde fiziki bir bölünme mi bekliyorsunuz? 

Talabani ailesinin Bağdat ile anlaştığı anlaşılıyor. Bu çerçevede Süleymaniye ve Halepçe’yi içine alan yeni bir bölge oluşturulması dahi konuşuluyor, KYB’ye tahsis edilecek bir bölge. Süleymaniye Havalimanı’nın Bağdat yönetimine devredilmesi, bölgedeki memurlara Bağdat’ın maaş ödemesi ve tabii IKYB içinde ayrışmaya neden olacak bir süreçten de. KYB’de de  bir çatışma var. Barzani’ye yakın gruplar Kosret Resul başta olmak üzere aile ile karşı karşıya. Ama sahada bize gösterilen fotoğraf ailenin Kosret’e ve Barzani’ye yakın KYB’li isimlere karşı çok daha güçlü olduğu. Aile İran ve Bağdat ile kurduğu angajman çerçevesinde partide kontrolü ele geçirecektir. Sonraki mücadele KDP-KYB ekseninde olacak, Bağdat da durumdan yararlanacak diye düşünüyorum. Bundan öte IKBY’de KDP ve KYB’ye karşı büyük bir toplumsal tepki de oluşacaktır. 

- KYB ve KDP arasındaki gerilimin bir çatışmaya, bölünmeye ve uzun vadede inançsızlığa sebep olması PKK-PYD’yi nasıl etkiler?

Şurası gerçek ki IKBY bölgesinde yaşanan kaostan PKK yararlanmaya çalıştı. Kerkük düşünce hemen sokaklara indiler, bayraklar çektiler, sanki Kerkük’ü savunuyormuş gibi bir imaj oluşturmaya çalıştılar. Ama KYB ve KDP’li peşmergelerin çekilmesiyle PKK da direnmeden hızla Kerkük ve Mahmur gibi konuşlandığı bölgelerden kaçtı. Kerkük valisi Necmettin Kerimi 2014’den itibaren PKK’yı Kerkük’e yerleştirmeye başlamıştı. Referandumdan hemen sonra Kerkük’e gittiğimde PKK varlığına yönelik birçok emare gördüm. Türkmenler çok net şekilde PKK’nın hangi evlere yerleştirildiğini tek tek açıkladılar. Yine K1 hava üssü gibi bölgedeki bazı askeri üslerde de PKK’nın varlığını biliyoruz. Burada ABD’nin önemli rolü var. Bazı PKK’lıların  ABD ve KYB’li peşmergelerce eğitilmesi dahi söz konusuydu. Yine PKK’lıların KYB peşmerge üniforması giyerek Kerkük’te varlık gösterdikleri anlaşılıyordu. Kerimi’nin inisiyatifiyle. Tabii, PKK da durumdan yararlanarak Kerkük’te yer edinmeye çalışmıştı. Şimdi PKK’nın Süleymaniye’de ciddi anlamda güçlenmeye başladığını görüyoruz. Keza Kandil’in etrafında Duhok, Zaho gibi bölgelerde 600’e yakın köyü kontrol ediyor PKK. Bu bölgede vergi dahi topluyor. Burası KDP’nin (Barzani’nin) alanı. Yine Sincar bölgesinde çok geniş bir alanı YPG’lilerle birlikte yine Yezidilerden oluşturdukları YBŞ ile kontrol ediyorlar ve örgütün ciddi anlamda Suriye ile birlikte Irak’ta da güçlenmeye çalıştığını görüyoruz. 

BAĞDAT SÖZLER VERDİ

- PKK bu kez de kuzey Irak’ta oluşan güç boşluğundan faydalanarak kendine alan açacak öyle mi? 

Yaşanan kaos bir şekilde PKK’ya yeni alanlar açabilir. Türkiye bu tehdidi gördüğü için özellikle Barzani’yi uyardı ama Barzani’nin olumlu cevap vermemesi, referandumu zorlaması ile de Bağdat ve Tahran’da bir eksen oluşturdu. Bu eksenin evet, Kürt bağımsızlığını engellemenin yanısıra PKK’yı bölgede elemine etmeye yönelik de amacı var. Türkiye Bağdat’tan çok önemli sözler aldı. Askeri operasyonu başlatmadan Başbakan İbadi önemli bir açıklama yaptı ve yine Irak Milli Güvenlik Kurulu açıklamasında “PKK’nın Kerkük’teki varlığını direkt savaş sebebi sayarız” dedi. Bu önemli. İki yönü var; ilki Türkiye’ye mesaj. Türkiye’de yapılan müzakereler ve görüşmeler çerçevesinde PKK meselesi üzerinden Türkiye’nin desteğini tahkim etme çabası. Ama ikincisi Bağdat’ın samimi olarak PKK’yla mücadele edip etmeyeceğini göstermesi açısından önemli. Kerkük’ten çıkardılar, önemli ama bunun ötesinde diğer bölgelerden özellikle Sincar gibi bir bölgeden PKK’nın temizlenmesi gerekiyor. 

ERBİL TÜRKİYE’DEN AFFINI İSTİYORSA EĞER...

- Türkiye ile Erbil’in tekrar ilişki kurabilmesi için Barzani yönetiminin ne yapması gerekiyor?

Erbil’in rasyonel temellere geri dönmesi gerekiyor. Bu etnik milliyetçiliğin yarattığı zehirlenmeden kurtulmaları, bu maceradan vazgeçtiklerini ortaya net bir şekilde koymaları gerekiyor. Bağımsızlık arayışı içinde olmadıklarını, Irak’ın toprak bütünlüğü içerisinde özerk bölgenin yönetiminin devam ettirilmesi gerekiyor. 

Bunun ötesinde ise PKK’ya yönelik Türkiye’nin beklentilerini kesinlikle karşılamaları gerekiyor. Tüm ısrarlarına rağmen Türkiye’nin taleplerine ve çabalarına rağmen Mesut Barzani’nin de, KDP’nin de PKK’ya karşı Türkiye’nin istediği adımları atmadığını görüyoruz.

ABD’NİN DEAŞ’TAN SONRAKİ HEDEFİ İRAN 

- İran etkisindeki Kerkük Türkiye için daha zor değil mi? 

Türkiye referandum öncesine dönmeyi tercih eder aslında. IKBY üzerinde ciddi etkinliği vardı. Barzani’nin yaptığı büyük hatayla bunu kaybetti. Yeni konjonktüre göre yeniden hamle yapmak durumunda kaldı. İran, Afganistan ve Irak’ta ABD işgallerinin yarattığı boşluğu yayılmacı politikalarıyla devam ettiriyor. Mezhebi araçsallaştırıyor. Neo-Safavi anlayışı hakim kılma çabasında. Ama son dönemde kendisine karşı ciddi bir blok oluştu. Başını Trump yönetimi, İsrail, Körfez, S. Arabistan ve BAE çekiyor. Trump’ın İran politikası, nükleer anlaşmanın geçersiz kılınması İran’a hamle demektir. 

- Trump nükleer anlaşmayı imzalamayarak İran’ı nükleer alana çekmek ve savaş için bahane üretmek mi istiyor? 

Tahrik etmeye çalışıyor. Nükleer müzakere sonrası yapılan anlaşmayı ABD Başkanının birkaç ayda bir onaylaması gerekiyordu. Trump onaylamadı ve topu kongreye attı. Kongreye ya İran’a karşı yaptırımlar getirirsiniz ya ben bu anlaşmayı bozarım dedi, ama Avrupa ülkeleri anlaşmanın devamından yana. İran ise Acem diplomasisi yürütüyor. Trump’a istediğini vermiyor, sahada somut adımlarla gücünü tahkim ediyor. Ama hem Trump’ın geldiği nokta hem Pentagon’un durumu, hem Körfez ülkeleriyle İsrail’in istek ve arzu durumuna bakarsak karşı karşıya geliş kaçınılmaz. Bu sadece zamanlama meselesi. DAEŞ tamamen elimine edildikten sonra, yakın dönemde önce doğrudan devletler düzeyinde olmasa da vekil unsurlar, ardından İran’ın nüfuz alanına yönelik büyük hamle yapılacak. Çünkü İran doğal sınırlarının çok ötesine çıktı ve bölge ülkelerini tehdit eder konuma geldi.

AMERİKA İRAN’I VURUR MU?

- ABD Irak’ta ve Suriye’de yaptığının bir benzerini İran’a da yapar mı? 

İran’ın askeri olarak ABD tarafından işgal edileceğini düşünmüyorum. Bu çok rasyonel olmaz ama uzun dönemdir İran’da rejim değişikliği çabası olduğunu biliyoruz. CIA’in başına da, İran operasyonlarının başına da geçen isimlerin profillerine baktığımızda ABD’nin bu yönde adımlar atabilmesi mümkün. İran’ın kendi içinde ciddi zayıflıkları ve kırılganlıkları var, etnik ve mezhebi açıdan. Fay hatları tetiklenerek kaos için çabalanacaktır. 

DENGE SİYASETİ GÜDERİZ

- İran’a yönelik hamle geldiğnide Türkiye’nin tavrı siyaseti ne olur? 

Türkiye memnun olmaz ama karşı blokla ilişkilerinin iyi olmaması hasebiyle, karşı blokun Türkiye’ye karşı hamle yapma ihtimalini de gördüğü için dengeli bir yerde kendini konumlanır.  Oradaki mücadeleyi fırsata çevirmek durumunda Türkiye. İran’ın boşaltacağı alanı Türkiye gibi önemli bir aktörün doldurması Irak’ta mümkün. Suriye’de de keza. Ayrıca bu süreçte Türkiye PYD tehdidini elimine edebilir. 

SİNCAR BÖLGESi ACİLEN PKK’DAN TEMİZLENMELİ

Sincar’da binlerce PKK militanı var. Burada Yezidilerden oluşturdukları YPŞ güçleri var. PYD ile sınır hattı olduğu için YPG’li güçlerin bir kısmı burada konuşlu. PKK’nın çok önem verdiği bir bölge burası ve ne pahasına olursa olsun elinde tutmak istiyor. Peşmerge hezimete uğrayıp tartışmalı bölgelerden çekilirken Sincar’dan da çekildiklerini gördük. Ama onların bıraktığı boşluğu kısmen PKK’nın doldurması ve belli bölgelere yerleşmesi söz konusu oldu. Şimdi Türkiye’nin Bağdat yönetiminden beklentisi Irak ordusunun PKK’yı o bölgeden temizlemesi. Bunun için ortak operasyon da yapılabilir ama hızlı şekilde. Zamana yaymadan mevcut konjonktürel durumu fırsata çevirerek PKK’nın tüm Sincar Bölgesinden acilen temizlenmesi gerek. 

star

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat