Türkiye kararını vermiştir, ABD’ye güvenemeyiz

  • GİRİŞ16.12.2017 10:06
  • GÜNCELLEME16.12.2017 10:06

Ne dediler onca zaman; "Türkiye bir karar versin." Halbuki Türkiye kararını vermişti.
Bağımsız bir dış politika izleyecek, önüne konan, kendisine dayatılan hedefleri değil, kendi hedeflerini hayata geçirmeye çalışacaktı.
Bunun için konu bazlı mikro ittifaklar kuruldu.
Sap, saman birbirinden ayrıldı.
Şimdi biz diyoruz ki "Amerika bir karar versin!"
Bir bakmışsınız "Türkiye DEAŞ'a yardım ediyor" diyorlar.
Bir bakmışsınız "Türkiye DEAŞ'la mücadelede en önemli müttefikimiz" diyorlar.
Bir bakıyorsunuz "İslamcılar Türkiye'yi Batı'dan uzaklaştırıyor" diyorlar.
Bir bakıyorsunuz "Türkiye stratejik müttefikimiz olmaya devam ediyor" diyorlar.
Hepsi etkin görevlerde, hepsi Türkiye'yi ilgilendiren makamlarda oturan aktörlerin cümleleri.
Diyeceksiniz ağzı olan konuşur, bırak ne konuşursa konuşsunlar, biz işimize bakalım.
Elhak doğrudur, denebilir.
Fakat somut politikalara bakıldığında ortada müttefikliğe dair bir emare de yok.
Can düşmanlarımızı himaye edip kollayan bir ABD var karşımızda.
Formülü de bulmuşlar.
"PKK'yı silahlandır, Türkiye'yi oyala!" ABD'nin FETÖ'ye verdiği desteğe ne demeli?
Defalarca söyledim.
FETÖ, ABD merkezli bir terör örgütüdür diye.
Evet ABD merkezli...
ABD, bırakın Gezi kalkışmasıyla, 17-25 Aralık yargı ve emniyet darbeleriyle, 15 Temmuz işgal girişimiyle bile ilişkisini izah edebilmiş değil.
Ellerine yüzlerine bulaştırdıkları şu sanal dava var ya.
İşte o dava bile tek başına ABD'nin Türkiye'ye ne denli karşıt bir pozisyonda olduğunu ortaya koyuyor.
Sadece şu FETÖ'cü komiser yardımcısının nasıl Amerika'ya kaçırıldığına, bu süreçte CIA ve FBI'nın nasıl koordineli çalıştığına bakmak bile yeterli.
Önce 17-25 Aralık'ta yalan dolan belgelerle Türkiye'de hükümeti devirmeye çalıştılar. Başarılı olamayınca o paçavraları ABD'ye kaçırıp onlar üzerinden Türkiye'ye karşı yeni bir kumpas kurmaya kalktılar.
Bütün bunlar ortadayken bu saatten sonra Türkiye ABD'ye nasıl güvenebilir?
Güvenemez, güvenmemeli.

Şimdi sıra BM'de

İslam İşbirliği Teşkilatı toplandı, tarihi kararlar alındı.
Ancak süreç bitmedi.
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan Kudüs'ün kimliğine, bölge güvenliğine, İslam dünyasına yapılan bu saldırıya karşı sırasıyla bütün uluslararası platformları devreye sokma çabası içinde.
Çarşamba günü İstanbul'da çok önemli bir adım atıldı.
Şimdi bunun devamı gelecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu meselede küresel bir duyarlılık oluşturmak, ABD ve İsrail'e karşı ortak bir inisiyatif geliştirmek için çabalıyor.
Şimdi sırada diğer ülkelerin desteğini almak var.
Bu noktadan sonra mesele BM'ye taşınacak.
ABD'nin veto hakkı nedeniyle Güvenlik Konseyi'nden bir sonuç alınamayacağı aşikâr.
Ancak konu BM Genel Kurulu'na taşınacak ve genel kurul 3'te 2'i çoğunlukla bir karar alırsa bu takdirde ABD'nin vetosu geçersiz sayılacak.

İsrail'in arabulucu arayışı

İsrail uluslararası toplum nazarında alan ve itibar kazanmak için kendisini gözetecek bir arabulucu arayışı içinde.
Ve bu arabulucunun Suudi Arabistan olmasını istiyor.
S. Arabistan da buna ne der?
Elbette sıcak bakar.
Fakat böylesi bir sürecin başlaması sadece İsrail'in işine yarar.
Şu anda yapılması gereken İsrail'in geri adım atana kadar izolasyonunu sağlamaktır.
Süreci sulandırmayın anlamı yok...

Sabah

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat