Daha saldırgan bir Fransa gelecek!

  • GİRİŞ16.12.2011 09:50
  • GÜNCELLEME16.12.2011 09:50

Bir kez daha Ermeni meselesi…

Türk kamuoyu artık bu “temcit pilavından” sıkıldı. Ancak Avrupa’nın ikinci ayağını oluşturan Fransa, hala bu pilavı yemeye ısrarla devam ediyor. Lakin pilava kurt düşmüş durumda. Fransa’nın “kurtlu pilava” düşeceğini beklemiyorduk ama demek ki Avrupa’yı saran mali krizin boyutları sanıldığından çok derin…

Parlamentosu neye karar verirse versin, Türkiye açısından önemi yok. İşin garip tarafı Avrupa içinde önemli değil. Çünkü Avrupa şu aralar içine düştüğü mali krizi nasıl aşacağıyla meşgul.

Avrupa’nın güçlü ayağı olarak görülen Fransa’nın ermeni meselesine sarılması neyin nesidir o halde? Bunu tümüyle Fransa’nın seçim stratejisi olarak görmek eksiklik olacak. Bunun mesajı açık; Türkiye’nin artan pozitif iyimserliğinin havasını almak.

Türk-Fransız ilişkilerinin çok uzun bir tarihi var aslında…

16. yüzyılın başlarına kadar gider. Kanuni Sultan Süleyman, 1535 yılında, İspanya’ya karşı Fransa Kralı ile işbirliği yapmıştı. Fransa, İstanbul’a ilk büyükelçisini 1535’te atadı. Osmanlı padişahları ile Fransa kralları arasındaki iyi ilişkiler uzun süre devam etti. Paris’e ilk Osmanlı elçisi 1721’de gönderildi. Bu elçi, Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’ydi.

Bu kadar köklü bir geçmişe sahip Türkiye-Fransa ilişkileri şimdilerde Fransa’nın Almanya ile birlikte Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkması nedeniyle de sorunlu. Şimdi de ermeni meselesi…

Fransa, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkmakla kalmıyor, bunu fiilen engelliyor.  “Tam üyelik yolunu açtığı” gerekçesiyle Türkiye’nin 5 müzakere başlığının açılmasını veto ediyor. Görevde olduğu sürece de Sarkozy’nin bu konudaki sert tavrını değiştirmesi beklenmiyor.

Ancak Türkiye bu Fransa’yı tanıyor…

Kendisine verilen kapitülasyonları, Osmanlı zayıfladığında aleyhine kullanacak kadar “vefasız” ve “çıkarcı” olduğunu, hatta “zayıf anlar” kolladığını unutmadı.

Tarihi hafıza, toplumların gelecek vizyonunu besler.

Belli ki Fransa’nın da unutamadığı korkuları var…

Bu nedenle Türklerin Avrupa’daki varlığını istemediği için AB’ye üyeliğine sert bir şekilde karşı çıkıyor…

Bu nedenle Türkiye’nin yeni Ortadoğu’daki etkinliğine gölge düşürmek istiyor…

Bu nedenle mali kriz yaşarken bile ermeni kartını masaya getirecek kadar siyasi aklının yerini “saldırgan hırsa” bırakmış…

Ama saldırganlık ve Türkiye’nin Balkanlar, Ortadoğu ve Avrasya politikalarını baltalamak için her şeyi yapacak.

Aynı Fransa’ya başka açılardan bakalım…

Fransa için önemli olan Fransız firmalarının ticari beklentileridir. Bu nedenle Türkiye pazarı Fransız firmaları için çok önemli. Türkiye’ye en fazla yatırım yapan ülkelerden biri Fransa. İki ülkenin ticari ilişkileri yoğun. 2009 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi 13.4 milyar dolar. Sarkozy’nin hedefinde Türklerin Avrupa’daki varlıkları yerine, var oldukları coğrafyada kalmaları ve ticari ilişkilerini sürdürmeleri.. Bu nedenle de ilişkilerde bu konulara ağırlık vermek istiyor.

Türkiye’de Fransa ile ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesine önem veriyor ama esas önem verdiği konu AB üyelik süreci ve bu süreç önündeki engellerin en azından Fransa tarafından kaldırılması.

Fransa ve Kıbrıslı Rumların engellemeleri nedeniyle Türkiye’nin AB ile müzakerelerde açabileceği başlık sayısı sadece 4. Bu 4 başlıktan sonra açılacak başlık kalmayacak ve müzakere süreci duracak. Bu noktada Fransa’nın tavrı önem kazanıyor. Türkiye’nin artan önemi, bölgesel konularda işbirliğini artırıcı bir rol oynamakla birlikte, Fransa, bazı bölgelerde Türkiye’yi kendine rakip gördüğü için Türkiye’ye karşı saldırganlığını artırıyor.

Sarkozy ve Merkel ülkelerindeki yerel kamuoyundaki siyasi desteği yitirmemek için Türkiye ile ilişkilerde stratejik adım atmak yerine hala ideolojik adımlar atmaya devam ediyor. Oysa her iki lider siyasi sorumluluk örneği göstererek bu durumu kamuoylarıyla paylaşabilirler. Ancak bu sadece Merkel ve Sarkozy’nin meselesi değil, aynı zamanda Rusya’nın ve İngiltere’nin de dâhil olduğu bir süreçtir.

Rusya, Avrupa Birliğine üye bir Türkiye ile ilişkiler yerine mevcut haliyle devam eden bir Türkiye’yi kendisine ittifak için daha yakın pozisyonda durduğu için destekliyor.  İngiltere’nin de Türkiye ile olan ilişkilerinde Birlik üyesi temelli değil, ancak bölgesindeki etkinliği temelinde sürdürmek istediği açıktır. Ancak Türkiye’nin bölgesel etkinliğini bir yandan desteklerken öte yandan da Fransa ve İngiltere’yle Afrika ve Ortadoğu’da çatışan çıkarlarının söz konusu olduğunu ifade etmeliyiz.

Türkiye, artık kendi ayakları üzerinde durabilen ekonomisiyle, tarihi ve sosyolojik gerçekliğinin idrakinde, ideolojik gerekçelerinin farkında olan bir ülke portresi çizmekten çekinmiyor.

Bu nedenle AB’ye karşı eleştirel dil kullanırken, Fransa’ya ermeni kartı dolayısıyla rest çekebiliyor, Almanya’ya dönerci cinayetleri yüzünden oluşacak nefreti ciddiye almasını dillendiriyor.

Fatih Bayhan – Haber7
Bayhan.f@gmail.coM
www.fatihbayhan.com.tr

Yorumlar4

  • Kürsat Cakmak 12 yıl önce Şikayet Et
    Diger Avrupa Ülkeleri. bu tek fransayla biten bir olay degil ! Diger Avrupa Ülkelerinde de durum farkli degil, Türkiyenin simdiki ekonomisi ve söz sahibi olma cabalarindan cok rahatsiz oluyorlar. Birakin ABye almayi, ordaki yasayan Gurbetci Türkleri bile istemiyorlar. Gurbetci Türkler, Parlamentoda ic Politikalarinda hep bir Kavga konusu...
    Cevapla
  • kenan9 12 yıl önce Şikayet Et
    fıransa. hala türkiyenin eski türkiye olmadığının farkına varmaya başladı.bu yanlızca fıransa için değil avrupa ülkelerinin tümü gelişen türkiye karşısında rahatsız.ekonomik ve ortadoğu projelerindeki etkinliği bir zamanların o güçlü avrupasını ikinci plana itmesinden dolayı rahatsızlar.biz millet olarak artık o miskin ve uyuşuk bir toplum olmaktan çıkıp ülkesi için üçü beşi aramadan geleceğe güçlü bir türkiye bırakmak için çalışmalı ve güçlenmeliyiz.bu bizim dünyadaki onur savaşımız olmalı
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • mohikan 12 yıl önce Şikayet Et
    yeni bir çağdayız. yeni bir çağdayız, eski teşkilat oyunları işe yaramaz. artık herkes eğitimli ve bilgiye yakın. halklar kör değil.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Cüneyt Bekmezci 12 yıl önce Şikayet Et
    TÜRKİYE NE ZAMAN 3.DÜNYA ÜLKESİ OLMADIĞINI ANLAR O ZAMAN İŞLER DÜZELİR.... Biz anadoluda medeniyetler kurmuş büyük bir toplumuz.Daha çok değil 100 sene önce dünyanın 1 numarasıydık.Ne zaman kendi liderliğimizi unutarak batının peşine takıldığımızdan beri durmadan küçüldüğümüzü hissediyoruz.Küstah batı bizi uşağı zannediyor.Öyle olmadığını köprüleri atıp yüzümüzü doğuya çevirerek yolumuza devam etmeliyiz.Yok AB kanunlarına uyacakmışız,yok kıbrıs rumlarının dönem başkanlığını benimseyecekmişiz.Yahu sıradan bir futbol maçında bile utanmadan bizi dışlayarak avrupalı değilsiniz diyen haçlı zihniyetli kafalardan ne bekliyoruz.Bu güne değin yanlış politikalar yüzünden ingiltere gibi Fransa gibi 5 para etmez haçlılara fazla değer verince fazlalığa şimdi bizi satıyorlar.Bu haçlı zihniyeti o kadar acımasızki,kendi toplumlarındaki yahudileri katletmekle kalmayıp utanmadan farturayıda islam toplumuna kestiler.Atalarımız boşuna dememiş sev seni seveni yek ile yeksan olsa sevme seni sevmeyeni mısıra sultan olsa diye.Yada AYIDAN POST GAVUR BATIDAN DOST OLMAZ diye...
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat