Erdoğan ve liderlik - 5

"...bir cemiyeti yaşatan veya yükseltip alçaltan sebeplere bakarsak, bunların kuvvetlerinin, mazide bulunan köklerinin derinliği kadar olduğunu görürüz.

  • GİRİŞ31.08.2016 08:34
  • GÜNCELLEME01.09.2016 08:57

En köklü olanı en sağlam ve hakim olanıdır.

Buna göre bizim milletimizi yaşatan kudretlerin köklerini araştırırsan göreceksin ki fazilet kudreti, en uzun ve en derin köklere sahip bulunmaktadır. 

Üstelik bu kökün devamlı olarak beslendiği, hiç kurumayan mübarek bir suyu vardır ki o da İslamiyettir..."

 

Erdoğan birebir bu duygu, düşünce ve temennilerin savunucusu ve uygulayıcısı oldu.  

Yani Erdoğan;

bu coğrafyanın tarihe, tarihin de bu coğrafyaya yazdıklarını iyi okudu.

Büyük olmanın gururunu yaşamış olan bir coğrafyanın, büyüklüğünü ve "fazilet kudreti" ve asaletini kanıtlamış bir medeniyetin ve milletin özlemlerini, rüyalarını da Asım'ın Neslindeki hayallerle buluşturarak kendi ismi ile somutlaştırdı.

 

Yorgun ve yoksul Anadolu insanı, 

uzun yıllardan beri ilk kez O’nun zamanında bu ülkenin bir ferdi olmakla gurur duydu.

 

Bu gurur duyma hali Erdoğan'ın şu sözlerinde ete kemiğe bürünmüştü: "şuna inanmıştım; siyaset, hayat kurtarmaktır.

İçinde yaşadığımız toplumda binlerce, on binlerce, yüz binlerce hatta milyonlarca insanın refah ve mutluluğunu sağlamak için siyaset yapmak ve başarmak zorundaydık."

Erdoğan başarmaya başlamış, halkın mutluluğuna giden yolun zorlu kavşaklarında ilerliyordu. 

 

Halk, Batı'da gördüğü ve imrendiği asfalt yollara O'nun zamanında kavuştu ve köyüne, kasabasına, Beldesine kadar uzayan bu asfalt yollarda yürürken başını ilk kez kaldırdı yerden.

 

Vatandaşlığını, vatanına olan mensubiyetini gururla hissetti ilk defa. 

Uçağa ilk kez O’nun zamanında binip, asırlar sonra ufka baktı. 

Hiç şüphesiz bu bir uyanış ve silkeleniş halidir, ayağa kalkmaya yeltenme halidir.

Bir milletin manen zihnindeki prangaları kırma hali, "demek ki biz de başarabilirmişiz" diyebilme, durumudur. 

Yani Batının tasallutundan kurtulma, bileklerdeki zincirleri kırma, kendisi olarak tarih sahnesine çıkma mücadelesidir. 

Yani yine Akif merhumun ifadesi ile:

 

 "...Asım'ın Nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek 

İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek ".  dediği bir dünyaya doğru kanatlanma halidir. 

 

 Öte yandan Cumhuriyet Tarihinin Ekol olmuş önemli idealist mütefekkirlerinden biri olan Nurettin Topçu'nun eserlerinde ortaya koyduğu Ahlak Nizamı ve ruh köklerine bağlı devlet adamı düşüncelerinin de Recep Tayyip Erdoğan tarafından algılandığını, özümsendiğini ayrıca görüyoruz. 

 

"... Devlet, bir insandır ve bir fert gibi şahsiyet olarak meydana gelir.

Bu şahsiyet, millet yapısına en uygun teşkilatı ortaya koyar.

O, bu teşkilatın içine en eksiksiz şekilde kendi iradesini yerleştirdiği takdirde teşkilatın manası olur ve böyle bir teşkilat muvaffakiyetlere götürür. 

Kurucu olan şahsiyetin iradesi teşkilattan önce gelir.

O adeta, kaynağı millette bulunan iradenin sembolü ve kullanıcısı olur..."

 

"...... İşimiz, acayip ve muammalı terkipler bulmaya çalışan büyücü gibi yeni devlet şekilleri araştırmak değil, millet mesuliyetini üzerine alacak büyük şahsiyetleri sabır ve tahammülle yetiştirmek olmalıdır. 

Esasen terbiye, tahammül işidir. 

Terbiye işi kıvamına gelip de böyle fertler yetiştiği gün, salahiyet ve vukufumuz müsait ise, onlara devlet sahasında hareket işareti  vermek yerinde olur.....

".... Her şeyi bilmek, hadiseler dünyasının, bizim bugüne kadar tanıdıklarımızın sınırları arasında kalan dünyadan ibaret olmadığını anlamak ve hakikati, kızgın güneşin altında durmadan çalışan cesaretli bir çiftçi gibi toplamaktan çekinmeyeceğiz. 

 

Yapacağımız inkılap böyle bir hakikat hastasının eseri olacaktır. 

Bu inkılabı yapabilmek için evvela yakın tarihimizi bilelim. 

Gerçek büyüklerimizi tanıyalım. 

Eğer milletin bünyesinde bizdeki ruh ateşini hazırlayan büyük ve Ateşli ruh sahipleri gelip geçtilerse bunu da öğrenelim 

İnkılâplarımızı kimler, hangi zümreler, hangi memleket çocukları yaptı? 

Nasıl yaptılar?

Akıbet ne oldu ve bu adamlar ne oldular?

Ancak bunları hakkiyle bildikten sonra idealler sahibi olmaya çalışalım...."  

 

Erdoğan tam da bunu yapıyor, 

Topçu Hoca'nın; "milletin ruh ateşini hazırlayan büyük ve ateşli ruh sahipleri " ni dilinden düşürmüyor, onların duygu ve fikirlerini iyi özümseyerek, yine onların fikirleri ile yetişmiş kitlelere hitap ediyor. 

 

Mesela Yahya Kemal ve Arif Nihat Asya da, makaleleri ile, şiirleri ile, bu ruh ateşini körükleyen ruh sahiplerinden olduğu için Erdoğan, Cumhuriyet Döneminin bu ünlü şair ve yazarlarını da sahipleniyor.

 

AK PARTİ Belediyelerinin yaptırdığı Kültür Merkezlerine, Spor Merkezlerine,

Gösteri Salonlarına bu şahısların isimlerini veriyor ve açılışlarını da bizzat kendisi yaparak onların şiirlerini kendi sesi ile seslendiriyor. 

 

Cumhuriyet Türkiye'sinde eşine rastlanmayan bu vefa Erdoğan'ı tartışmasız Türkiye liderliği makamına oturtuyor.

 

Çünkü, bu yazar ve şairlerin mısralarından, 

duygu ve düşüncelerinden beslenmiş bir parti lideri yine bu şair ve yazarların şiirlerinden, 

duygu ve mısralarından beslenmiş milyonlarca Anadolu insanının ruh kökleri ile buluşuyor.

(devam edecek) 

 

Ferman Karaçam - Haber 7 

fermankaracam@gmail.com 
fermankaracam@twitter.com 
twitter.com/fermankaracam 
facebook.com/fermankaracam 
instagram.com/fermankaracam

Yorumlar2

  • mert 7 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet Ali Bulut niye yazmıyor
    Cevapla
  • zekiye 7 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet Ali Bulut'un okuduğum son yazısında gözünde rahatsızlık dolayısıyla tedavi olduğu bilgisi vardı. İnşallah kısa süre de iyileşir de yazılarına devam eder. şifa dileklerimle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat