Liderlik ve Erdoğan - 7

Nuri Pakdil adı, Erdoğan'ın hem Başbakanlığı hem de Cumhurbaşkanlığı döneminde; Belediyelerin yaptırdığı spor salonlarına, kültür sanat merkezlerine, sokaklara, caddelere verilmeye başlandı.

  • GİRİŞ21.09.2016 07:57
  • GÜNCELLEME22.09.2016 07:25

Erdoğan'ın konuşma yaptığı salonlarda muhtelif vesilelerle Nuri Pakdil'e ödüller verildi, kendisine konuşmalar yaptırıldı ve Erdoğan tarafından kitlelere övgüyle takdim edildi.

Nuri Pakdil, Cumhuriyet döneminin resmi ideolojisi tarafından, diğer bir deyişle eski Türkiye'nin muktedirleri tarafından gadre uğramış, görmezlikten gelinmiş ekol şahsiyetlerden biridir.

Kuruluşunu  ve yöneticiliğini yaptığı, edebiyat dergisi ve edebiyat yayınları çok sayıda genç yetiştirmiştir.

Bu gençler arasında tanınmış ünlü şair ve yazarlar vardır.

Pakdil, Türkiye'nin mütedeyyin kültür insanlarının eserlerine çok fazla yansımayan emek, alın teri, emekçi ve emeğin hukukunu savunmak gibi meseleleri kendisine dert edinen bir kültür ve sanat adamıdır

Aynı şekilde Kudüs yani Müslüman'ın ilk kıblesi olan bir önemli konunun da sürekli gündemde tutulması için çok ciddi emeği olan bir şahsiyettir.

Nuri Pakdil, hem şiirlerinde hem de diğer yazılarında kelimelere çok önem verir. Onda kelimenin işçiliği bir fabrika işçisinin ürününe karşı gösterdiği titizlikten daha ileri boyutlardadır.

(....)  " Daha Güneş'in doğmasına vakit var.

Yedi buçuğa (doğru; yumuşakgeden sonra a) geçerken  - haberleri dinlemedim-; çünkü, haberler soluk; taze haber arıyorum her yerde;
mütevazi postnişînin tavrı insanın içine işler ya, burgu gibi, tohumun toprakta yeşermesi gibi tıpkı;
haber dediğim böyle bir şey olmalı diyerekten iniyorum;
ilk ayak izi benimkisi olacak: hâlis ak halıda.

Güneşin doğmasına on beş dakika kaldı ! Tellikavak sokağından Erenköy istasyonuna doğru yürüyorum...."

Pakdil, herbirimizin kullandığı basit ve sade kelimeleri alıp sessizliğin derinliklerine götürür ve oradan tekrar bizim dünyamıza o kelimeleri teker teker birer metafizik boyaya boyanmış olarak sunar bize.

Aslında her şairde biraz bu vardır: şair kelimeleri yürek kazanında kaynatır ve adeta dönüştürür, başkalaştırır.

Recep Tayyip Erdoğan ise yürek kazanında kaynatılıp arındırılmış, metafizik birer boya ile boyanmış bu kelimelerle topluma hitap etmesini en iyi bilen bir siyasetçi, devlet  adamı ve lider olmuştur.

Son yıllarda onun bu alandaki başarısını farkeden bazı siyasetçiler de konuşmalarında şiirlere yer vermeye başlamışlardır.

Örneğin, Kemal Kılıçdaroğlu'nda daha önce hiç görmediğimiz böyle bir konuşma alışkanlığını şimdilerde görmeye başladık. Ne var ki Kılıçdaroğlu'nun bu taklidi oldukça iğreti ve yama gibi duruyor konuşmalarında. Oysa Liderin konuşmasında şiir konuşmanın içine kaynamıştır.

Çaydaki şeker gibi olmuştur.

Erdoğan işte bunu yapıyor.

Şiir, Şair, kelimeler, halk ve lider adeta hepsi birden şiirleşmiştir.

Hatta bazan bu beşliye bir de mekanı ilave edersek, birbirinin içinde kaynaşıp tek bir ruh haline dönüştüğünü görürüz.

Çünkü, birinci bölümden bu tarafa sözünü ettiğimiz ( ve bundan sonraki bölümlerde de edeceğimiz) ekol şahsiyetler ve şairlerin şiirlerinde de aynı mekan ve motiflerin içtenlikle mısralara yansıdığını görüyoruz.

Erdoğan ise hemen her konuşmasında bu söz konusu mekanları yani;

Doğu'nun, Ortadoğu'nun, Asya'nın, Afrika'nın ve Anadolu'nun önemli başkentlerini veya tarihe mal olmuş şehirlerini konuşmalarına yansıtmıştır.

Hatta bazan öyle hissedersiniz ki Erdoğan Mekke'nin, Medine'nin, Kudüs'ün, Bosna'nın, Priştina'nın, Üsküp'ün, Bağdat'ın, Şam'ın, Kahire'nin, Filistin'in....cadde ve sokak adlarını da dille getirecek.

Aynı şekilde mekan şairde, Nuri Pakdilde şöyle dilleniyor.:  ".....Yüreğimizin yarısı Mekke'dir, geri kalanı da Medine'dir, üstünde bir tül gibi Kudüs vardır...."
Nuri Pakdil'in bir başka adı da " Kudüs Şairi" dir. Onun Kudüs'ü bir bakıma bir anne gibi gördüğünü, onu bir anne gibi sevdiğini de söyleyebiliriz.

" Güz suları bizim şehrin önünden akar

Kış savunması

Bizim şehir üs öbür şehirlere

Dakka şimdi bir Doğu kamerası
Ölümü çeken

(....)
Eylem öğlesi

Gül kurularını birbirine bağladık

Ekmeğimize bulaşan çağın hakkını

Kitabı açarak yonttuk
(.....)
Tûr Dağını yaşa

Ki bilesin nerde Kudüs

Ben Kudüs'ü kol saati gibi taşıyorum

Gel

Anne ol

Çünkü anne

Bir çocuktan bir Kudüs yapar

Adam baba olunca

İçinde bir Kudüs canlanır

Yürü kardeşim

Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin  "

Ferman Karaçam - Haber 7 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

instagram.com/fermankaracam 

 

Yorumlar2

  • Kalemsahbaz 7 yıl önce Şikayet Et
    Ağzınıza sağlık hocam yüreği temiz insanları sizden okumakta güzel ...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • gülsen 7 yıl önce Şikayet Et
    harika bir yazı 0lmuş yüreğinize sağlık sayın KARAÇAM
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat