Bin yıl çoktan bitti ahmaklar

En büyük zaafımız alışkanlıklarımız.

  • GİRİŞ01.03.2017 07:46
  • GÜNCELLEME02.03.2017 07:16

Alışkanlığın iyisi iyidir de, kötü alışkanlıklardan kurtulmak gerçekten çok zordur.

Kötü alışkanlıklar insan bedenine yerleşen kanser virüsü gibidir.

Ondan kurtulmak büyük bedeller gerektiriyor.

Gene de metastaz yaptığı zaman yani kanser virüsü bulunduğu bölge dışına çıkıp diğer organlara da yayıldığı zaman ondan kurtulmak mümkün değildir. 

Bedeli can'dır. 

Hastayı kaybederiz.

En basitinden, bizim toplumumuzda kötü alışkanlıklardan sayılan sigarayı bırakmak, ondan kurtulmak bile, çok büyük emek ve en önemlisi de kaya gibi bir irade gerektiriyor. 

Çünkü alışkanlık hem fizik bünyemizi, hem fizik bünyemizin birer yansıması olan davranışlarımızı, hem nikotin gibi kanımızı ve nihayet en sonunda kişiliğimizi esir alıyor  ve kurtulmak mümkün olmuyor. 

Türkiye'de de bazı insanların askeri bürokrasi üzerinde bir takım katakulliler yapıp onu, kendi süfli emelleri için kullanmak gibi çok kötü bir alışkanlığı var. 

Ne yaparsanız yapın bu alışkanlıklarını bir türlü yenemiyorlar. 

Durup durup askeri kışkırtmayı, askerin aklına darbe düşüncesini sokmayı, olmadı bir subayın çıkıp hükümete meydan okumasını sağlamayı kötü bir alışkanlık haline getirmişler. 

Asker darbe yaparsa, asker bildiri yayınlarsa, asker konuşursa bu şahısların yüreklerinin yağı eriyor, altın vuruş yapan zavallı bir uyuşturucu bağımlısı gibi kendinden geçip, hayatlarını bile riske atıyorlar.

Son derece akıl dışı olan ve tamamen kendilerini  tatminden başka bir işe yaramayan bu davranışlarının hiçbir alt yapısının veya tutarlılığının olması gerekmiyor.

Bu bir alışkanlık.

Türkiye'de belli bir kesim bu alışkanlığını sürdürmek konusunda inat ediyor. 

İnanılır gibi değil ama gerçek bu. 

Türkiye dört bir yandan çepeçevre kuşatılmış, bütün bir Türkiye düşmanları, bir adım daha ileri gitmememiz için Çanakkale'de ki gibi topyekün üstümüze çullanmışlar.

Bir yandan kanlı bir cephe savaşı, bir yandan ekonomik ve siber saldırılar, bir yandan diplomatik baskılar, bir yandan açıkça tehditler varmış ne gam ! 

Yeter ki, ihanetin en kötüsünü yani böyle bir ortamda önce, bizi birbirimize kırdırarak ülkeyi bir grup cuntaya ardından da, tarihi düşmanlarımıza teslim etmeyi başarsınlar. 

Halbu ki bu ahmaklar, o çok meşhur ve bilindik her on yılda bir askeri bürokrasiyi kışkırtma alışkanlıklarının sonucu, öncekiler gibi olmayacak bunu göremiyorlar, balkonlarına çıkıp, gülücüklerle alkışlayamayacaklar sonucu. 

Sonuç, kendilerinin de sonu olacak.

Alışkanlıklarına bu denli esir olmuş, kendilerini kaybedecek kadar ruhlarını zevk ve sefahatları uğruna satmış, Türkiye'nin beka mücadelesi verdiği böyle bir dönemde pervasızca manşetler atan bir kesimin varlığı cidden çok üzücüdür.

Meğer, Medyanın amiralinin şımarık Kaptanı ve onun kürekçi paryaları, o kötü alışkanlıklarının bin yıl süreceğine kendilerini bu derece inandıracak kadar aptalmışlar.

 

KARAMOLLAOĞLU 

 

Size yine de ağabey, diye sesleneceğim.

Temel Ağabeyi; 

içim öylesine buruk ki, ellerim tuşlara gitmiyor.

Eğer uzatırsam kırıcı olacağımın farkındayım onun için kısa konuşacağım. 

Şunu farkedin, sadece şunu farkedin yeter;  

Bu günlerde sizinle aynı fotoğraf karesine girmek için bütün varını yoğunu verebilecek kişilerin zihniyeti 16 Nisandaki bu evet'ten sonra asla bu ülkede iktidar yüzü göremeyecekler. 

Yani bu ülke halkının büyük çoğunluğunun inançları ile alay ederek, Ramazan'da, herkesin gözünün içine baka baka, inadına su içen Cumhurbaşkanları seçilemeyecek. 

Bu ülkeyi yeniden yönetemeyecek, çoğunluğun değer yargıları ile alay edemeyecek.

Onlar bunun pekala farkındalar. 

Siz neyin peşindesiniz Temel Ağabeyi?

Yorumlar3

  • tosun 7 yıl önce Şikayet Et
    birlik olursak ikiler birdaha gelemez
    Cevapla
  • Yaren 7 yıl önce Şikayet Et
    İnşallah o günler bir daha gelmez.Afiyetle kalın...
    Cevapla
  • Emine Nassor 7 yıl önce Şikayet Et
    Çok doğru,inşallah o günler bir daha geri gelmeyecek...
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat