Çocukları Rüyasıyla Parçalayan Kalleşler

  • GİRİŞ14.02.2018 07:36
  • GÜNCELLEME15.02.2018 07:16

Fotoğrafına baktım.

Çocukça bir gülümseme.

 

 

Hayallerine gülümsüyor.

Uzaklara bakan zeytin karası güzel gözler.

Saçlarını başının arka kısmında toparlayıp bağlamış, sol omzundan öne doğru atmış, bilindik bir pazar malı tişörtün yakalarının renkleri yüzüne farklı bir güzellik katmış.

Yüzü; çocukluktan gençliğe yönelmiş bir duruluğun ve sıcak bir tebessümün gölgesine düşmüş saf ve temiz bir yüz.

Daha 17 yaşında, 11.sınıfa gidiyordu.

Öğretmen olacaktı Fatma.

Bir zamanlar oturduğu sıralara oturan kendisi gibi onlarca, yüzlerce, binlerce Fatma’yı okutacaktı.

Onların sorunları ile ilgilenecekti.

Onların dertlerine ortak olacaktı çünkü, seviyordu Fatma insanların dertleriyle ilgili olmayı.

İnsanları seviyordu, çocukları seviyordu.

Bu ülkenin sorunlarına kulak kabartan, yüreği ile bakan, arkadaşlarından Afrin’e giden Mehmetçiğe ve herkese dua etmelerini isteyen güzel bir yüreği vardı Fatma’nın.

Okul müdürünün, yöneticilerinin, öğretmenlerinin ve onu tanıyan herkesin ve özellikle öğrenci arkadaşlarının sempatisini kazanmış çalışkan olmasıyla da tanınmış genç bir kızdı Fatma.

Hayatı daha yeni tanıyor, o çileli hayat merdivenlerini de basamak basamak daha yeni çıkmaya başlıyor, ailesine ve çevresine umut vadediyordu hayalleriyle.

Birinci dönemin bitimindeki aldığı karnesi güzeldi Fatma’nın, ailesini mutlu etmişti ve nihayet ikinci dönemin başlamasına çok az bir zaman kalmıştı.

Okuluna yeniden başlayacağı günleri sabırsızlıkla bekliyordu.

Bir gece uyudu ve bir daha uyanamadı Fatma.

Onu uykuda vurdular.

Sınırın ötesinden çocuk, genç, yaşlı, hasta, bebek demeden rastgele ateşlenmiş bir füze Fatma’yı; hayallerinden, annesinden, babasından, arkadaşlarından, Reyhanlı Tayfur Sökmen Anadolu Lisesi adlı eğitim yuvasından, öğretmenlerinden, komşularından ve kısaca onu hayattan kopardı.

Zalimler ve kalleşler öyleydi uykuda vururdu.

Enseden vururdu.

Gencecik iken vururdu.

Bebekken vururdu.

Cami’de dua ederken vururdu.

Genç bir kız yatağında, herkes için iyilik dolu rüya görürken, rüyasının tam ortasında vururdu onu, kalleşler ve zalimler.

İmanları zulmetmekti zalimlerin.

Ağlatmaktı anaları ve babaları.

Bedenlerini paramparça etmekti uyuyan yavruların.

Hayatlarında kimseye ne bir iyilik ne de bir kötülük yapacak kadar büyümemişti daha onlar.

Ana kuzusu, baba yavrusuydu onlar.

Ama zalimler ellerindeki demirler kadar sağırdı, yürekleri beton gibiydi, beyinleri satılmış, ruhları köleleşmişti.

Fatma’nın hayallerini ve rüyalarını uykuda parçaladılar.

Hayattan ve bizden kopardılar onu.

Kim bilir nasıl faydalı ve güzel bir öğretmen olacaktı Fatma.

Ailesi, ülkesi, milleti ve vatanı için nice Fatmalar, Zeynepler, Mehmetler yetiştirecekti.

Daha çocuk yaşta iken, Afrin tarafından PYD kiralık katillerinin Hatay/Reyhanlı’ya attıkları bir füze ile yatağında uyurken katlettiler Fatma’yı.

Bekledim ki; Ankara’da ki HDP kongresinde, yatağında uyurken bedeni parçalanan bu günahsız Fatma’dan bir tek cümle ile olsun bahsedilsin.

Heyhaat ...!

Bunların hepsinin göğsünü betonlamış Rabbımız;

“Gözleri var görmez, kulakları var işitmez, kalpleri var hissetmez” olmuşlar.

Bunlar, zalimden daha zalim olmuşlar, bunlar sadece bedenlerini değil ruhlarını da satmışlar dolarlarla.

Söyleyecek sözümüz yok.

Ferman Karaçam - Haber

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat