Gönül Belediyeciliği- 2

.

  • GİRİŞ05.12.2018 08:39
  • GÜNCELLEME06.12.2018 08:50

Bir önceki yazıda söyleyemedik, başlık bana ait değil bunu, geçen salı günkü grup toplantısında Erdoğan kullanmıştı.

 

 

Açıkçası oldukça etkilendim ve bugün de mimarını söyleyip başlığı tırnaktan kurtardım.

Geçen yazımızın devamı olarak tekrarlamış olalım ki; AK PARTİ’yi eleştirmek adeta bir moda halini aldı.

 

 

Özellikle kendi içimizde, giderek yükselen ve son derece tehlikeli boyutlar kazanan bir eleştiri ötesi kötüleme biçimi kar topu gibi büyüyor.

Kötüleme her ortamda tekrarlandıkça değişik boyutlar da kazanıyor.

Birincisi, farkına vardığımız ve eleştirdiğimiz hatalar, dışarıdan boca edilen haksız ve düşmanca kötülemelerle birbirine karışıyor ve hayret edilen boyutlar kazanıp, tam bir AK PARTİ düşmanlığına dönüşüyor.

İkincisi ve daha da önemlisi, bir süre sonra, kendimizi de içinde bulduğumuz kötülükleri tekrarlayarak bağışıklığımızı kaybetmeye başlıyoruz.

Ayrıca bir de, üstüne üstlük AK PARTİ karşıtı olup çıkıyoruz.

Peki hiç düşündünüz mü, mesela bir insan Kadıköy’de, Beşiktaş’ta CHP’ye neden oy verir?

CHP bu vatandaşın hangi sorununu çözüyor ki her seçimde ona veriyor oyunu?

Üstelik hiç bir seçimde yüzde beş insan bile oyunu değişmiyor, bir seçimde de gidip AK PARTİ’ye, MHP’ye veya ne bileyim başka bir partiye oyunu vermiyor.

Kadıköy’ü, Şişli’yi, Beşiktaş’ı, Bakırköy’ü bunca yıldan beri kötü yöneten Başkan olmadı mı, bu yöneticiler dört dörtlük insanlar mıdır da, oralarda yaşayan halk gözü kapalı gidip her seçimde CHP’ye oy veriyor?

Şöyle bir soru sorup karşılaştırma yapalım: 16 yılda AK PARTİ kendi seçmenine neler verdi, CHP, bu 16 yılda, mesela Beşiktaş’ta yaşayan seçmenine neler verdi ?

Cevap belli.

Peki, biz de CHP’nin seçmeni gibi robot mu olalım?

Elbette hayır, fakat, birileri için CHP bir dava hareketi ise, bu kadar sıkı bir şekilde korunuyor, her şeye rağmen terk edilmiyorsa, ders verilmeye bile kalkışılmıyorsa, bunun üzerinde bir parça düşünmeğe değmez mi?

Söylemek istediğim: eleştirinin dozajını ayarlamak, eleştiriyi aşırıya kaçırıp art niyetli insanların düşmanca salvoları ile bütünleyip AK PARTİ düşmanlığına dönüştürme tuzağına düşmemek, birbirimizden kopacak kadar birbirimizi itmemektir.

Aksi halde, Allah göstermesin bir tökezlersek, üzerimize nasıl çullanacaklarını hepimiz biliyoruz.

 

3- Derviş mi, Avcı mı?

Yine, son zamanlarda şahit olduğumuz bir başka mesele ise, aslında mesele de değil, bazılarının aymazlığı durumu var, o da şu: PARTİ’nin kendi içinde, beklediğimiz, normal, tatlı bir yarış kimileri tarafından bir çekememe, bir çelme takma halini alıyor.

Giyim kuşamlarına, iddialarına bakınca “bizden” olduklarını söyleyerek ısrar etmelerine bakınca, saçlarına sakallarına bakınca ve bu halleri ile yapıp ettiklerini karşılaştırınca o meşhur dervişle kuşun hikayesi geliyor aklıma.

Çoğunuz bilirsiniz ama hatırlatayım:

Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a (as) gelerek, kanadını bir Dervişin kırdığını söyler.

Hz. Süleyman, Dervişi derhal huzura getirtir.

Derviş’e sorar;

“Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”

Derviş kendini savunur;

“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim.,

Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı.

Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım.

Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.”

Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki;

“Bak, Derviş haklı.

Sen niye kaçmadın?

O sana sinsice yaklaşmamış.

Sen hakkını savunabilirdin.

Şimdi, kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?”

Kuş yeniden söz alır ve kendini savunur.

“Sultanım, ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım.

Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”

Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.

“Kuş haklı, derhal dervişin kolunu kırın” diye emreder.

Kuş hemen itiraz eder “hayır Efendim, sakın öyle bir şey yapmayın” der ve itirazını sürdürür.

Hz. Süleyman, peki ama neden? bak bu Derviş senin kanadını kırmış ve sen haklısın..?

Kuş sebebini açıklar;

“Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar… Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın… Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.”

Şimdi;

Bu Derviş kılıklıların kıyafetlerini çıkarıp, Avcı kıyafetiyle meydana salmak lazım, çünkü, Millet bunların AK PARTİ’li olduklarını sanıyor.

 

 

 

 

 

 

Ferman Karaçam - Haber

 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

 

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat