Dinle Beni Sisi...!

.

  • GİRİŞ27.02.2019 08:13
  • GÜNCELLEME01.03.2019 08:31

Burası bir zuhurat meydanı.

 

 

Burada Hak’da var batıl da var.

Şair: ”Meydana düşen kurtulamaz seng-i kazadan” demiş.

 

 

Meydandayız.

Ve başımız beladan kurtulmuyor.

Ne var ki bela mertten değil, namertten gelince başımız acıyor.

Sadece başımız acısa derman bulunur da, namerdin, haince, mert yüreklere sapladığı hançerin acısı ağır geliyor, bu yükün taşınması zor oluyor.

Senin, yüreklerimizi deştiğin hançerin sapında zalimin eli var, sen de bir namertsin Sisi.

Binlerce silahsız, masum ve mazlum insanı canlı yayınlar eşliğinde kurşuna dizdin Sisi.

Yüzlerce insanı astın ve hala doymadın Sisi.

Yüz binlerce aileyi dağıttın; anneleri dul, çocukları yetim ve öksüz bıraktın, babaları zindanlara tıktın.

Sen halkını öldürdükçe, kanla beslenen küresel zalimler seni daha bir şevkle alkışladılar, sen halkının gençlerini darağacında sallandırdıkça zalimler daha çok senden yana oldular, sen kendi halkına karşı ihanette sınırları aştıkça zalimler, tebessümle, mutlulukla kadeh kaldırıp sana tebriklerini sundular.

Burası bir meydandır Sisi, zuhurattandır yani, bir anda var, bir anda yoktur bu meydan.

Gevşetilmiş zincirlerin seni yanıltmasın; kölelere sadece, efendilerine sadakatini ispat edecek, küçük bir zaman dilimi kadar hür zannı yaşatılır.

Geçmişte, bu meydan sahnesinde, senin gibi kuklaların çoğunun gölgesi bile hayatın perdesine yansıyamadı.

Sen, harabe pazar yerinde, satış sırasını bekleyen aşüfte bir köle kadar dahi haysiyet sahibi değilsin.

Senin haysiyetin de, kendin gibi bir solukta, efendilerinizin şarap kadehlerinde yudumlanıp erimeye, yok olmaya mahkûmdur.

Bu meydan, bu meydanda “er dileyen” ve er kalan Muhammet Mursi gibi kişilerin soluklarının oksijeni ile hayat buldu ve hala yaşıyor.

Bir vakit sonra, senin gibi, mezarlarına bile tükürülmeyecek kadar iğrenilecek kirli bedenlere, hiç kimse dönüp bakmayacak.

Senin gibilerin bedenleri de, ruhları da mide bulandıracak kadar kirlidir çünkü.

Çünkü sen ve senin gibiler, yalnız bedenlerinizi değil, ruhlarınızı da dolar karşılığında İslam düşmanlarına sattınız.

Ve o dolarlar, efendilerinizin uygun gördüğü miktarda kemik artıkları kadardır siz, işte o artıklarla beslenir ve onların kapı önlerini bekleyerek yaşarsınız bu dünya hayatını.

Yüreklerinizde çöreklenmiş olan, zalim efendilerinize karşı beslediğiniz o korkular, sizin yüreklerinizi de, bedenlerinizi ve ruhlarınızı da çürüttü.

Ey zalim Sisi; bundan sonra seni, hayvandan aşağı bir yaratık olarak, Kahhar ve Müntakîm olana havale ediyorum.

Zindanlarında tuttuğun binlerce masum insanın el ve ayaklarındaki zincirlerin her bir halkası, onların şeref meşalesidir, onur nişanı ve belgeleridir.

Onların her birinin alınlarında parlayan kutlu ışık, zindanlardan taşacak ve her biri bir Yusuf aydınlığı olarak er meydanlarını aydınlatacak.

Çünkü onlar, bu meydanda, zalimlere köle olmayı değil, zalimlere direnişi seçtiler.

Onlar hürriyeti, tıpkı ataları İbrahim gibi, Nemrud’ a baş eğerek değil, Nemrud’a baş kaldırarak ve ateşlerden geçerek tattılar.

Onlar, üç günlük dünyada Neronların paryalığını kabul etmediler ve onlar; Kapitalist Şeddatların postalını öpen köleliği değil, ebedi hayatın efendiliğini seçtiler.

Onlar; seninki gibi, düşmanın ayağı ile pis bir çukura iteklenmiş bedenin değil, ruhun özgürlüğünü seçtiler.

Zilleti değil, izzeti seçtiler.

Alçaklığı değil, yüceliği seçtiler.

Kullara kulluğu değil, Yaratana kulluğu seçtiler.

Mısır topraklarında; Firavun’un kahpece işlediği cinayetlerin kanlı izlerini takip ederek, atan Firavun’un hala yaşadığını bize göstermek istiyorsan, yanılıyorsun Sisi, Nil nehrinin suları atanın gırtlağına dayandığında, Musa’nın Rabbına, ezik bir böcek gibi yalvardığını unutma.

Ve unutma Sisi, insanlık tarihinin kirli sayfaları; sadece senin gibi ruhunu satmış, istikametini şeytana uydurmuş, kimyası bozuk işkenceci kuklaların değil, efendilerinizin de ibret verici hezimetleri ile doludur.

 

CÜMLEDEN CÜMLEYE ....

İslam, aileyi sosyal düzenin ana birimi olarak kabul etti ve miras konusu ile çok sayıda aile ferdinin aynı sofrayı paylaşmasını, yani iktisatlı olmayı düzenleyen kararlarıyla geniş aileden yana oldu.

Amaç açıktır: birbirine çok yakın, genellikle aynı çatı altında yaşayan geniş aileye mensup fertler birbirlerini sosyal bakımdan, duygu ve akıl sağlığı yönünden desteklerler.

Aileden sonra, İslam, ırkî (ethnic) grubu değil, insanlığı, evrensel sosyal düzeni tanır...

İsmail R. Faruki/ Bilginin İslâmileştirilmesi

 

Ferman Karaçam - Haber

 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

Yorumlar5

  • xxxxx 5 yıl önce Şikayet Et
    suriye,bae,suudiler,mısır,bunlar gibi daha çok ülke var ,bu ülkeleri yönetenler malesef müslüman değil ,ingiliz ve yahudilerin emirerleridir , çok şükür bizdekiler başarılı olamadılar,seçim önü akp ye oy verenlerin cenaze namazı kılınmaz,bunlara selam verilmez ,diyerek milleti birbirine kırdırmaya çalışıyorlar ,aman dikkat
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Mustafa Kürk 5 yıl önce Şikayet Et
    Elinize,dilinize ve de yüreğinize sağlık.
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • Taşkesen 5 yıl önce Şikayet Et
    Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az demiş atalarımız. Yaşasın zalimler için Cehennem ...
    Cevapla Toplam 9 beğeni
  • İsmail Er 5 yıl önce Şikayet Et
    O gün gülenler ve kazananlar;bugün işkence çeken ve tüm acılara katlananlar olacak inşAllah
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • şefik şefik 5 yıl önce Şikayet Et
    Ey rabim sen her şeyi bilen sana gizli saklı yok saddak yarabim. Sana tüm varlığı ileinanmış, Şahadet getirmiş olan tüm kullarının yüzü suyu hürmetine zalimlerin büyüğü ve küçüğünü bu alemde ibretlik eyle ibretlik eyle ibretlik eyle rabbim
    Cevapla Toplam 11 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat