Mesele İstanbul’un Ötesidir

.

  • GİRİŞ10.04.2019 09:00
  • GÜNCELLEME11.04.2019 08:58

31 Mart 2019 Mahalli Seçimleri ibretler, dersler, hikmetler dolu ve eli kalem tutan, tutmayan herkes olabildiğince AK PARTİ’ye dönük acımasız eleştirilerini sıraladılar.

 

 

Liderin emeklerini, şişik egoları için kullanan Vekil, Belediye Başkanı, İl-İlçe Başkanı, hatta mahalle temsilcisinden tutun da, her seçim İstanbul’da, yaşlı ve sakat seçmeni araçlarla sandıklara götüren teşkilatın bu seçimlerde uyuduğuna kadar birçok konuyu haklı olarak gündeme taşıdılar.

Bütün bu haklı eleştirilere ben de katılıyorum yalnız, inanın aklım gene de almıyor, biz hangi büyük belanın başımıza gelmesi sonucunda uyanacağız?

 

 

Lafa gelince konuşuyoruz ama konuştuklarımızı hayata geçirmeye gelince ortalıkta yokuz.

Sürekli konuşuyoruz ve artık biliyoruz:

Türkiye hedefteki son kaledir.

Türkiye çokuluslu ciddi bir kuşatma altındadır.

FETÖ bu kuşatmanın Truva atıdır ve kılcallarımıza kadar girmiştir.

PKK/PYD bu kuşatmanın bir başka Truva atıdır ve o da bölüp parçalamak üzere köylerimizden başlayarak büyük şehirlerimize kadar sızmıştır.

Erdoğan’ı suikastlerle yok edemeyenler, seçimlerle yenemeyenler daha ince başka yöntemlere baş vurmuştur, baş vurmaya devam ediyor.

Muhalefeti bir araya toplamak için, Yazıcıoğlu’nu şehit ettiler, Baykal’ı CHP’nin başından uzaklaştırdılar, yerine PKK ve FETÖ ile uyumlu çalışacak Kılıçdaroğlu’nu getirdiler.

MHP’ye operasyon çekip on tane üst düzey yöneticiye kaset tuzağı kurarak Bahçeli’yi sıkıştırdılar, Bahçeli kabul etmeyince, yine partiyi parçalayacak şekilde İP’i kurup başına, çokuluslu Siyonizmin emrinde, diğerleri ile de uyumlu çalışacak kadını getirdiler.

Ve nihayet SAADET’i de ikna ederek bu muhalefet kervanının içine kattılar.

Daha ne olsun?

Ardından ince ince işlenip 31 Mart 2019 Pazar günü uygulamaya konulan, başta İstanbul olmak üzere Ankara ve diğer şehirlerde sahnelenen, sandık oyunları geldi.

Maharetle, ustalıkla, nüfus müdürlüklerindeki kripto FETÖ’cü ve PKK müntesipleri ile ve CHP’lilerle elele verip “müşahitleri eğitiyoruz” tabelası altında görev bölümü yaptılar.

Anlamak çok mu zor, kabul etmek çok mu zor?

15 Temmuz’da İstanbul ve Ankara’da başımıza bomba yağdırdılar, yüzlerce insanı hunharca katlettiler, binlerce insanı yaralı ve sakat bıraktılar, biz hala akıllanmadık, akıllanıp tedbir almadık.

Her şey gözlerimizin önünde oluyor, biz niçin bu kadar tutuk, bu kadar saf, bu kadar gafil durumdayız asıl bunu anlamış değilim.

Türkiye’de, ilk yayınına “Sızıntı” adını vermiş, kırk yıl askeriyenin içine sızıp general makamlarına gelmeyi beklemiş, “vakti geldi” diyerek silahlı eyleme geçip, Türkiye’yi teslim almaya kalkmış, oldukça iyi eğitilerek teknoloji ile donatılmış, CIA tarafından kontrol edildiğine emin olduğumuz bir örğüt var karşımızda ve biz bu örgütün 15 Temmuz’da alamadıklarını 31 Mart’ta almak isteyeceklerini akıl edip, tedbir almamış, alamamışız.

Çok acı.

Gerçekten çok acı.

İstanbul’daki seçimlerde MHP müşahit vermemiş, “ben Yıldırım’ı destekliyorum” deyip işin kolayına yatmış.

AK Parti bir müşahit göndermiş.

Halbu ki CHP bir, İP bir, HDP bir olmak üzere karşı taraf üç müşahit göndermiş sandık başlarına.

Aylar öncesinden nüfus müdürlüklerinden de boş binalarda oturuyormuş gibi gösterilen seçmenler yazılmış, YSK’dan da adamlar ayarlayıp sandıkların bağlanması sırasında oylar kaydırılıp AK PARTİ’nin oyları diğer partilere yazılmış.

Bana kalırsa bütün bunlar, Türkiye düşmanlarının gece gündüz uyumadığını, iyi organize olduğunu, çalıştığını ve sonuç aldığını gösteriyor.

İşin esas boyutunu kaçırmayalım hedef, İstanbul, Ankara değil, bir sonraki adım Türkiye’dir.

Türkiye’nin son on, on beş yıllık kronolojik geçmişine bakınca bunu görmeyen gözler kör, duymayan kulaklar sağır, anlamayan akıl bunamıştır.

Bu ülkeyi seven herkes; sağcısı, solcusu, kemalisti, şeriatçısı, milliyetçisi, alevisi, sünnisi, kürdü, türkü yavaş yavaş Türkiye’nin ayaklarının nasıl kaydırıldığını anlamalıdır artık.

Mesele Deniz Baykal veya Muharrem İnce gibi birinin başında olduğu bir CHP’nin belediyeleri alma meselesi olsaydı hiçbir sorun yoktu.

Mesele, vatansever o iki isimden kurtarılıp tamamen proje olan Kılıçdaroğlu/İmamoğlu ikilisinin yönetimindeki bir CHP’nin, PKK ve FETÖ ile buluşturulmasıdır.

Mesele ne Ankara, ne de İstanbul’da seçimi başka bir partinin kazanması meselesi değil, yarından itibaren Erdoğan’ı ekonomik olarak sıkıştırıp 2023’te Türkiye’yi FETÖ, PKK ve bir kısım ahmak, bir kısmı hain CHP yönetiminin elleriyle, Evangelist yapıya teslim etme meselesidir.

Son olarak YSK’ya da şunu söyleyeyim: İstanbul seçimleri şaibenin ötesindedir, organize suç işlenmiş, seçmen iradesi ayaklar altına alınmıştır.

İstanbul’da seçimler ya yeniden yapılmalı ya da mevcut oyların tamamı tekrar sayılmalıdır.

CÜMLEDEN CÜMLEYE....

....”kız ne oldu sana? “, öbürü de “ Sefer sen ne oldun? “ diyeceklerdi de bir türlü diyemediler.

Sade Emin’e kaçtı, ağladı.

Sefer o akşam harmanın damında yanık türküler söyledi, gözlerini kuruladı, ağladı, göstermedi kimseye. Bu yanık seslerden çoğunu Emin’e hala duyuyor gibiydi.

İstanbul İstanbul, ezel İstanbul

Çarşısı bazarı güzel İstanbul

Nurettin Topçu/Taşralı

Ferman Karaçam - Haber

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

Yorumlar1

  • Ali KİREMİTÇİ 5 yıl önce Şikayet Et
    Çok değerli ve önemli bir teşhis. Mesele bu zaten toplum olarak bunu anlayıp topyekün filiyata dökmek.Mesele partizanlık ve fanatiklik olmamalıdır. Mesele Yüce Milletimiz ve Vatanımızın Bir ve Bütünlüğüdür. İlelebet...
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat