Ayılarla Dans

  • GİRİŞ30.10.2019 09:30
  • GÜNCELLEME31.10.2019 09:42

Ünlü tarihçimiz Mustafa Armağan Bey bir kitabına, “Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı “ adını vermiştir.

 

 

Ben de, bir bakıma dostum Armağandan bu başlığı ödünç alarak bugünkü makalemin başlığına Ayılarla Dans adını verdim.

Bildiğimiz gibi, Sultan Abdülhamid uçurumun kenarındaki Büyük Osmanlı Devletini otuz üç yıl boyunca üstün zekâsı, sağlam iradesi, siyasi dehası ve sarsılmaz iman gücünün verdiği feraseti sayesinde ayakta tutmuş, zamanın süper güçlerine karşı büyük başarılar elde etmişti.

 

 

Yakından bakıldığında, bu başarıda büyük payın, dış politikada olduğu görülür.

Süper güçlerin;

Osmanlı’nın içinde, Osmanlıya karşı muhalefet ve ihanet odaklarının eli ile ortaya koydukları sarsıcı hareketler sonucunda Sultan’ın eli zayıflatılmıştır.

Ve nihayetinde de, yine bu odaklar tarafından iktidardan uzaklaştırılarak Osmanlı parçalanmıştır.

Bugüne geldiğimizde de, kısmen 2010 yılından, özellikle de, Suriye’nin 15 Mart 2011 Yılında iç savaşının başladığı tarihten itibaren, Başkan Erdoğan da süper güçlere karşı, tahminlerin ötesinde bir mücadele veriyor.

Fırat Kalkanı harekâtı, Zeytin Dalı harekâtı ve Barış Pınarı harekâtı süper güçlere rağmen yapılmıştır.

Bu harekâtlar sebebiyle; Irak’tan itibaren, güney sınırımız boyunca Akdeniz’e kadar uzanan, Amerika’nın güdümünde, İsrail’in emrinde bir PKK/PYD devletinin kurulması engellendi.

İsrail, ABD, İran, Suud, BAE ve Avrupa’ya rağmen bu harekâtların yapılması, sadece Türkiye için değil, Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi açısından da başlı başına tarihi bir olaydır.

Ankara’da ABD ile, Soçi’de Rusya ile varılan mutabakatlar da birçok bakımdan tarihi niteliktedir.

Öte yandan Erdoğan, Türkiye’nin istediklerini masada alırken, diğer bir eli telefonda Avrupa ülkelerinin çatlak seslerini ikna etmeye, susturmaya çalışması ülkesi için çalışan, çırpınan süper güçlerle dans eden bir Abdülhamid görüntüsü vermektedir.

O gün Abdülhamid nasıl ki, azgın ve aç kurtlar gibi saldıran Haçlılarla hem masada, hem sahada mücadele ediyordu ise, bugün de Erdoğan aynı şekilde hem masada, hem de sahada daha güçlü ve semirmiş ayılarla mücadele veriyor.

Dışarıda kıran kırana yapılan bu kavganın kalıcı ve başarılı olması, içeride dizginlerin elden bırakılmamasına bağlıdır.

Eğer, içeride bu mücadele iyi anlatılamaz veya dışarının işbirlikçisi kesimler kontrol altında tutulamazsa, verilen bunca emeklere ve Ülkemize yazık olacaktır.

Başkan Erdoğan’ın, operasyon için gösterildiğini söylediği kuyumcu titizliği, bundan sonra içeride de uygulanmalıdır.

İçeride, “kuyumcu titizliği” gerektirecek maddeleri şöyle sıralayabilirim:

1- Yine Başkan Erdoğan’ın deyimi ile AK PARTİ teşkilatlarında samimiyet, liyakat, adalet, ahlâk prensiplerine uygun “Ömer’lerin” iş başına getirilmesi için kuyumcu titizliğinin gösterilmesi şarttır.

2- Mütedeyyin kesimin giderek daha fazla rahatsız olmaya başladığı eğitim, aile ve kültür konuları mutlaka masaya yatırılmalıdır.

3- Barış Pınar’ı Harekâtının ortaya koyduğu milli dayanışmanın devamı olarak CHP ve onun zihniyeti ile makul bir diyaloğun sürdürülmesi gerekir ancak, CHP’nin makul olmayan çıkışlarına, Başkan Erdoğan yerine, AK PARTİ’den başka görevliler veya kabineden bakanlar karşılık vermelidir.

4- Yine, sağlanan milli duruştan faydalanarak, küçük, büyük gözetmeden mevcut siyasi partilerin tümü ile, ayrıca, yeni partiler kurmayı düşünen şahıslarla da diyalogların sürdürülmesi gerekir.

Unutmayalım ki, elini uzatacak olan iktidarda olandır ve mesele, memleket meselesidir.

5- Son zamanlarda Afrin, El Bab, Cerablus gibi daha önceki operasyonlarda terörden temizlenen yerlerde gasp, hırsızlık, kapkaç, maganda hareketleri ve dolandırıcılık gibi faaliyetler artış göstermiştir ve buralardaki halkta bezginlik, yılgınlık hareketleri gözlenmiştir.

Bu gibi davranışlar daha ziyade, Suriye Milli Ordusu askerlerinin kıyafetlerini giyen PYD teröristleri tarafından yapılıyor.

Biz buralara, devlet ve STK’lar eli ile son derece önemli destek ve yardımlar sağlıyor; yol, su, elektrik, okul, hastane ...gibi imkânlar veriyoruz.

İleride, Suriye’nin Kuzeyinde de etkili olacağı anlaşılan bu ve benzeri faaliyetlere karşı çok ciddi önlemler alınmalıdır.

6- İçeride ve dışarıda, her türlü ortamda beşinci kol faaliyeti yürüten, istedikleri algıyı oluşturmak için binbir hile, yalan, çifte standart, riya ve ahlaksızlığa baş vuranlara karşı daha sert yasal tedbirler alınmalıdır.

7- AK PARTİ’nin ana sütunlarını içten içe kemiren, tahrip ve tahriş eden bütün konular yetkin bir heyet tarafından tespit edilerek çözüme kavuşturulmalıdır.

Aksi takdirde; şehitler herkesten hesap sorar.

CÜMLEDEN CÜMLEYE...

Her alanda olduğu gibi insanî görevleri ve ahlâkî kuralları, insan hayatını düzenleyen ilişkilerin dayandığı kanunları da insanlara ilk öğreten dindir.

Bu kurallar ve kanunlar hangi milletin dininde güçlü ise o millet tarih sahnesinde de güçlü ve sürekli olmuştur.

Din değil de sadece akıl ile temellendirilmiş olan ahlâk kuralları ise bir seçkin grubun (filozoflar gibi) ahlâkı olabilir ama, hiçbir zaman geniş halk yığınları için bu felsefi teoriler uyulması gerekli olmak faziletini haiz olmaz.

Hüseyin Hansu/ Babanzâde Ahmet Naim -Düşünce ve Aksiyon İnsanları

Yorumlar1

  • Kutsal 4 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize ve elinize sağlık ferman amca
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat