Yenilikçi çabayla proje üretmek.
Geçen hafta Brüksel’de gerçekleşen Avrupa İnovasyon Zirvesi’nde çok önemli bir karar çıktı. Avrupa Birliği inovatif projeler ve yapılacak yatırımlar için 2020 yılına kadar tam 80 milyar Euro fon ayırdı.
Daha da sevindirici olan haber şu:
Bu fonun 2,5 milyar Euro’su sadece Türkiye’den yapılacak başvurular için tahsis edildi.
Fonun özellikle yoğunlaştığı üç alan var:
Sağlık, enerji ve dijital teknolojiler.
Üçü de geleceğin dünyasında çok önemli bir yere sahip olacağı şimdiden ortaya çıkan sektörler.
Bir Kobi, üniversite ya da herhangi bir şirket, Avrupa Birliği’ne üye ülkelerden kendilerine 5 partner kurum ya da şirket bulup, onlarla birlikte oluşturacakları yenilikçi projeleriyle ayrılan fondan krediyi alabilirler. Bunun için ilgili alana tekabül eden bakanlığa başvurulması gerekecek. Avrupa’dan partner bulma zorunluluğu projenin AB kriterlerine ve normlarına uygunluğu açısından getirilmiş. Partnerler kredi alındıktan sonra yatırım aşamasında ve üretim sürecinde bulunmayacaklar.
Zehir gibi zekâya sahip girişimcilerimiz ve gençlerimiz var. Bu kredi onları bekliyor. Yeter ki bakanlık bürokrasileri bariyer oluşturmasın.

EPDK’NIN DİRENİŞİ VE BÜROKRATİK JİMNASTİK
Avrupa Birliği İnovasyon Zirvesi’nde temiz ve yenilenebilir enerji ile ilgili teşviklerin AB ülkelerinde bir an önce hızlandırılması gerektiği konuşuldu. Oysa Türkiye hükümeti bunu çoktan gerçekleştirdi. Ancak gelgelelim sadece teşvikler için gerekli yasal düzenlemeyi yapmak yetmiyor. Bürokratik kafayı da inovatif hale getirip değiştirmek lâzım.
EPDK’nın güneş enerjisi için parasını hazırlamış ve lisans almak için yüzlerce yatırımcıyı yıllardır beklettiği hatıra gelince insan ister istemez bunu söylemek zorunda kalıyor. Türkiye’de cari açığın sebebi enerji ihtiyacı ortadayken EPDK’nın bu direnişinin ardındaki gerçeği merak etmiyor da değilim. Umarım aklımıza ilk gelen şey değildir bunun sebebi. Almanya gibi güneş yoksunu bir ülkede güneş enerjisinin payı yüzde 15’lere varıyorsa EPDK yetkililerini vatanlarını sevmeye davet etmekten başka çare kalmıyor.
Türkiye’de engel çıkarmayı adeta bir zihin jimnastiği haline getiren bürokrasiye çeki düzen verilmesinin zamanı geldi de geçiyor bile.

YEDİKULE BOSTANLARI VE TOPBAŞ’A TEBRİK
Başkan Kadir Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclisinde oylanarak kabul edilen Yedikule bostanlarıyla ilgili imar uygulama plânını iade etti. Ve yaptığı yazılı açıklamada çalışmalara ışık tutması için tarihçiler, bilim adamları, mahalle sakinleri ve ilgililerin katılacağı bir çalıştay düzenlenmesinin faydalı olacağını belirtti.
İşte doğru tavır ve çıkacak krizi önceden görüp yönetebilmenin, çevreye duyarlılığın adı budur.
Peki ne yapılacaktı orada? Projeye bakıyoruz, sadece örnek bırakılacak minik bostan dışında her yer beton olacak. Süs havuzu, sosyal tesis, açık spor alanı, otopark, dinlenme alanları ve konut.
Süs havuzu çılgınlığı ve yeşil alanları park adı altında betonlaştırma alışkanlığından artık vazgeçme zamanı geldi. Yıllardır sur dibine yapılan evlerden şikâyet ederken konut da neyin nesi? O bostanlık kullanımdan çıktıysa yeniden kazandırabilmenin yolu konut, süs havuzu, otopark yapmadan da bulunur.

İŞGALCİ VE SÖMÜRGECİ TÜRKİYE!
Haber Rızgari online adlı siteden.
Kürdistan Parlamentosunda Gorran adı verilen fraksiyondan ve YNK’den bazı milletvekilleri bakın ne demişler:
“Türklerin Pêşmergelerin askeri eğitimine katılmalarını doğru bulmuyoruz. Kürdistan’ı işgal eden bir sömürgeci devlet tarafından Kürdistan askeri güçlerinin eğitilmesi yanlıştır.”
İşte böyle…
İşgalci ve sömürgeci Türkiye!
O milletvekillerinden Kadir Vetman ve Enver Kadir alternatif önerilerini şöyle dile getirmişler:
“Pêşmergeler müttefik güçler tarafından eğitilmelidir”
Müttefikler ise işgal etmeyen, sömürmeyenler bu durumda.
Akıl-fikir yoksulu olmak böyle bir şey demek ki...

Yazının tamamı için tıklayınız