Büyük kalabalık var.

Beyaz tişörtlü ve siyah gözlüklü tuhaf bir adam kendisine tutulan telefonun videosuna Tayyip Erdoğan aleyhtarı konuşmalar yapıyor.

Sonra birileri Ak Partili vekiller ile yöneticilerin cenaze namazına katılmak istemelerine engel olmak için olay çıkarıyor. Beyaz tişörtlü adam orada.

Şehidin kardeşi Deniz Jandarma Başçavuşu Mustafa Alkan geliyor feryat ederek “Benim kardeşimin cenaze namazı askerî birlikte kılınsın, burada çapulculara bırakmam” diyor. Beyaz tişörtlü adam onun ağzını kapatıyor. Sonradan anlayacağımız üzere Mustafa Alkan’ın rol çalmasının önüne geçmek istiyor.

O sırada sahnede Şehidin diğer kardeşi Yarbay Mehmet Alkan’ı görüyoruz. Sessizce bekliyor. Birkaç saniyenin ardından birileri ona yol açıyor “Açılın, şehidin kardeşi Yarbay konuşacak!” sesleriyle.

Yarbay kalabalığı yararak geliyor. Parmağını sallayarak birine  “bi dakka” diye işaret ediyor. 

Tam arkasında MHP Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy.

Tam o sırada tok bir ses işitiyoruz:

“İbo kayıt!”

Yarbay Mehmet Alkan telaşla önce “Şşşşttt!” diye ayar veriyor. Sonra bir iki saniyelik konsantrasyon ve sahne başlıyor. Ekşın!

“Aliiim! Aliiim!”

Şahidin tabutunu yumrukluyor, şapkasını atıyor, sizin de bildiğiniz o malum tiradı yapıyor.

Önceki gün “Yarbay Mehmet Alkan’a mektup” başlıklı yazımda hissettiğimi “Bana nedense inandırıcı gelemediniz Yarbay Mehmet Alkan. Bir şey vardı sizde, anlayamadığım ve sahici olmayan bir şey; bir duruş” diye ifade etmiştim.

Yazımı aşağıda paylaştığım linkteki görüntüleri (Özellikle 45. saniyeden itibaren) öğrenmeden önce yazmıştım. Ne kadar isabetli olduğunu da izledikten sonra anladım. Siz de izleyin, göreceksiniz tiyatroyu.

https://www.youtube.com/watch?v=KRK9FosjtJ8&feature=youtu.be&t=1m

Yazık oldu.

Hiçbir asker, kardeşinin bedeni ve şehitliği üzerinden siyaset yapmamalı, bir ideolojinin neferi olmamalı.

Aslında asker hiç siyaset yapmamalı. En acılı anında bile. Aksi halde askerlik mesleğini bırakmalı.

Bu kadar net.

Mazlumun en büyük silahı masumiyettir!

Burada Yarbay Mehmet Alkan’a sebep olanlara, siyasi ve ideolojik emelleri için onun mesleki kariyerini çöpe atacak kadar gözü dönenlere yazar dostum

Nurhan Fidan Kube’nin satırlarıyla sesleniyorum:

Mazlumun en büyük silahı masumiyettir!

Mağdurun veya mazlumun kendisini diğerinden ayıran başka hangi dayanağı olabilir? Masumiyetini yitiren her şey, kısasa kısas, iradi bir kötülüğün taraftarı oluyor hızla. Akıl, hürriyet aşkı, vicdan, kardeşlik gibi kavramları hızla hükümsüzleştiren bu iradi kötülüğün, dünyada hiçbir hak kavgasına faydası olmadı, olmayacak. 

“Erdoğan, iktidarını korumak için savaş başlattı”

Şimdi slogan bu.

Ak Parti’nin tekrar seçimdeki oylarını daha da düşürüp CHP ile koalisyona mecbur etmek.

PKK’ya saldırı emrini vermelerinin ve ekonomik saldırının sebebi bu.

Doğan medyası, cemaat medyası sürekli bunu işliyor.

Çakma akrabalar cenaze törenlerine sızıyor, avaz avaz bağırarak törenleri propaganda alanına çeviriyor, hükümet üyelerini yuhalıyorlar. Cemaat medyası ile Doğan Medya onları “akraba, yerel halk, vatandaş” diye tanıtıyor nasıl olsa. Sonra biri PKK’lı, diğeri DHKP-C’li çıkmış ne gam. Algı adresi bulmuştur.

Bu noktada ilk olarak hem Erdoğan’ın, hem de hükümetin bu oyunu bozması gerekir.

İkincisi cenazelerdeki provokasyonlara karşı daha uyanık olunmalı, tedbirler geliştirilmelidir. Çünkü Cemaat ve PKK militanları bunu yapmayı hep sürdürecek.

yazının devamı için tıklayınız