Amerika Analizi - 2

  • GİRİŞ11.12.2017 09:03
  • GÜNCELLEME11.12.2017 09:03

"Amerika’da işleri bir askeri cunta yönetiyor” dersek, bu “27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi bir darbe-cunta yönetimi ele aldı” anlamına gelmez. Tamam... O zaman Trump’ın, örneğin Filistin’e ait fakat 1967’den bu yana İsrail işgali altındaki Kudüs’ün İsrail’e ilhakını tanımak anlamına gelen ve demokratik yollarla seçilmiş bir liderin, demokratik işleyişe sahip parlamentosu olan bir ülkenin alamayacağı bu karar nasıl alınıyor?

Bu soruya esas olan “Demokratik, yani halkın çoğunluğu tarafından alınan kararların hukuka ve evrensel bir vicdan (adalet) anlayışına aykırı olamayacağı” varsayımı sorgulanabilir. Halkların çoğunluğu her zaman en adil, en vicdanlı kararları vermezler; cunta fikrinin temeli olan teknokratlar da her zaman usul ve teknik açısından en doğru tercihleri yapmazlar.

ABD’nin iyi anlaşılması, liderlerinin attığı adımların iyi değerlendirilmesi ve atacakları adımların iyi kestirilmesi bakımından önem taşıyor. ABD’nin her eylem ve söyleminin, demokratik olmadığını tarih derslerinden hatırlıyor olmalısınız. Söz gelimi, ABD anayasasında, Afrika kökenli beş seçmenin oyunun Avrupa kökenli üç seçmenin oyuna denk olacağı kuralı, daha sonra ek madde ile hükümsüz kılınmakla birlikte halâ o çok övülen dünyanın en eski ve en demokratik anayasasında duruyor.

“Amerika’nın ideolojisi yoktur, Amerika’nın işi, ‘İş’tir (iş kurmaktır)” mealindeki 200 yıllık hüküm de, bizatihi ideolojidir. Ki, ABD’deki ideolojilerin sayısı, özellikle jüri eliyle yargılama, iki partili parlamento, yasa çıktıktan sonra tasarı iken ona karşı olanların bile sadakatle riayeti gibi anlayışların tarihe karıştığı son 30-40 içinde, ABD, içeride ve dışarıda sadece güç ile, kuvvet ile, tabir yerinde ise bir mahalle kabadayısının kestiği racona saygı göstermeyenleri, bıçakla, tabancayla “yola getirmesi” gibi yöntemlere dayanan siyasetler uyguluyor.

Trump’ın seçimi ile iyice belirginleşen seçmen kitlesini “faşist” sayan ve kendisine “Anti Faşist” kelimesinden türetilen (ve Filistinlilerin ‘İntifada’ hareketinin adından esinlendiği belli) Antifa adını alan grupların barışçı gösterilerinin linçlerle bastırılmasının üzerinden üç-dört ay geçti!

Amerika başkanı olan zatın, bu cinayetleri, “İyi ama Antifa’nın gösterileri de tahrik için yapılıyordu” dediğini, bir kadın göstericinin öldürülmesini kınayacağına “İki tarafı da eleştiriyorum” diyerek cinayeti haklı gösterdiğini de unutmayalım.

Geleneksel Amerikan sağının, yerini giderek Neo-Con ve Alternatif Sağ adı verilmekle birlikte, kollarına Nazi işaretleri, posterlerine de Hitler resimleri takan milyonların aldığını hatırlayalım.

Dört bakanın emekli asker olmasıyla simgelenen cunta yönetimi, belki de ABD’nin dertlerinin en hafifidir. Trump’ın her gün biraz daha yaklaştığı “Azil davası” (Impeachment) korkusu ile ülkedeki en etkili lobi olan Musevi grupların desteğini kazanmak için İsrail işgali altındaki toprakların İsrail’e ilhakını tanıması da, atabileceği tehlikeli adımların belki de en hafifi olacaktır.

Milliyet

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat