Erdoğan müesses nizamı yine sarsıyor

30 Mart yerel seçimlerinden büyük bir başarı ile çıkan dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, benim de içinde olduğum bir grup medya yöneticisini Adile Sultan yalısında kabul etti.

  • GİRİŞ30.12.2014 07:53
  • GÜNCELLEME31.12.2014 07:59

Genel olarak seçim sonuçlarının değerlendirildiği toplantıda konu “Cumhurbaşkanlığı seçimlerine” geldi.

Erdoğan, “İlk kez millet tarafından seçilecek olan cumhurbaşkanının koşan, terleyen bir cumhurbaşkanı olacağını” ilk kez o toplantıda söyledi. Ancak adaylığı konusunda “Ser verip sır vermedi.”

Erdoğan daha sonra adaylığını açıkladığında, “Protokol cumhurbaşkanı” olmayacağını…

Anayasanın cumhurbaşkanlarına tanıdığı tüm yetkileri sonuna kadar kullanacağını….

Politik kimliğinden sıyrılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağını…

Ta o günden ilan etmişti..!

Bugün “19 Ocak’ta Beştepe’de Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceğim” dediğinde “kriz tellallığı” yapanlar, sanki ilk kez Cumhurbaşkanı’ndan bu tür bir çıkış olmuş edasına bürünüyorlar.

Oysa, biz “Cumhurbaşkanlığına seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm siyasal kimliği ile birlikte o koltuğa oturacağını” biliyorduk.

Dahası dönemi Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın “Anayasa değiştirilmezse, mevcut durumda millet tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı demek Yarı Başkanlık sistemine geçiş demektir” dediği konuşmayı hiç unutmuş değiliz!

Ve Erdoğan’ın 4 aylık cumhurbaşkanlığı performansına, olaylar karşısından sergilediği profile baktığımızda şaşılacak hiçbir durum yok.

Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında ya da seçimin hemen ardından bazı yazarlar, “Türki Cumhuriyeti’nin teamülleri vardır. Erdoğan’dan siyasi bir kişilik gibi söylem ve eylemler beklemiyoruz. Her ne kadar anayasal bir hak olsa da Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmesi teamüllere aykırıdır” türünden yazılar okuduk. O yazılar o yazarların temennilerinin ötesine geçmeyecek türdendi.

Zira o yazıları ya Erdoğan düşmanlıkları nedeniyle ya da en hafifinden Erdoğan cahilliği nedeniyle yazdılar.

Şayet millet tarafından “siyasal kimliğini dışarıda tutacak” bir cumhurbaşkanı seçilecek olsaydı Erdoğan asla aday olmazdı!

Zira öyle bir protokol cumhurbaşkanının yanında “icracı” Başbakanlığı hem de en güçlü olduğu bir dönemde bırakmazdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki “müesses nizamı” zorlarken bazen “fiili durum” oluşturuyor. Böylece sistem zorunlu olarak fiili duruma ayak uyduruyor.

Bu durumda, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakanlar Kurulu’na başkanlık ederek Anayasal hakkını kullanacak. Ayrıca yine fiili bir durum oluşturarak adı “parlamenter sistem” olan oysa “ucube” bir sistemden başkası olmayan yerleşik düzene bir çalım daha atmış olacak.

“Bu durum yürütme ile bir kriz doğurur mu?” sorusunun cevabına gelirsek…

Bu davanın liderlik sorunu yoktur.

Doğal ve tartışmasız lider Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Elbette Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlık performansının olağanüstü bir ivme ile devam ettiğini söylemekte fayda vardır.

Lakin bu hareketin doğal lideri Erdoğan olduğuna göre, onun çizdiği istikamet ve onun tasarladığı siyasetteki “oyun planı” yürürlükte olacaktır.

Ben 19 Ocak’ta Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yine bir ilkin yaşanacağını ve bu ilk ile birlikte yeniden Türkiye’deki ucube “Parlamenter Sistem”in sorgulanacağına inanıyorum.

Türkiye 2015 seçimlerinden sonra rejim değişikliğine doludizgin gidecektir.

İlk işaret fişeği de 19 Ocak’ta ateşlenecektir.

Kalın sağlıcakla.

Yorumlar1

  • Ahmet Ali Şahin 9 yıl önce Şikayet Et
    REİS e BAŞKAN lık yakışır
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat